Geçtiğimiz hafta resepsiyona katılmayacağını açıkladığı yazısında Hayrunnisa Gül'e 'eğreti gelin' yakıştırması yapan Fatih Çekirge, tepkilerin dinmemesi üzerine bugün 2. kez özür diledi. Ancak Çekirge'nin bugünkü özrü, önceki özrüne rahmet okutacak cinsten oldu.
Çekirge, bugünkü yazısında ilginç bir şekilde önce 'eğreti gelin'in anlamını bilmediğini söyledi, ardından da kendisini haber yapan Cafesiyaset’i provokatörlükle suçladı.
Ancak Fatih Çekirge, ilk yayınladığı özür yazısında 'eğreti gelin'in anlamını bildiğini gösteren ifadeler kullanmış ve yine konuyu gündeme taşıyan sitemizi suçlamıştı. Bu da yetmezmiş gibi sitemiz adına okuyuculardan özür dileme gafletinde bulunmuştu.
ÇEKİRGE KONUŞTUKÇA BATIYOR
Tepkilerin kesilmemesi ve son olarak Oktay Ekşi'nin de benzer bir yazı nedeniyle istifa etmesinin ardından bugün 2. özür yazısını yayınlayan Çekirge, bugünkü yazısında "Bu arada bazı provokatörlerin yazıyı çarpıtarak linç girişimi başlattıkları, ancak sağduyulu okurların bu tuzağa düşmediğini de söylemeliyim." diyerek, tekrar sitemizi suçladı. Ancak Çekirge, yazısında hata yaptığını "Bu ifadenin Anadolu’da hiç duymadığım çağdışı bir geleneğin işareti olduğunu bilmiyordum" diyerek kabul ediyor ve özür diliyor. Ancak aynı Çekirge, bu hatasını yazan sitemizi ise provokatörlükle suçlamaktan çekinmiyor.
TEPKİLER Mİ ÖZÜR DİLETTİ
İlk yazısında direk özür dileme yerine sitemizi suçlayarak ve Hayrunnisa Gül'den özür dilemek yerine başkalarını suçlama yolunu seçen Fatih Çekirge, bugün neden 2. özür yazısını yayınladı ve direk Hayrünnisa Gül'den özür diledi?
Acaba bu özür 'Başbakan Erdoğan'ın dün kendisini de işin içine katarak yaptığı sert açıklama ve Oktay Ekşi'nin istifasıyla mı alakalı? Yoksa Aydın Doğan kendisine 'Sen bir özür daha dile, yazından sonra gelecek tepkilere göre senin kararını veririz' dediği için mi? '
Belki de koltuk sevdası ağır basıp 'Oktay Ekşi'nin istifa ederek gösterdiği duruşu kendi gösteremediği' içindir...
İŞTE FATİH ÇEKİRGE'NİN BUGÜNKÜ ÖZÜR YAZISI...
HAYRÜNNİSA HANIM İÇİN BİR AÇIKLAMA BORCU
Önceki gün Cumhurbaşkanı Gül’ün 29 Ekim resepsiyonuna neden gitmedim diye bir yazı yazdım.
Nedeni oğlumun Barcelona’daki turnuvasıydı. Bunu anlatırken Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçildiğinden bu yana devlet protokolünde Hayrünnisa Hanım’a yapılan haksızlığı dile getirdim.
Bugüne kadar hiçbir resepsiyonu başörtülü olduğu için eşli yapamayan Abdullah Gül bu defa 29 Ekim resepsiyonlarını birleştirerek eşli yapmıştı. Bu önemli bir gelişmeydi.
Aynı şekilde Hayrünnisa Hanım devlet protokolünden uzak kalıyordu.
Örneğin havaalanlarında tören mangasının önündeki kırmızı halıdan geçmiyordu.
Hatta karşılayan komutanın Hayrünnisa Hanım’ın elinin sıkıp sıkmaması tartışmaları yaşanıyordu.
İşte bu son 29 Ekim resepsiyonunun eşli daveti bu anlamda önemliydi.
Bunu anlatırken Hayrünnisa Hanım’a yapılan haksızlığı tanımlarken “eğreti” ifadesi kullandım.
Bunda amacım First Lady’nin hakkı olacak şekilde protokolde yer almamasını vurgulamaktı. Yani yapılan haksızlığı dile getirmekti. Eğreti vurgusunu “tam olmayan” anlamında kullandım.
Ancak bu ifadenin Anadolu’da hiç duymadığım çağdışı bir geleneğin işareti olduğunu bilmiyordum.
Bu çağdışı geleneğin, yazımın maksadı ve bütünüyle hiçbir şekilde oturmadığı zaten görülür.
20 yıla yakın dostluğum, hem insan hem siyasetçi olarak sevdiğim Abdullah Gül ve eşini bu yanlış anlama nedeniyle kırdıysam çok üzgünüm.
Bu arada bazı provokatörlerin yazıyı çarpıtarak linç girişimi başlattıkları, ancak sağduyulu okurların bu tuzağa düşmediğini de söylemeliyim.
Zaten bırakın Cumhurbaşkanı eşine, başı örtülü ya da başı açık herhangi bir kadına böyle alçakça bir yakıştırmada bulunmak için çılgın olmak gerekir.
Buna rağmen eğer bilmeden kırdıysam ve üzdüysem hem dostum Abdullah Gül hem de eşi Hayrünnisa Hanım’dan özür diliyorum.