Fethiye’ye, Antalya’ya el denize girmeye gider, ben de dağlarına, yaylalarına çıkarım. Yine öyle oldu, geçtiğimiz Cuma akşamı Anamaslı Mehmet (Mehmet Köse) ile düştük yollara. Mehmet sanal alemde bu lakabı takmış kendine, şimdi öyle tanınıyor, M. Köse desen kimse bilmez.
Uzun bir yoldu, kısa molalarla yaylaya vardık. Çadırlar erkenden kurulmuş, pazarcılar her zamanki gibi şenlik yerinin çevresini sarmışlardı. Ne de olsa sahildir, diyerek hazırlıksız gitmiştim, arabadan iner inmez ne kadar yanıldığımı anladım. Buz gibiydi yayla havası. Hemen çadırın birine girip bir çula bürünerek yattım.
Sabah erkenden dolmaya başladı şenlik alanı. Ardı ardına şehit haberleri gelmeye başladığı için şenliğin müzik bölümü iptal edilmişti, sadece kültürel etkinlikler yapılacaktı. Kötekli Yörükler Derneği Başkanı Veli Altıntaş çoktan hazır etmişti sabah kahvaltısını. Hal, hatır sorduktan sonra kahvaltıya oturduk. Veli Altıntaş bütün yörük şenliklerine katılır ve gelen konuklara ikramda bulunur. Seydikemer yörükleri de sabah erkenden kazanları kurup gelen konuklara çorba dağıtmaya başlamışlardı.
Ülkemizin her yöresinden gelmişlerdi yörük dostlar. Kalabalık gelen guruplardan biri Eskişehir Hayme Ana Kadın Derneğiydi. Dernem üyesi kadınlarımızın yaptıkları gösteri, izleyicileri kimi zaman coşturdu kimi zaman hüzünlendirdi.
Konya Tv. Den Sebile Eke ile Mevlüt Öncel çekim için gelmişlerdi. Sanal dünyadan tanışıpta ilk şenlik alanında karşılaştığımız dostlar oldu. Halen Ankara’da oturan, memleketi Ortaca’ya tatile gelen Erdal Atıcı ile karşılaştık. Son kitabı Evimizin Duvarları adlı öykü kitabını imzalayıp verdi Erdal Atıcı. O, kitap konusunda son derece duyarlı ve vefalı bir insan. Ne zaman bir kitap yayınlasa imzalayıp gönderir. Erdal Atıcı eğitimci ve Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı. Yine sanal alemden tanıyıpta şenlik alanında karşılaştığım genç akademisyen Eren Fehmi Eroğlu ilk kitabı “Türkistan’dan Uzak Diyara Beşkaza Fethiye ve Seydikemer Yörükleri” ni imzalayıp verdi.
Veli Altıntaş ve ailesi 1960 lı yıllarda bırakmışlar göçerliği ama yüreklerinde hala o yıllar hasretliği var. Onun keman ve kabak kemane eşliğinde söylediği türküler yürek burkuyor. “Kayboldu gitti Kara Veli’nin mayalar.” “Yörükler göç eylemiş geride kalan konalga taşları.”
Şenlik alanında yörük kültürüne dair ürünler sergileniyordu. Bunlardan biri de Dont köyünün testileriydi. Bu testiler anfora biçimindeydi. Kültürlerin birbirlerinden etkinmeleri açısından ilginçti bu testiler. Eskiden hayli isteklisi varmış bu testilerin ama günümüzde ancak birkaç kişi kalmış üretim yapan.
Şenliği düzenleyen Seydikemer Yörüklerinden Kerimoğlu İsmail’in bir yörük müzesi varmış ama zamanımız yetmediği için gezemedik.
Eskişehir Hayme Ana Kadın Derneği Yörük Türkmen birliğini sağlamak için kurulmuş, Yörük Türkmen Federasyonuna bağlı bir kuruluş. Yönetim kurulundan Berrin Gümüş, gençlerin yörük kültürüne çok ilgi gösterdiklerini söylüyor.
Mersin’li şair Hülya Can okuduğu şiirlerle yine hüzne boğdu şenlik alanını. O şiir söylemiyor yaşıyor sanki.
Ramazan Kıvrak yörük kültürüne özünü vermiş bir arkadaş. Yörük kültürüyle ilgili güzel kitapları var. Yörük kültürü ile ilgili tv. Proğramları yapıyor. Şenliğin hem ev sahibiydi hem sunucusuydu. Şenliğin sanal dünyada duyrulması için İsmail Akçay ile Anamaslı Mehmet çok emek çektiler, gün boyu çekim yaptılar.
Her yörük şenliği ayrı bir zenginliktir benim için. Orada Teslime Çetin ile tanıştım, yörük kültürünü çok iyi biliyor. 1960 lara kadar göçerliği yaşamış, onu başka bir yazıda anlatacağım.
Uşak Atlı Spor Kulübünün cirit gösterileri olacağı duyurulmuştu ama Mehmet’le erkenden dönüş yoluna düştük. Çoğu dostlarla vedalaşamadık bile ama olsun, nasılsa biliyorduk başka şenliklerde yine birlikte olacağımızı.