Bu sıralar Fethullah Gülen’in İrşad Ekseni adlı kitabını okuyorum. Kitap, 80 öncesi “İslâm’da tebliğ usulü” adlı seri vaazlarını içeriyor. Gülen tarafından gözden geçirilerek basıldığı için de “O dönem öyle düşünüyordu.” denecek bir durum yok ortada.
Gülen, bu farzın önceki dönemlerde uygulanışını şöyle anlatıyor: Bir beldeye önce Müslümanlardan oluşan irşad ekipleri gidiyor, orada İslâm’a olumlu bakılan bir ortam oluşturmaya çalışıyorlar. İslâm kabul görürse, o bölge Müslüman oluyor. Tebliğ yoluyla İslâm’ın yayılmasına engel çıkarılırsa, o zaman fatihan devreye giriyor.
Bu farzın devleti ilgilendiren yönleri de var. Birey hırsızı cezalandıramaz, zina edene hadleri tatbik edemez. Aksi halde anarşi olur. El ile müdahale daha ziyade devleti, dil ile müdahale de bütün müminleri alakadar eder. Buğz ile yetinenler ise aciz ve zavallılardır. Kötülüklere karşı buğzetmekle yetinen bir millet aciz ve zavallı demektir.
Gülen, bu eserde günümüzde bundan daha yüce bir vazife bilmediğini ve bu farzı yerine getirirken siyaset üstü davranmak gerektiğini söylemekte çünkü yapılan işin tesir ve devamlılığının da ihlas ve siyaset üstü olmakla doğru orantılı olduğunu ifade etmektedir.
Ona göre, bugün İslâm alemini değerlendirdiğimizde insanlar ahlaksızlığın hemen her türünü irtikap ederken, devletler buna kayıtsız kalmakta hatta bazen onları korumaya yönelik kanunları uygulamaya koymaktadır.
Eserden yaptığımız bu nakillerden şu sonuçları çıkarmak mümkün: Gülen, açısından iyiliği emir-kötülüğü nehiy en yüce görevdir. Bu görevin devleti ilgilendiren yönleri vardır ve bu farzı yerine getirmeyen devletler suç işlemektedir. Tarihte İslâm’ın tebliğ edilişini engellemeye çalışanlara karşı Müslümanlar fetih hareketlerine girişmişlerdir ve bu girişim doğru ve meşrudur. Bu farz siyaset üstü bir konuma sahiptir dolayısıyla dinde çok önemli bir konumu vardır.
Gülen’in iyiliği emir-kötülüğü nehiy algısı gayet yerindedir. Onun, İslâm’ın bu emrini o kadar ön plana çıkarıyor olması akla “Acaba Mutezili mi?” sorusunu getirmektedir. Çünkü bu mezhep iyiliği emir-kötülüğü nehiy ilkesini imanın esaslarından biri olarak görmektedir. Yani günümüze aktaracak olursak bal gibi “İslamcı” bir mezhep.
Gülen Mutezili olsa ne olur? el-Cevap: Hiçbir şey olmaz. Mutezile’nin görüşlerinin tümünün bâtıl olduğunu hangi akl-ı selim iddia edebilir ki?