Bu yazımızda Fetullain Darbesinin arkasındaki politik ve ekonomik güç merkezlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Evet, 15 Temmuz Bir Miladdır.
Bütün darbelerin ortak bir amacı vardır. ‘Bağımsız Türkiye’
1960 Darbesinin ilk açıklamasını hatırlayalım; ‘Natoya, Centoya Bağlıyız’,
1980 darbesinde bu açıklama ‘NATO dahil tüm ittifak ve anlaşmalara bağlıyız.’
28 Şubat darbesinin ardından Kemal Derviş liderliğinde IMF Duyunu Umumiye idaresi kurulmuştu. Son darbedeki Sözde Sulh Özde Fitne Konseyinin açıklaması ise ‘BM, Nato ve Diğer tüm uluslararası kuruluşlara yükümlülüklerini yerine getirecektir.’
Bütün darbecilerin yuları aynı yerdedir.
Bütün darbelerin tek bir hedefi vardır; BAĞIMSIZ TÜRKİYE!
Miladın 15. Gününde bulunmamıza rağmen Duvel-i Muazzama’dan hiçbir ülke liderinin hala Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirmemiş olması ve hala ‘seçilmiş hükümetin arkasındayız.’ açıklamasını yapmamış olması Küresel Aklın darbecilerden umudunu kesmemiş olduğunu göstermektedir.
Mücadele devam ediyor. Gevşemek Yok! Meydanları Terketmek Yok!
…
Bütün darbelerin bir ekonomi politiği vardır. Bu darbenin ekonomi politiği analiz edildiğinde şöyle bir tablo ile karşılaşıyoruz;
Türkiye, Rusya ile bir yumuşama sürecine giriyor. Avrupa güç dengelerinde Rusya ve Almanya'nın bileşik kap olduğu gerçeğinde Türkiye’nin bu kararı stratejiktir, batı için eksen kayması olarak nitelendirilebilecek bir karardır. 1960 Darbesinin Rahmetli Adnan Menderes’in Moskova ziyaretinden hemen önce gerçekleştiğini hatırlatmak isterim.
İngiltere tüm aksi maniplasyonlara rağmen BREXIT kararı alıyor. Bu karar ile AB büyük yara alıyor. AB, Büyük Almanya idealinin en önemli aracıdır dolayısı ile Almanya,Brexit kararından en çok etkilenecek ülkedir.
Brexit kararı ile Londra'nın uluslararası finans merkezi olma niteliğini kaybedeceği ve büyük finans kurumlarının merkezlerini Londra dışına taşıyacakları tartışılıyorken; ( Almanya en güçlü seçenek, Amsterdam, Paris, ve İstanbul Almanya kadar olmasa da iyi bir seçenek)
Finans merkezi yolunda 2015 yılında 10 sıra birden yükselen İstanbul'a, hem de İstanbul’un batıya açılan yüzü Atatürk Havalimanına,uluslarası terör taşeronu IŞID tarafından canlı bomba ve saldırı eylemi gerçekleştirilerekİstanbul ve Türkiye batı medyalarına terör saldırılarının hedefinde olarak servis ediliyor. İstanbul 3. Havalimanının Gezi Kalkışmasının gerekçelerinden biri olduğunu burada hatırlatmak istiyorum. ISID üzerinden Türkiye'ye, İstanbul'a, bir had bildirilmeye çalışılıyor.
Darbeler normalde başkent merkezli olur. Fetullainci darbede İstanbul çok ön planda idi. En azından batı medyasında İstanbul çokça manşetleştirildi.
Niye;
Londradaki dev finans merkezleri Brexit kararı ardından merkezlerini taşıma arayışında iken, önce Fransa’ya Paris merkezli kitlesel sokak eylemleri, canlı bomba eylemleri ve son olarak Silahlı Kamyon saldırısı ile Fransa-Paris seçeneklerden çıkarıldı. Almanya’ya,Munih’te 15 kişinin öldüğü saldırı ile had bildiriliyor, izleyeceğiz.
Geriye İstanbul kaldı, canlı bomba eylemleri ve kitlesel terör saldırıları ile yeterli etkiyi uyandıramadıklarını düşünüyorlar ki,Fetullain darbesi ile İstanbul’un finans merkezi olma seçeneği devre dışı bırakmaya çalışıyorlar.İstanbul Finans merkezi olduğu takdirde ne olacak?
Londra Borsası, gecelik dikkatinizi çekiyorum gecelik 2,5 trilyon dolarlık bir işlem hacmine sahip, forex ve emtia piyasalarını söylemiyorum bile. 2,5 trilyon dolar , Türkiye’nin 1 yılda üretebildiği tüm milli gelir 1 trilyon dolar olduğunu düşünürsek müthiş bir büyüklük. 2,5 trilyon dolarlık döviz transferinin %10’unu bile İstanbul üzerinden yapabilsek, kontrol edebilsek, 250 milyar dolarlık bir para transferi demektir bu. Müthiş bir güç…
Fethulain Darbesinin arkasındaki gerçek gücü işaret edebilmişizdir umarım…