Almanya’nın en büyük gazetelerinden Süddeutsche Zeitung, FETÖ’nün dini kullanarak Almanya’daki ailelere nasıl sızdığını, örgüt evlerinde çocukların eğitim yalanıyla nasıl "mankurt"laştırıldığını gözler önüne serdi.
Süddeutsche Zeitung’e yayımlanan dosya haberde, eğitim alma isteğiyle terör örgütünün ağına takılan çocukların, bu ağdan çıkmasının mümkün olmadığının altı çizildi.
Baskılar, yasaklar ve kısıtlamalar altında çocukların örgüt evlerinde tutulduğu ifade edilen haberde, FETÖ'den ayrılmak isteyen çocuklara hem örgüt hem de aileler tarafından engelleme getirildiği ifade ediliyor.
Almanya’da FETÖ’nün gençleri özel ders ve öğrenci yurtlarıyla ağına bağladığının anlatıldığı haberde, örgüt evlerinde kalan öğrencilerin görüşlerine de yer verildi.
Öğrencilerin anlattıklarına yer verilen haberde, örgütün dershane ve yurt imkanlarından faydalanmak isteyen çocuklara ulaşılarak gençleri ağlarına taktıkları ifade ediliyor.
Öğrencilerin isimlerine de yer verilen haberde, örgüt evlerinde terörist başı Gülen’in dini ve sosyal ağının gizli bir şekilde yürütüldüğünün altı çiziliyor.
90'LI YILLARDAN İTİBAREN ETKİN
FETÖ’nün Almanya’da 90’lı yılların ortalarından bu yana faaliyet gösterdiğinin belirtildiği haberde, “Türkiye’de olduğu gibi burada da şirketler, okullar, dernekler, “ışık evleri”, kreşler, yayım evleri ve gazetelerden oluşan bir ağları var. Resmi olarak bu kuruluşlar tekmiş gibi görünüyor. Ve uluslararası bir ağa ait olduklarını yerel ve bölge sorumluları reddediyor. Bu ağ Türkiye’de terör örgütü olarak kabul ediliyor” ifadelerine yer veriliyor.
FETÖ’cülerin “şeffaflık” ve “demokratik” değerlerden söz ettiklerini, fakat bunun gerçeği yansıtmadığını anlatan haberde, “Daha önce de olduğu gibi bu ağdan ayrılanlar tarafından hareketin içindeki hiyerarşik yapı ve uygulanan yöntemlere yönelik bilgiler dışarı sızıyor. Gençler de ilk defa kamuoyuyla bilgiler paylaşıyor. Gençler gazetemize kulislerin ardındaki baskılardan, otoriter fanatiklikten ve babalarının ailelerini nasıl hareket yüzünden kurban ettiklerini anlatıyor” deniliyor.
ALMANYA'DA "ABİLİK" VE "ABLALIK" DÜZENİNİ SÜRDÜRÜYORLAR
“Erkeklere yönelik evlerdeki faaliyetleri bir “abi” üstleniyor” denilen haberde, “Kadınların bulundukları evleri ise “abla” yönetiyor. Ancak Gülen hareketi abi ve ablaların ev, bölge, eyalet ve Almanya genelindeki rolleri konusunda dışarı bilgi vermiyor. S., ve diğer iki genç ve bir de kadın öğretmen Gülen hareketinin dershanelerinin hareketin içindeki katı dindarlardan oluşan iç çemberin bir ön aşaması olduğuna ait ipuçları veriyor. Bir kere hareketin ağının içinde olduğunuzda gösterilen kabul edildiğiniz hissi ve yükselme imkanları gençleri bağlamak için kullanılıyor. Özellikle de ailesi bu ağda olan öğrenciler kendi çabalarıyla bu ağdan kurtulma imkanı bulamıyorlar” ifadelerine yer veriliyor.
Öğrencilere örgüt evlerinde 18.00’dan 23.00’a kadar zorunlu dersler verildiğinin belirtildiği haberde, FETÖ’ye yönelik soru sormanın ve eleştiri getirmenin de evlerde yasak olduğuna vurgu yapılıyor.
GÜLEN'İN VAAZLARI DİNLETİLİYOR
Görüştükleri bazı öğrencilerin terörist başı Gülen’in vaazlarını dinlerken öğrencilerin ortak bir şekilde ağlamasını oldukça tuhaf bulduklarına yer verilen haberde, “Gülen geçmişte de Türkiye’de yüz binlerce kişiyi kamuya açık yerlerde vaazlarıyla ağlatmıştı.
S.,’ın iki yıl boyunca yaşadığı evde kurallar giderek katılaşıyor. Diğer öğrencilerle yazışmak ve arkadaşlarının kendilerini evlerde ziyaret etmesi yasaklanıyor. Pazar günü evde yaşayanların hepsi kamplara, okuma yarışmalarına ve çapı 200 kilometrelik bir alanı kaplayan bölgede diğer ışık evlerinde yapılan sohbetlere katılıyor. Eğer kendilerine diğer evlerde neler yapıldığı sorulduğunda kendilerinden “ders çalıştık, oynadık, dinlendik ve futbol oynadık” demeleri isteniyor” deniliyor.
Örgüt evlerinde görev alan bir öğretmenle de görüşen gazete, “A., çocuklardan bir yarışmaymış gibi bu evlere başka öğrenciler kazandırmalarını talep etmek zorundaymış. 40 yaşındaki A., öğretmen, oradaki üniversite öğrencisi kızlara Türkiye’den bekar erkekler tanıtıldığını anlatıyor. Sonrasında üniversite hayatı onlar için bitiyordu. Sekiz yıl boyunca Gülen hareketinin büyümesine yardımcı olduğunu belirten A. öğretmen, üye ve bağış toplamak için çaba sarf ettiğini ve kendisine her hafta beş aileyi kazanmak için listeler verildiğini anlatıyor.” deniliyor.
AYRILMAK KOLAY DEĞİL!
FETÖ ağından ayrılmayı “O kadar kolay değil” şeklinde değerlendiren gazete, haberinde iki farklı öğrencinin daha anlattıklarına şu şekilde yer veriyor:
“Bu ağdan ayrılmanın ne kadar tehlikeli olabileceğini 18 yaşındaki D., ve 16 yaşındaki A.,’ın olayları açık bir şekilde gösteriyor. Birkaç defa denememiz ardından onlarla görüşebiliyoruz. Adlarının, yaşadıkları şehir ve eyaletlerin adlandırılması istenmiyor. Her ikisi de koyu bir Gülen taraftarı olan babalarından korkuyor. Babaları üzerinden öğrenciler doğrudan ağa dahil oluyorlar. D., daha yedi yaşındayken bu kamplara katılıyor. Kamplarda sessiz bir şekilde Gülen’in kitaplarını okuyanlara para verildiğini anlatıyor. Bu yazıların tartışmaya açık olmadığını belirten D., günlük programlarda bu kitapları okumanın zorunluluğu olduğunu ve program planının üzerinde “Yalan söyleyen cehenneme gider.” ifadesinin yer aldığını söylüyor.”
Himmet konusunun da anlatıldığı haberde şu ifadelere yer veriliyor: “A., babasının maaşının yüzde 50’sini Gülen derneğine verdiğini anlatıyor. Öğretmen A., de yapılan bağışlardan haberdar olduğunu belirtiyor. Akrabasının kocasının maaşının yarısını Gülen Hareketine bağışladığı için ondan boşandığını anlatıyor. Ders veren başka bir öğretmen diğer meslektaşlarının aldıkları maaşın yüzde 40’ını nasıl bağışladıklarının kendisine anlatıldığını söylüyor. Dini sadaka mecburiyeti bu ağın ekonomik temelini oluşturuyor. Türkiye’de Gülen kadroları bakanlıklar, eğitim, yargı, polis ve ordunun bazı kısımlarında yer aldı. Birçok holding, yapı ve tekstil sektöründeki şirketler ve bir banka kazançlarını Gülen hareketinin okul, hastane ve üniversitelerine bağışladı. Gülen Türk ordusunun kendisini taraftarlarını sessiz bir şekilde devletin kilit pozisyonlarına sızmalarını talep ettiği iddiasıyla suçlamasının ardından 1999 yılında ABD’ye gitti.”
ŞİDDET UYGULADILAR
Örgüt evlerinden ve yurtlarından ayrılmak isteyen çocuklara sadece FETÖ ağabeylerinin değil, örgüt üyesi aile bireylerinin de baskı hatta şiddet uygulandığına yer verilen haberde, “Babaları harekete bağlı kalmak istedikleri için Ayhan ve Deniz onları kaybetti.
Ayhan’ın ailesinde tartışmalar yaşandı. Annesi oğlundan taraf olurken babası şiddet uyguladı. Ayhan, “Annem o kadar cesaretliydi ki, onsuz bunu başaramazdım. Ancak ailem yerle bir oldu.” diyor. Deniz de dört yıl önce annesinin yardımıyla bu ağdan kurtulmayı başardı. Babası bunun üzerine annesinden boşandı. Deniz, babasının ağ için hala büyük bir rol oynadığını söylüyor ve baskılardan korkuyor. Deniz kamuoyunun bu olaylardan haberdar olmasını istiyor ve açıklamalarını şöyle tamamlıyor: “Bu ağ için bizi kurban etti. Dışa doğru dini ve liberal bir hareket olarak gösteren ağ aslında kendi içinde oldukça fanatik.” deniliyor.