"FETÖ mücadelesine destek olacağız"

Konya Barosu Birlik Grubu Başkan Adayı Suat Altınsoy baro seçimine dair önemli açıklamalar yaptı. Altınsoy, "hedefimiz, etkin ve güçlü bir Konya Barosu’dur" dedi.

M. Ali Elmacı'ya konuşan Altınsoy, Konya Barosu tarihi ve mesleğin sorunlarını anlatarak, FETÖ ile mücadele konusunda 'adalet anlayışından taviz vermeden mücadele edeceklerini' söyledi.

-Böyle önemli bir şehirde önemli bir göreve neden aday oldunuz?

Konya Barosu'nu siyaset üstü kurum olarak ve her türlü siyasi çekişmenin dışında tutarak, siyaset üstü dokusunu muhafaza edip, toplumun sorunları karşısında üzerimize düşeni gerçekleştirmek için yola çıktık.

-Konya Barosu neden önemlidir?

Konya Barosu şehrin önemli meslek örgütlerinden birisi. Aynı zamanda da büyük bir sivil toplum örgütü vasfı var. Bu bakış açısıyla Konya Barosunu tanımlamanızı istesek, bizlere neler söylersiniz? Ülkemizin ilk barolarından olan Konya Barosu; bir asrı geride bırakan tarihi ile kurulduğu günden beri şehrimizde ki meslektaşlarımız için kamu kurumu niteliğinde hizmet üreten meslek kuruluşu olarak bir çatı görevi görmektedir. Konya Barosu, şehrin büyümesinin de etkisiyle çok hızla büyümektedir. Şu an için baromuza kayıtlı meslektaşlarımızın sayısı 1800'ü aştı. Baro’nun hızla büyüyen bu yapıyı kucaklayıcı ve hatta tamamlayıcı bir misyonu vardır. Bu noktadaki hedefimiz, etkin ve güçlü bir Konya Barosu’dur. Neticede baro bir meslek örgütüdür ve bir hukuk kurumudur. Yani baro siyaset üstü bir kurumdur. Her türlü kısır siyasi çekişmenin dışındadır. Konya Barosu siyaset üstü bu dokusunu muhafaza ederek toplumun sorunları karşısında üzerine düşeni gerçekleştirmek adına söylemler geliştirmelidir. Hak ve adalet kavramları toplumun temelini oluşturan değerlerdir. Hukukun üstünlüğü günümüz dünyasında demokratik yönetimlerin vazgeçilmez unsurudur. Sivil anayasa yazımından, toplumsal hayatı düzenleyen her türlü kanunların oluşturulmasında ve bunların uygulanmasında, kişi temel hak ve özgürlüklerinin korunmasında ve adalet sisteminin sağlıklı çalıştırılmasında önemli fonksiyonları yerine getirmektedirler.

-15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında vatandaşın gözünde hukuka olan saygı ve güven azaldı mı?

Aslında 15 Temmuz’dan önceki yapıdaki kadrolaşmanın farkına varıldığı için asıl problem hain darbe girişiminden kaynaklanıyor.  Yaklaşık 26-27 yıllık meslek hayatım içerisinde şunu net biliyorum; 15 Temmuz'u baz almadan önce 28 Şubat'ı hatırlatmakta fayda var. Adalet sistemi 28 Şubat'a kadar daha diri bir yapıyı da içeriyordu 28 Şubat içerisinde, hatırlayın Refah-Yol'un yıkılması ile birlikte organize edilen iş adamları, sendikalar, siyaset, medya asker ile işbirliği ile post modern bir darbe gerçekleştirildiğinde, hakimler, savcılar brifinglere çağrıldılar ve orda neler yapılacağına yönelik cümleler kuruldu. Bu süreçte yargıya karşı olumsuz yaklaşım başlamıştı ve sonrasında da yargı kararlarında olumsuzluk görülmeye başlandı. Bundan sonraki süreçte de yargının dik duruşu tam anlamıyla yerine getirdiği söylenemez. O dönemde bu kadar yoğun bir şekilde paralel yapılanması kadrolaştığı belki görüldü, belki de görülmedi ama biz biliyoruz ki; 17 25 Aralık operasyonlarından sonra da yargı bu illegal yapıya hizmet eder bir şekilde kararlar almaya başladı.Hatta Ergenekon, Balyoz gibi darbe iddialarını tam şu anda net anlamamış olsak da,  o süreçte de farklı bir takım işlemler yapıldığını gördük, bu anlamda halkın iktidarı yerine kendi iktidarını isteyenlerin sızma girişimlerinin bir çeşidinin de yargı yolu ile olduğuna şahit olduk.  Bu da Türkiye’nin yargı yapısını ve adalet anlayışını kamuoyunda olumsuz etkiledi

-Türkiye’de 15 Temmuz da görevden alınan her alandan gözaltılar hakkında neler söylersiniz?

Ben 12 Eylül'ü görmüş bir adamım. 15 Temmuz akşamında bugüne kadar görmediğimiz garip bir hadise ile karşılaştık. O gece sabaha kadar tüm halk sokaktaydı. Hepimiz bir adım, bir nebze bir karınca misali bir şeyler yapmaya çalıştık, bir cümle söyledik, bir duruş gösterdik. Türkiye tarihinde ilk defa vatandaşı, devletten korumak için OHAL ilan edildi. Devlet kadrolarına sızan polisleri, hakimleri, savcıları gördük. Bu süreçte normal davranamazsınız. Devlet doğru bir adım atarak her alanda içindeki hainleri temizleme yoluna gitti.

-Siyaset baroya müdahale eder mi?

Hiçbir meslek kuruluşu dışarıdan bir siyasi gücün aynı çizgide de olsa buna müdahale etmesini ön görmez ama grupları oluşturan yapı, siyasi çizgidir. Mesela Konya Baro 3 grup şeklinde seçimlere gidiyor. Bu 3 grubu oluşturan temel faktör, siyasi tercihleridir ve bu siyasi tercihleri dışarıdan siyasi irade belirlemez. Bu durum sadece Konya Barosu'nda değil, Şekerciler Odası'nda da, Muhtarlar Derneği'nde de budur.  Yoksa siyasi iradenin yerelde il başkanlıkları ya da ilçe başkanlıklarının müdahalesi kimlik olma sıkıntınızı yaratır 1800 tane hukuk mezunu, stajını yapmış fiilen avukatlık yapan insanlardan bahsediyorum. Dolayısıyla hiçbir meslek kuruluşu direkt olarak siyasi iradenin yukarıdan müdahale etmesine izin vermez  

-Konya Barosunda Fetö'cü kaldı mı?

Konya barosun da Fetö'cü kaldı mı? sorusuna, tutuklananlar, gözaltına alınanlar sonrasında tüm kamu kurumları içerisinde cevap verildiği gün, ben de cevap verebilecek pozisyona gelebilirim.

-Avukatların sorunları nelerdir?

Her meslekte oldu gibi avukatların da güncel sorunları var. Sadece sıra ve hoca yeterli geldiği için üniversitelerin en kolay açtıkları bölüm hukuk fakültesi oldu. Polis olarak eğitilmek farklıdır hukukçu olarak eğitilmek faklıdır.

-Birlik grubu başkan adayı olarak seçim beyannamesi çok ciddi bir seçim beyannamesi hazırladığını gördük beyannamede neler var?

Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik. Herkesin ayrı bir siyasi görüşleri vardır ama beyannamede meslektaşlarımızı ayırt etmeksizin onların tek tek sorunları ile ilgilenecek ve sorunlarını çözecek, onların sesi olabilecek bir yapıdan bahsettik. Aktif ve etkin bir baro olacağına, tüm Konya Barosu'nun kendi içinde ve adalet sarayı içerisindeki sorunlara ilişkin sorumlu bir baro olacağına, üniversiteler ve siyasi kurumlar ya da bürokrasi ile ilişkinin en üst seviyede, şehrin ve avukatların gelişimine katkı sağlayabilecek bir yapıda sorumlu bir baro anlayışı ortaya koyuyoruz. Soayal projelerimiz de var. Misal, üyelerimizin her biri için ayrı ayrı ve her yıl olmak üzere en az 10 ağaç dikme sözünü veriyoruz. Sorunlar karşısında bahaneler üreten ve çözümsüzlükleri çözüm gibi sunan bir yaklaşım içerisinde olmayacağımızın sözünü veriyoruz. Birlik ve beraberlik duygusu ile kutsal mesleğimizi her anlamda destekleyen, meslektaşının yanında olan bir baro anlayışındayız. Hukuka ve mesleğimize çalışmalarımız ve birleştirici bakış açımız ile değer katmaya söz veriyoruz. Herhangi bir ayrım gözetmeyecek, objektif olacak, hukukun ve hukukla ilgili her tür faaliyeti yanında olacağız. Etik kurallar eğitimleri ile haksız rekabetin önüne geçilecek ve denetim mekanizmaları işletilerek haksızlıklar ortadan kaldırılacaktır. Tespitleri, kuru söylemlerden ibaret olmayan, bizzat uygulamanın içinden gelenler tarafından belirlenen ve uygulanabilir çözümler sunan bir baro olarak her tür hukuki çalışmada yer alacağız. Baro sosyal tesisimiz yanındaki yeşil alanda ve parkta düzenlemeler yaptırılarak, üyelerimizin kullanımına sunulacaktır. Bir başka projemiz de Beyşehir Gölü çevresine üyelerimize hizmet verecek tesisler oluşturmaktır. Belirli aralıklarla kültür turları düzenleyerek farklı dünyalara yolculuklar gerçekleştireceğiz.

-Baro olarak FETÖ ile mücadeleniz nasıl olacak?

Tarih sayfalarında okuduğumuz ihanetin bir benzeri, milletimize tekrar yaşatılmak istenmiştir. Ama hainlere karşı tüm vatandaşlarımız topyekun bir duruş göstermiş, adeta yaşayarak tarihi yeniden yazmıştır. Bu vesileyle şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, gazilerimize şükranlarımız sunuyorum. Bu hain girişimde üzerimize sıkılan kurşunlar acıyan yerlerimize geldi. Bu acımızı asla unutmayacağız. Çünkü yaralar geçer ama izleri ömür boyu kalır. Devlete ve millete kasteden FETÖ'cü bu hain zihniyetin cezası Türk yargısı tarafından elbette ki verilecektir. Yargı sisteminin asli unsuru olan biz avukatlar, bu darbe girişiminde dimdik ayakta duran birkaç kurumun başında gelmekteyiz. Bu illegal yapılanmanın uzantıları devletin hangi kurum ve kuruluşuna bulaşmış ise oradan kazınmalıdır ve kazınacaktır da. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Konya Barosu olarak bu mücadeleye, adalet anlayışından ve hukukun üstünlüğü ilkesinden taviz vermeden, mağduriyetler oluşturmadan destek olacağız. Adı, sıfatı, makamı ve mevkisi her ne olursa olsun vatana ve millete ihanet içerisinde olanların cezasız kalmamaları en temel hareket noktamızdır.

Röportaj:M. Ali Elmacı-Memleket