ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) kapsamında meslekten ihraç edilen savcılar firari Bilal Bayraktar ve tutuklu Sadrettin Sarıkaya'nın, PKK/KCK soruşturması yürütürken MİT'te irtibat görevlisi olarak çalışan eski gazeteci Mustafa Özer'i deşifre ederek hedef göstermeleriyle ilgili 6 ayrı suçtan yargılanmalarına başlandı.
İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya kamuoyunda "7 Şubat MİT krizi" olarak bilinen olayda MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı ifadeye çağıran ve yargılandığı Yargıtay 16. Ceza Dairesindeki dava kapsamında tutuklu bulunan eski savcı Sadrettin Sarıkaya, cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Duruşmada, müşteki Mustafa Özer ile Sarıkaya'nın avukatı da hazır bulundu.
Mahkeme heyetine başkanlık yapan Daire Üyesi Fevzi Yıldırım, Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, sanıkların "silahlı terör örgütüne üye olmak", "devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklamak", "gizliliği ihlal etmek", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak", "görevi kötüye kullanma", "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek" suçlarından cezalandırılmalarını isteyen son soruşturmanın açılmasına dair kararı okudu.
İddianame yerine geçen son soruşturmanın açılmasına dair kararda, müşteki Özer'in, 2005'te MİT'ten gelen teklif üzerine irtibat görevlisi olarak çalışmaya başladığı, PKK/KCK'nın bitirilmesi amacıyla başlatılan çözüm sürecinde, kurduğu haber ajansı aracılığıyla PKK yöneticileriyle irtibata geçerek aldığı bilgileri analiz edilmek üzere MİT'e gönderdiği belirtildi.
Eski savcılar Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya'nın, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner ve müşteki Özer'in de aralarında bulunduğu bazı kişiler hakkında "PKK/KCK silahlı terör örgütüne bilerek yardım etme" ve "soruşturmanın gizliliğinin ihlal" suçlarından soruşturma yürüttükleri aktarıldı.
Son soruşturmanın açılmasına dair kararda, 13 Eylül 2011'de kamuoyunda "Oslo görüşmeleri" olarak bilinen ses kayıtlarının basına sızdırıldığı, MİT adına çalıştığı bilindiği halde müşteki Özer'in evinde arama yapılarak gözaltına alındığı, savcı Bayraktar tarafından 23 Aralık 2011'de ifadesi alınan müştekinin aynı gün salıverildiği ve hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulduğu belirtildi.
Aynı gün müştekinin telefonunun dinlenmeye alındığı, gizlilik kararı bulunduğu halde savcılıktaki beyanının basına sızdırıldığı, Taraf gazetesinin internet sitesinde ismi ve fotoğrafının yayınlandığı kaydedilen kararda, müşteki Özer'in MİT adına çalıştığı deşifre edilerek PKK/KCK silahlı terör örgütüne hedef gösterildiği ve can güvenliğinin tehlikeye sokulduğu, Sadrettin Sarıkaya ve Bilal Bayraktar'ın yaptığı soruşturmayla kamuoyunda MİT'le ilgili "PKK ile organize hareket eden teşkilat" algısı oluşturduğu vurgulandı.
Daha sonra sanık Sarıkaya'ya savunma için söz verildi. Kendisine belgelerin CD ortamında gönderildiğini ancak inceleyemediğini söyleyen Sarıkaya, savunma için süre verilmesini talep etti. Sarıkaya, Yargıtay 16. Ceza Dairesinde de benzer suçlardan yargılandığını hatırlatarak dosyanın, 16. Ceza Dairesindeki davayla birleştirilmesini istedi.
Müşteki Mustafa Özer de dava kapsamında İstanbul'da ifade verdiğini, sanıklardan şikayetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini belirtti.
- Birleştirme kararı
Sanık ve müşteki beyanlarının alınmasının ardından Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mutahhar Keleşoğlu, sanık Bilal Bayraktar hakkındaki yakalama kararının infazının beklenmesini, müşteki Özer'in, "gizliliği ihlal etmek", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak", "görevi kötüye kullanma", "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek" suçlarından davaya katılma talebinin kabul edilmesini, davanın hukuki ve fiili bağlantı bulunması nedeniyle Yargıtay 16. Ceza Dairesindeki davayla birleştirilmesini istedi.
Daha sonra mahkeme heyetinin aldığı karar, mahkeme heyeti başkanı Yıldırım tarafından açıklandı.
Müşteki Özer'in belirlenen suçlardan katılma talebini kabul eden mahkeme heyeti, Bilal Bayraktar'ın yakalama emrinin infazının beklenmesine, hukuki ve fiili bağlantı bulunmasıyla davanın Yargıtay 16. Ceza Dairesindeki davayla birleştirilmesine hükmetti.