FETÖ'nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu raporu (3)

Rapordan:"Ülkemiz demokrasi tarihinde karşılaşılan hiçbir darbeyi önceden haber alıp bağlı olduğu makam ve mercilere haber veremeyen MİT'in bu husustaki yetersizliğinin sebepleri dikkatle araştırılmalıdır"- "Ülkemizin istihbari ihtiyaç ve hedeflerini karş

TBMM (AA) - FETÖ'nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu raporunda, Türkiye'nin demokrasi tarihinde karşılaşılan hiçbir darbeyi önceden haber alıp bağlı olduğu makam ve mercilere haber veremeyen Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT) bu husustaki yetersizliğinin sebeplerinin dikkatle araştırılması gerektiği belirtilerek, "Ülkemizin istihbari ihtiyaç ve hedeflerini karşılayacak yeni bir iç ve dış istihbarat konsepti ve yapılanması tüm yönleriyle müzakere edilmelidir." önerisinde bulunuldu.

Fethullahçı Terör Örgütünün (FETÖ/PDY) 15 Temmuz Darbe Gi̇ri̇şi̇mi̇ i̇le Bu Terör Örgütünün Faali̇yetleri̇ni̇n Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Önlemleri̇n Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun taslak raporunun, "çözüm ve yeni̇den yapılanma öneri̇leri̇" bölümünde, mevcut şartlarda, özellikle aşırı yorumlarda bulunarak tüm sivil dini grupları muhtemel tehdit olarak görmenin doğru bir yaklaşım olmayacağı vurgulandı.

Ancak 15 Temmuz benzeri hadiselerin yaşanmaması için dini grup ve cemaatlerin hem düşüncesi, programı, hedefleri noktasında bir şeffaflığa hem de özellikle parasal ilişkileri noktasında denetlenebilirliğe kavuşturulması gerektiği aktarılarak, "İstismarcı dini gruplara yönelimin önlenmesinde en etkin olan husus, bireylerin dini alanda sağlam ve yeterli bilgiye sahip olmalarıdır. Her seviyeden sahih bir din eğitiminin verilebilmesi ve Kur’an, sünnet gibi dinin temel kaynakları ile temel öğretilerinin bütüncül olarak kavranabilmesi için eğitim sisteminde gerekli değişlikler yapılmalıdır." değerlendirmesinde bulunuldu.

İnsanların herhangi bir cemaate yönelme sebeplerinin sadece dini kaynaklı değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyolojik olduğu belirtilerek, dolayısıyla imam, Kur’an kursu hocası, din kültürü öğretmeni, vaiz gibi din eğitimi veren kişilerin, insanların psikolojik ihtiyaçlarını iyi bilmesi ve istismarcı gruplara yönelememeleri için bu ihtiyaçlarına cevap verecek yeterlilikte, donanımlı olması gerektiği ifade edildi.

Raporda, "Bu çerçevede, ilköğrenim aşamasından itibaren çocuklarda kişiliğin geliştirilmesi, kendisi ve çevresiyle barışık kişilik kazanmaları ve üretken birey olmalarına dönük eğitimin verilmesi, dini ve milli değerlerin kazandırılması öncelenmelidir. Eğitim ve öğretimde salt ezberci bir zihin inşası yerine, araştırıp soruşturan, tartışan ve akli melekeleri ve muhakemeyi güçlendiren yöntemlere ağırlık verilmelidir." denildi.

FETÖ'nün, insanları yüksek bir ideal için adanmışlık ve fedakarlıkla ikna ettiği, örgütün, ikna çalışmalarında bireylerin psikolojik eğilim ve ihtiyaçlarının farkında olan "çok usta bir hipnoz yeteneğinin" göze çarptığına değinilerek, ayrıca, gençlerin sanal alemdeki kirli propagandalardan korunmasının sağlanması; dini yayıncılık ve medya alanında orta ve uzun vadeli projeksiyonlar geliştirilmesi önerildi.

Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli gibi isimlerin yurt dışı etkinliklerinde FETÖ tarafından istismar edildiğine dikkati çekilen raporda, FETÖ’cü diasporanın bu alandaki çalışmalarının önüne geçilmesi gerektiği vurgulandı.

- MİT'in önerileri

"Ülkemiz demokrasi tarihinde karşılaşılan hiçbir darbeyi önceden haber alıp bağlı olduğu makam ve mercilere haber veremeyen MİT'in bu husustaki yetersizliğinin sebepleri dikkatle araştırılmalıdır." ifadesinin yer verildiği raporda, "ABD'de 11 Eylül olaylarında FBI’nın yetersiz olduğu görülerek yeniden yapılandırılmaya gidilmiş olması örnek alınmalıdır. Ülkemizin mevcut kurumsal istihbarat yapısının iç ve dış istihbarat ihtiyacını tam anlamıyla tatmin edici bir şekilde karşılamadığı açıktır. Mevcut yapının sorunlu ya da yetersiz noktaları gözden geçirilmeli, ülkemizin istihbari ihtiyaç ve hedeflerini karşılayacak yeni bir iç ve dış istihbarat konsepti ve yapılanması tüm yönleriyle müzakere edilmelidir." değerlendirmesinde bulunuldu.

Raporda, MİT'in, Komisyona sunduğu cevapta, FETÖ’nün ve benzeri bir yapının devletin içine sızıp benzer bir tehdit oluşturmasının engellenmesi amacıyla atılacak adımlar ve alınacak tedbirlere dair tespitlere yer verdiği aktarıldı. Raporda, MİT'in önerileri şöyle sırlandı:

"Ülke yönetimini illegal yollardan ele geçirmek isteyen yapılanmaların, öncelikli hedefinin stratejik nitelikteki kurumlara sızmak olmasından hareketle, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Adalet Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü başta olmak üzere kritik öneme haiz kurum ve kuruluşların personeliyle ilgili güvenlik tahkikatlarının titizlikle sürdürülmesinde,

Kamu kuruluşlarında kadrolaşmayı hedefleyen yapılanma/grup/zümrelerin bu tarz girişimlerine karşı müteyakkız olunmasında ve kamu kurumlarına personel seçme ve yerleştirme aşamalarında liyakat esaslarına riayet edilmesine özen gösterilmesinde,

Güvenlik birimleri içerisindeki olası hareketliliğin tespiti amacıyla kontrol mekanizmalarının güçlendirilmesinde,

Devlet güvenliği açısından önem arz eden kurum-kuruluşların bünyesinde, personelin güvenilirliğinin kontrolü açısından iç güvenlik birimleri oluşturmasında,

Devlet memurlarının, yabancılarla ilişkilerinin/temaslarının kayıt altına alınmasına yönelik yasal düzenlemeye gidilmesinde,

Başta stratejik öneme haiz olanlar olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarında 'İstihbarata Karşı Koyma' bilincinin artırılmasına yönelik tedbirlerin alınmasında/arttırılmasında,

MİT Müsteşarlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, TSK içinde istihbarat toplamasına izin vermeyen yönetmeliğin değiştirilmesinde veya MİT Müsteşarlığındaki gibi TSK ve EGM bünyesinde de personeli denetleyerek, kontrespiyonaj faaliyetleri açısından tetkik edecek bir 'İç Güvenlik Birimi' teşkil edilmesinde fayda mütalaa edilmektedir."

- Kurumlar arasında istihbaratın koordinasyonu

17/25 Aralık süreci ve 15 Temmuz Darbe Girişimi emniyet güçlerinin istihbarat ve operasyonel olarak çok güçlü, etkin ve dinamik olmasının hayati önemini bir kez daha ortaya koyduğu belirtilerek, hem organize suçlulukla mücadelede hem de terör örgütleri ile mücadelede kurumsal taassupun varlığının, Türk bürokrasisi için en önemli sorunlardan biri olduğu, kamu kurumlarının birbirlerine güvenmemesi, bilgiyi kendisine saklaması ve paylaşmaya yanaşmamasının çözümü için Adalet, İçişleri, Maliye Bakanlıkları ve diğer ilgili Bakanlıklarca ortak strateji belirlenmesine yönelik çalışmalar yürütülmesi gerektiği ifade edildi.

TSK ve diğer istihbarat birimleri arasında bilgi ve iletişim sağlanmasının ülke bekası için büyük önem arz ettiğinin altı çizilerek, "İlgili kurumlar arasında gereken yapısal ve yasal iş birliği ve koordinasyonun etkin bir şekilde sağlanamaması halinde bu kurumlara sızma, darbe girişimi ve benzeri her türlü illegal faaliyete karşı direnç azalmaktadır." denildi.

15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonunda dinlenilen pek çok muvazzaf ve emekli asker konuk tarafından, TSK’nın görev özellikleri doğrultusunda MİT, Emniyet İstihbarat ve Jandarma İstihbarat ile etkin bir istihbarat alışverişinin yapılamadığı, bu kapsamda oluşan bu zaafiyetin giderilmesine yönelik yapısal ve yasal düzenlemelerin süratle yapılmasının büyük önem arz ettiğinin dile getirildiği aktarılarak, şöyle devam edildi:

"TSK, MİT, Jandarma ve EGM arasında mükemmel bir seviyede iş birliği ve koordinasyonun sağlanması gerekmektedir. Bu irtibatı ve koordinasyonu sağlayabilmek için halihazırdaki uygulamalardan farklı olarak çeşitli yöntem ve mekanizmalar geliştirilmelidir. Bu koordinasyonu sağlayabilmek amacıyla kurumlar arasında görevli irtibat elemanları bulunmaktadır. Ancak bu koordinasyon ve iş birliğini daha üst seviyeye çıkarabilmek için her kurumun istihbarat üreten birimlerin içerisine diğer kurumlardan istihbarat personelini görevlendirmek veya artırmak sorunu çözmede yeterli olmayacaktır. Çünkü bir kurum tarafından toplanan verilere her yönü ile vakıf olmak mümkün değildir. Mevcut yapılanmada kurumların karşılıklı iş birliği ve murakabe ilişkisi içinde olması önemlidir. Ancak tüm istihbarat verilerinin tek bir merkezde toplanacağı ve bu merkezin dengeleyici ve yönlendirici işlevi doğrultusunda muhtelif istihbarat makamlarının karşılıklı anlayış ve işbirliği içerisinde faaliyet gösterebilecekleri bir yapının teşkili esas kabul edilmelidir.

Darbe girişimini gerçekleştiren TSK ve Jandarma Teşkilatı içindeki FETÖ elemanlarının istihbaratının tam olarak tespit edilememiş olması bizlere göstermiştir ki; istihbarat bilgisini elde edebilme ve bu bilginin analizinde ve paylaşımındaki eksikliklerle yasadışı oluşumlarla bağlantılı askeri personel hakkındaki istihbaratın toplanmasındaki eksiklikler kurumların koordinasyon içinde bulunamayışı ve yeteneklerini geliştirememesiyle ilgilidir."

- Çatı birimi

FETÖ'nün dış bağlantılarıyla birlikte hareket ettiği gerçeği dikkate alındığında, bugüne kadar faaliyetlerini ağırlıklı olarak iç istihbarata yönelten MİT’in dış istihbarat alanındaki faaliyetlerini yoğunlaştırması gerektiği, yurt dışında görev yapan askeri personelin ve kolluk görevlilerin elde edebileceği bilgiler kurulacak çatı biriminde toplanarak dış istihbaratı yapacak olan üniteye iletilebilmesiyle de bilgi akışı sağlanabileceği belirtildi.

Çatı biriminin doğrudan Cumhurbaşkanına bağlı olmasının, hem koordinasyon açısından hem de demokratik dünyanın gerçekleriyle uyumu açısından çok daha yerinde olacağı ifade edilerek, "Doğrudan Cumhurbaşkanına bağlı olacak bu çatı birim, MGK, TSK, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve MASAK’tan oluşan istihbarat ve güvenlik kurumlarını uyumlu bir şekilde koordine edecek ve güvenlik ve kolluk kuvvetlerinin azami başarı kazanabilmesi sağlanacaktır." değerlendirmesinde bulunuldu.

- Güvenlik Soruşturmaları ve Arşiv Araştırmaları

Raporda, şunlar kaydedildi:

"Kamu görevine alımı yapılacak tüm devlet memurlarının seçimi öncesinde aday pozisyonundayken Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması yapıldığı düşünüldüğünde bu araştırmanın daha ayrıntılı yapılması gerektiği de bu kapsamda ortaya çıkmaktadır.

Bu kurumların genelde zaman tahdidi olmasından kaynaklı olarak araştırma sonucunu zamanında bitirebilmek ve talep makamına iletebilmek için de hızlı hareket etmeleri gerekmektedir. Bu kapsamda maalesef araştırmalarda bazen ayrıntıya ve derine inilememektedir. Dolayısıyla bu araştırma ve soruşturma işlemi yapan kurumları rahatlatıcı tedbirlerin alınması bu açıdan önem arz etmektedir.

Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırmasının sonucu olumlu olması halinde, personel temiz kabul edilerek devlet memuru kadrosuna alınabilmektedir. Ancak bu yeterli kabul edilmemeli, personelin hangi kurumda olursa olsun daimi takibi yapılmalı, görev esnasındaki tavır ve hareketleri amirleri tarafından yakinen incelenmeli, şüpheli durumlarda tekrar araştırması için ilgili birimlere talepte bulunulmalıdır.

FETÖ, kurumların bünyesinde bulunan kritik birimlere sızarak işgal etmede kendisine öncelik sırası belirlemiştir. Bu birimlerin başında ise kurumların istihbarat ve personel başkanlıkları bulunmaktadır."

(Sürecek)



AA

Türkiye Haberleri

Yollarda Tehlike Kol Geziyor! Kime Neden Ceza Yazıldı? İşte Cevabı
Ekmek Tüketiminde Dünya Şampiyonu: Türkiye!
Hakkari'de son depremler 7 büyüklüğünde depreme işaret ediyor