1991 yılının ilk ayları idi. ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri, işgal etmiş olduğu Kuveyt’ten çıkarmak için Irak’a saldırı düzenlemişlerdi. Bu saldırı, birinci Körfez savaşı olarak tarihe geçti. Irak’ta, bu saldırıya, İsrail’e zaman zaman füze atarak cevap veriyordu. Bizler de TV başında savaşı gece gündüz anbean takip ediyorduk.
Irak’tan atılan bir füze, İsrail’de birkaç çocuğun ölmesine yol açmıştı. TV bu haberi verdikten sonra, Fethullah Gülen’in açıklamasına yer verdi. Evde bir arkadaşımla beraber izlediğimiz açıklama şöyleydi: “Ölen İsrailli çocuklar gözümde tülleniyor.” O anda TV başında ayağa kalkarak aynen şöyle tepki verdiğimi bugün gibi hatırlıyorum: “Ulan şerefsiz, yıllardır ölen Filistinli çocuklar hiç gözünde tüllenmedi, ama ölen 3 Yahudi çocuğu hemen gözünde tüllendi öyle mi? Ne bu İsrail sevgisi?”
Feto’ya olan nefretim işte o tarihte başladı. Daha sonra TV lerden verilen salya sümük vaazlarını bile dinlemeye tahammülüm olmaz, “defol riyakâr adam” diyerek hemen kanalı değiştirir veya kapatırdım.
Daha sonra ki yıllarda başlattığı dinler arası diyalog toplantıları, benim bu adama ve cemaatine olan nefretimi iyice arttırdı. Sanıyorum 2007 yılında, Merhaba gazetesindeki köşemde “Tevhid dini ile Teslis dini arasında nasıl diyalog olur?” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Daha sonra bunlar aleyhine defalarca yazılar yazdım, radyo programlarımda sert eleştiriler yaptım.
Bundan sonra ki attığı her adım ve söylediği her söz ben de bu adamın İsrail’in ve ABD’nin uşağı olma düşüncemi kuvvetlendirdi. Papa’ya yazdığı mektuptaki ifadeleri, 28 Şubat’taki tutumu, Çevik Bir’e yazdığı övgü dolu mektubu, Ecevit’i ve Demirel’i öve öve bitiremezken merhum Erbakan hocamızla ilgili söylediği; “O zatla gönül birliğimiz yok” ifadesi ve son olarak Mavi Marmara olayında “İsrail otoritesinden izin alınmalıydı” sözü…
Bütün bunlar, bende tabi ki Allah rızası için o kadar kine dönüştü ki, küçük oğlum Eymen’i başarılarından dolayı sık sık Sabah dershanesinden aradıkları ve ücretsiz kayıt edeceklerini söyledikleri halde dönüp bakmadım ve onlara her defasında şu cevabı verdim: “Ben, yürüdüğünüz yolu asla tasvip etmediğim için çocuğumu size teslim etmem.”
Geldiğimiz noktada ne kadar doğru bir yolda yürüdüğümü daha iyi anlıyorum. Beni bu haşhaşi topluluğundan uzak tuttuğu, zerre-i miktar kadar onların yanında bulundurmadığı, onlarla irtibata geçirmediği ve 25 yıldır onlara karşı bende oluşturduğu tiksinti için Rabbime sonsuz şükrediyorum.
*** *** ***
15 Temmuz artık bunların niyetini iyice açığa çıkardığı gündür. Bu tarihten sonra, hâlâ bunlara sevgi duyan varsa bunların da vatan haini olduğu kesindir. Cumhurbaşkanımızın yaptığı; “bunların tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet içindedir” değerlendirmesi 15 Temmuz’dan önce doğruydu. Şimdi bu haşhaşi topluluğa ve onun başındaki İsrail uşağı psikopat hayduta kim sempati duyuyorsa baştan ayağa hepsi vatan hainidir.
Bu darbe girişimini de kesinlikle ABD ve CIA ile birlikte planlamışlardır. Türkiye’ningelişmesini ve büyümesini istemeyen dış güçlerile içerideki uzantılarının, Türkiye’nin yolunu kesmek için bu planı yaptıklarından, ülkemiz yönetimini ABD’nin güdümüne devretmek, ayrıca kardeşi kardeşe düşürmek ve Türkiye’yi de yeni bir Suriye yapmak istediklerinden, bunun için de bu adam bozuntusunu kullandıklarından zerre kadar tereddütüm yoktur.
Ülkemizde her 10 yılda bir yaptıkları darbelerle milletimizi çok süründürmüşler ama bu defa karşılarında çelik gibi eğilmeyen bir lider ve şanlı bir millet bulmuşlardır. Bu şanlı millet, liderinin çağrısına uyarak kıyama kalkmış, bir gecede binlerce destan yazmış, Asım’ın nesli olduğunu ve namusunu çiğnetmediğini, çiğnetmeyeceğini dünya âleme göstermiştir.
*** *** ***
Bundan sonra duracaklar mı? Asla… Pensilvanya’daki çete reisinin, haydut başının “Ahmaklar, sürüler, şimdilik eğlenin bakalım, bayram yapın bakalım”sözleri durmayacaklarını ve yeni planlar uygulayacaklarını gözler önüne seriyor.
Ama ne yaparlarsa yapsınlar bu şanlı millet yeni destanlar yazmaya ve vatan için ölmeye hazır olduğu sürece, planları tutmayacaktır İnşaallah… Zira Allah, bu millete, İslâm Âleminin birleşmesi ve güçlenmesi gibi ulvi bir görev yüklemiştir. Ve bu görev yerine getirilecektir Allah’ın izniyle…
Şunu da belirtmek gerekiyor ki; kışkırtma ve provokasyonlara gelmeyelim, kardeşi kardeşe düşürecek oyunlara karşı da uyanık olalım. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.