Kan, gözyaşı ve kargaşa…
Kudüs’ün Osmanlı topraklarından ayrılmasından itibaren sanırım bölge için söylenen şeyler arasında en çok kullanılan sözcüklerden.
Son zamanlarda etrafınızda duymuşsunuzdur, “Filistin’den bize ne?”, “Biz niye karışıyoruz”, “Bu onların kendi meseleleri” gibi şeyleri…
Bu yazı gerçek kişilerle bağlantılı olup “Filistin’den bize ne?” sorusuna cevap niteliği taşımaktadır. Filistin şu yüzden bizi ilgilendiriyor:
Tarihin en önemli olaylarından biri de o dönem hasta adam olarak nitelendirilen Osmanlı Devletinin topraklarının bölüşülmek istenmesidir. İngiliz’i, İtalya’nı, Fransız’ı yani İtilaf Devletlerinin her biri ayrı ayrı kendi paylarına ne düşeceğini hesap etmeye koyulmuşlardır.
Siyonizm’in Filistin topraklarında devlet kurma planları da işte bu tarihlere dayanır. İngiltere Yahudilere verdiği “Filistin’de yurt edinme” sözünü, uygulamaya koymak istemiştir.
1917 baharında İngilizler, Gazze’ye saldırırlar, I. ve II. Gazze Savaşları yapılır. İngilizler, I. Gazze Muharebesinde, Osmanlı ordusundan iki kat daha fazla zayiat verir. Olanca topla, tüfekle gelmiş olmalarına rağmen!
Burada kahramanca bir savunma yapılmış olsa da nihayetinde İngilizler Filistin cephesinde toplanmışlardır. İngiliz Hükümetinin derdi; Türkleri, Kudüs’ün güneyinde bozguna uğratmaktır. Lakin 17-20 Nisan 1917 tarihleri arasında yapılan II. Gazze Muharebesinde de İngilizler, Gazze’yi ele geçirmeyi başaramazlar.
İngilizler, I. ve II. Gazze Muharebelerinde başarılı olamamışlardır. Bunun sonucunda Filistin’e yeni bir harekât yapmak için hazırlıklara başlarlar (Kemal, 2014). III. Gazze Muharebesi devam ederken, üst düzey yönetici ve komutanların ülkenin içinde bulunduğu tehditlerin farkına varamamış olması da toprak kaybetme sürecinde önemli katkılar (!) sağlamıştır.
24 Ekim 1917’de İngiliz taarruzu şiddetlenir. 9 Kasım 1917’de maalesef Kudüs düşer.
Türk ordusu Kudüs’ü savaşarak kaybeder, o gün cepheye koşan Mehmetçik’tir. Mehmetçik cepheye giderken, Kudüs için çarpışırken geri dönmeyi hiç düşünmemiştir. Gazze’de, Yafa’da, Kudüs’te… Dönmeyi hiç düşünmemişler…
Osmanlı o gün bölgedeki hâkimiyetini kaybetti diye, dedelerimizin o topraklarda can verdiği gerçeği değişmemiştir. Evet, Filistin önemlidir, evet Gazze önemlidir. Çünkü o topraklarda egemenliği kaybetmiş olmak, gönül olarak Kudüs’ten koptuğumuzu göstermez. Ki hiçbir Müslüman Kudüs’ü, ilk kıblesini bir anlaşmaya, bir mütarekeye feda etmez.
İşte bu yüzden Filistin’den bize ne diyemiyoruz, işte bunlar yüzünden Filistin bizim için önemlidir ve de hep öyle kalacaktır.