Firavun yönetimi, sihirbazların desteği ile ayaktadır… Sihirbazlık, o dönemde revaçtadır… Halk, sihirbazlardan korkmaktadır… Firavun, devlet desteğini sihirbazlara sunmaktadır… Yönetim sihirle daha güç bulmaktadır… Yalan ve kandırmaca üzere kurulmuş sihirbazlık müessesesi, Firavun yönetiminin önemli dayanağıdır… Zaten yalan ve yanlış zalimlerin yaşam alanıdır…
Günümüz medyasına benzerdi o sihirbazlar… “Akı kara, karayı ak” gösterirlerdi günümüz “köşe yazarlarına” benzeyen o usta yalancılar… Yalan ve kandırmacaydı tüm şerefleri… Halkı, Firavun’a daha bağlamak ve yönetimi korumaktı tüm emelleri… Menfaatlerini korumak ve nüfuzlarını arttırmaktı asıl gayeleri… Ne de benziyor birbirine günümüz medyası ile sihirbaz selefleri…
Allah, Musa’yı Firavun’a gönderir… Asa ile Firavun’i desteğe nail olan tüm sihirbazlara meydan okunur… Sihirbazlar toplanır, yere attıkları ipler, yılan görünür ama Musa’nın asası Allah’ın izni ile yılana döner ve tüm sihirbazların iplerini bir bir yer… Sihirbazlar bu işin erbabı… Anladılar ki haktır Musa’nın Allah’ı… Kapandılar secdeye birer birer… İmana gelmeyen ve iman, İslam karşısında deliren günümüz medyasından çok daha şerefli olduklarını gösterdiler…
Firavun’un dilinden döküldü durdu tehditler… Dünün sihirbazları, Firavun’i yönetimin savunucuları, ilahi davanın neferleri kesildiler… Tehditlere aldırış etmediler… Firavun’i yönetiminin aczini gördü gözler… Kalktı artık gözlere çekilen o yalancı perdeler… “İman ettik Musa’nın ve Harun’un rabbine” dediler… Özgürlüğe yürüdü köleler… Bozguna uğradı efendiler… Hicret etti iman edenler… Peşlerine takıldı Firavun’i askerler… Nil’i geçti, kurtuldu inananlar, Nil’de boğuldu kaybetti rabbe baş kaldıranlar… Firavunlar, Firavunlaşanlar...
Ve bir soru takıldı aklıma… Sihirbazların iplerini yutan asa, Firavun’u da yutabilirdi… Ya da Firavun’i başları parçalayabilirdi... Firavun’i yönetim tepeden bitirilebilirdi… Rabbin gücü elbet buna yeterdi… Ama iş öyle olmadı… Halkın huzurunda gösteri yapıldı ve Firavun’i yalanlar yılanlar oldu, yılana dönüşen asa onları yuttu… Firavun’i oyun bozuldu… Neden?
Allah, Firavun’i yönetimi asa ile dağıtabilirdi, Firavun’u asa ile öldürebilirdi… Ama öyle olsaydı Firavun’un sihirbazların eli ile halkın üzerinde oluşturduğu etki, korku, güç yıkılmamış olurdu… Halkın Firavun’a inanışı bozulmazdı… Firavun’un gidişi değil çöküşü önemli idi… Bunun için Allah, Firavun’u değil Firavun’un mantalitesinin yıkılmasını hedefledi… Değilse bir Firavun gider bin Firavun türeyecekti…
Allah, bu asa ile bizlere hedef gösterdi: ”Hedefiniz Firavun değil Firavun’i mantık, Firavun’i mantalite olmalıdır…” zulümle mücadelede zalimin kendisini değil onu ve onun gibi nice zalimleri türetecek zulüm mantığını hedef almalıyız…
İnkilapları, eğitim sistemi, ideolojisi, söylemi, ekonomik düzeni, sosyal ve siyasal düzenlemeleri ile halka nüfuz etmiş bir liderin ölmesi ya da yıkılması batılın yıkılması anlamına gelmez; ölen ya da çöken lider halkın sinesinde, beyninde, hayallerinde yaşar… Ama mantalitesi, sistemi çökertilmiş sistemler liderleri bitmeden ya da liderlerinin ölümü ile biter… Batıl bataklığında biten sinekleri bitirmek yerine batıl bataklığını kurutmaya bakmalıyız…
İslam, batılı batırmıştır… Eğer yeniden dirilmişse batıl, bilin ki İslam değil Müslümanlar batmıştır…