Mayıs ayının ilk haftası trafik haftası olarak belirlenmiş. Caddelere pankartlar asıldı. Kavşaklara kaza sonucu hurda haline gelmiş araçlar kondu. Konferanslar vermek için salonlara örgenciler toplandı. Hazırlanan sinevizyonlar ve anlatılan gerçekler dehşetle ve ürpertiyle izlendi. Türkiye’nin ve yaşadığımız bölgenin birinci gündem maddesi trafik terörü.
Sabah karşılaştığımız insanların ilk sorusu “bugün kaza oldu mu?” Haber sitesinde en çok okunan kaza haberleri, adli olaylar, polisiye olaylar…
Ocaklar sönüyor, çocuklar yetim kalıyor, analar ağlıyor. Her kazada gözyaşı ve acı, her kazada ayrı bir dram. Bir toplum helak oluyor, trafik kazasındaki kayıpların boyutu sanki savaş gibi ekonomik zararın hattı hesabı yok. Pekâlâ, bu gidiş nereye? Nereye koşuyoruz. Ölüme mi, sakat kalmaya mı? Maile yok olmaya mı, sevenlerimize acı yaşatmaya mı?
Hepsi bizim cehaletimiz yüzünden değil mi?
Mayısın ilk haftası trafik haftası demek ki bir haftalık bilinçlenmeye yönelik etkinlikle bir şey olmuyorsa daha değişik yöntemler denenmeli ama mutlaka denenmeli bu işten bir sonuç alınmalı. Birinci gün kaza olan acı olan dram olan yürek yakan olaylar zaman içinde istatistik oluyor ve bu rakamlarda geçen yıllara göre kıyaslanmasında değişen bir şey yok. Olan masum insanlara, ülkenin geleceğine oluyor…
“Hangi suçtan dolayı öldürüldüler?”
Çok anlamlı bir soru değil mi? Âlemlerin rabbi yüce kitabında kıyamet sahnelerinden bir örnekle sorulacağını bize bildiriyor.
Masum ve hiçbir suçu olmayan kız çocuklarının hangi suçtan dolayı öldürüldüler?
Türkiye bu kahredici, utanç verici, insanlık dışı saldırı haberi ile uyanmadı mı?
Bu nasıl bir kültür, nasıl bir ruh hali, bu nasıl bir gelenek ya da her neyse…
Aramızda, yakınımızda, kentimizde, köyümüzde nasıl barınabiliyor?
Hangi gelenek böyle bir şeyi besleyebilir?
Hangi öfke şiddet ruhunu bu kadar besleyebilir?
Bir insanı böylesine acımasız yapan öfke nasıl bir şeyden kaynaklanabilir?
Hiçbir kalıba sığmayan, bugüne dek tanık olmadığımız bir şey bu.
Hamile kadınları, bir yaşındaki çocukları, bir odaya istif ettikleri insanları, namaza hazırlanan insanları on beş dakika boyunca kurşun yağmuruna tutmak, ölmeyenleri, yaralı kalanları tekrar kurşunlamak nasıl bir cinnet hali?
İster kız meselesinden, ister kan davasından, ister aile meselesinden, ister toprak kavgasından olsun, isterse namus meselesinden olsun…
Biliyoruz ki böyle olaylar insanlık tarihinde çoktur.
Ama genelde bu tür işleri yapanlar firavunlar, nemrutlar ve birde bu yüzyıldaki takipçileri…