Amatör fotoğrafçılık bir çeşit hastalık gibidir. Bir bulaşmaya görsün insanın yakasını bırakmaz. Ama güzel bir hastalık bu. fotoğraf sayesinde bir çok güzellikler yaşadım. Daha çok insanla dost, arkadaş oldum. Önceleri görmeyi hayal bile edemeyeceğim yerleri gezdim, tanıdım. Ve en önemlisi insanlarla çok şeyi paylaştım.
Fotoğraf çekmeye başladığım andan itibaren, çektiğim kareleri kendime saklamayı aklıma bile getirmedim. Hep bu kareleri daha çok insanla paylaşmayı düşündüm. Slayt gösterileri ve fotoğraf sergileri bu paylaşımın en güzel yoluydu.
Dün, Selçuk Üniversitesi’nin desteğiyle, Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde 21. kişisel sergimi açtım. Üniversite büyük bir incelik göstererek 16 sayfalık bir albüm yayınladı. Bu albüm aldığım en güzel armağanlardan biri oldu. Serginin bir güzel yanı çektiğim kareleri öğrenci kardeşlerimizle paylaşmak oldu. Çoğu öğrenci arkadaşlarımız Konya’yı tanıyamadan gidiyorlar. Bazı slayt gösterilerinde gördükleri görüntülere şaşırıyor, “Gerçekten buralar Konya’da mı?” diyorlardı.
Sergi defterine de ilginç notlar düşüyor sergiyi gezenler. Bu notlardan bazılarını paylaşmak istedim sizlerle.
“Konya’ya hoş geldik ve Konyalılar’ı hoş bulduk, gerçekten sanatsever gençlerimizi tanıdık. Mutluluğumuz sonsuz.” Zihni Anadol. Yazar. 21. 10. 1995. İlk kişisel sergiden.
“Kutlarım, güzel bir Konya gününün bundan daha iyi bir keyfi olmazdı, sağ olasın.” M. Fahri Can. Cali’m. ilk sergiyi açarken. Fahri bey sağolsun hiçbir sergimi kaçırmaz, hepsinin açılışında bulunur, sanat olaylarına büyük destek verirdi. Aynı dönemin valilerinden Ziyaettin Akbulut da sanata büyük destek verirdi. 4. kişisel sergimi Ziyaettin Akbulut açmıştı. Sergi defterine “Adım adım Konya sergisini açtım, çok duygulandım. Genç kuşaklara örnek olacak değerli bir fotoğraf sanatçısı olarak kendisini candan kutluyorum” diye not düşmüş sergi defterine.
Değerli bir eğitimci olduğu kadar fotoğraf sevgisiyle de tanıdığım, bir çok ortak çalışmaya birlikte imza attığımız Rukiye Çerezci 4. kişisel sergimde şunları yazmış deftere:
“Sanata, güzelliğe, doğaya ve insana değer veren ve tüm bunları binlerle paylaşmayı bilen, bir dosta, bir ağabeyimize gönül dolusu, sevgiler ve teşekkürler.”
İletişim Fakültesi’nde 14 Kasım 2005’te A. Tekin Çağlav, İrfan Çakır ve Şafak Oğuz ile açtığımız karma sergide Caner Arabacı şu notu düşmüş deftere:
“Anadolu bizim okumuşlar için Paris’ten, Moskova’dan uzak. Ruh dünyamızdaki duyarsızlıklar üzerine bastığımız toprakları, arasında yaşadığımız insanları bize uzaklaştırmış. Zeki Oğuz, Şafak Oğuz, İrfan Çakır, a. Tekin Çağlav ve Gökhan Çağlav bize bizi hatırlattı.”