Futbol maçlarında sadece top mu oynanır? Gerçekten insanların amacı, yuvarlak bir topun iki direk arasında geçmesi midir? Toplumlar, kendi takımlarının koruduğu ve adına “KALE” denilen o özel mekândan geçen topla mı gol yerler? Asıl golü kim ve nerede yer?
Benzeri sorular, bu tip organizasyonların ruhuna aykırı görülür. Bunu biliyorum. Ama bunlar sorulmazsa, burada herkes gol yer. Kendimizi oyuncak haline getirmiş oluruz?
Afrika futbol kupası için bugünlerde kıran kırana bir mücadele var. Afrika, birçoğunuz için uzak diyardır. Fanatiklerinin dışında haberdar olan yoktur belki de… Bu durum, benim gibi işin başından beri bu tip organizasyonlara mesafeli duran birisi için zevk vermez. Ancak toplumun buna olan bakışını da görmemek mümkün değil. Maçın olduğu günlerde çarşı pazarın farkını, hem görmek hem de anlamak zaruri hale geliyor.
Küçük yaştaki çocukların vücudunun üst tarafı soyulmuş, yüzü ve kafası da dâhil, her yer Burkina bayrağı renklerine boyanmış. Ve bu çocuklar caddelerin kesiştiği noktalardaki bir metre kadar yükseklikteki demir dubaların üstüne çıkıp orada heykel gibi bekler. Bundan maç için yapılan hazırlığı anlarsınız. .
Sıklıkla geçtiğim bir ana cadde üzerinde birinci kavşakta bu dubanın üzerine konulmuş büyük bir erkek heykeli gördüm. Bana ilginç bir heykel geldi. Az sonra kırmızı ışıkta beklediğim bir diğer kavşakta, benzeri bir heykel gördüm. Bir elinde Burkina bayrağı vardı. Diğer eliyle selam verir gibi bir işaret yapıyordu. Herkes onun fotoğrafını çekmeye çalışıyordu. Ama baktığımda sanki kolu hafifçe oynuyor gibi geldi. Mecburen ışık yanınca yürüdüm. Ama sonra öğrendim ki bunlar heykel değil, üzeri boyanmış insanmış.
Futbolla alakasının en az olacağını tahmin ettiğim Ali Bey, “Yarı finale çıkarsak ve Türk dostlarım Burkina’ya gelirse onlara deve keseceğim!” diye vaat etti. Beni ilgilendiren nokta, devenin kesilip kesilmemesi değil. (Merak edenler olursa, yedikten sonra onlara özel haber vereyim.) Ama bu denli kendini azade tutan bir insanın bile deve adayacak kadar tutkun olması, garip geldi... Anladım ki böyle organizelerde, insanların hamasi duyguları kabarıyor ve cömertlikleri de tavan yapıyor.
Çarşamba akşamı yarı final oynandı ve Mısır karşısında penaltılarda kaybetti bizim hemşehriler. Bulunduğum yer, şehrin dış bir mahallesi. İlk golle şehrin derinliklerinden çıkan sesi ve çığlıkları duymamak mümkün değil. Ama sonra derin bir hüzün kapladı şehri. Anladım ki sahada dönen, sadece bir top değilmiş. Gol, yalnızca futbol kalesine atılmamış.
Okulun baş belletmeni, “Bu sabah çok üzgünüm!” diyerek geldi okula. Sinirinden durmadan bağıran ve mutsuz bir hali vardı. Ben, “Top yuvarlaktır. İyi oynayan kazanır!”gibi ortalama bir cümleyle teselli etmek istedim. Lakin bu zor… Tabi burada başka detayları da öğrendim. Kimi dikkatli gözler için, kaçmayan ince bilgiler.
Mısır milli takımı, Türkçede Firavunlar anlamına gelen Pharaohs ismiyle anılırmış. Okul müdürüm kazanma konusunda diğerleri kadar iddialı olmasa da yenilmekten değil de adının firavunlar olduğu bir takıma mağlup olmaktan muzdarip. Bizim baş belletmen sonunda patladı. “Bu sonuçlara, Müslümanları sevmeyen ve onlara çok açık düşmanlık sergileyen SİSİ sevindi.” diye. Kendi cumhurbaşkanları Hıristiyan. Ama İslam’a ve Müslümanlara düşmanlığı konusunda doğrusu asla Mısır’ın darbeci generali Sisi gibi de değil. Bir başkası mısır futbolcularının sahaya çıkarken Fatiha suresi okuduklarını ama kendi futbolcularının ise istavroz çıkardığını söyledi.
Elbette ben mısır milli takımının adıyla firavunları çağrıştırdığını bilmiyordum. Ortada sadece topa vurarak bir oyun sergilenmediğini de bilirdim. Böylesi büyük organizeler, bir yandan da toplumun gazını alır ve onların şikâyetlerini minimize eder. Kazanmışsak, bununla avunuruz. Kaybetmişsek, “Bu acının üzerine seninki de zamanı mı şimdi? Hele bir dur!” Ne bahane ama…
Bu yazı hazırlandığında henüz kalan maçlar bitmemişti. Bilirim ki maçlar bitecek ve Afrika’da sömürü de mütemadiyen olacak... Altın ve elmas madenleri, yer altı ve üstü zenginlikler akmaya devam eder ağaların cebine…
Golü kim atmıştır? Bu golü kim yemiştir? Ortalık karışık.