Sosyal hayatta, ticarette, özel hayatta, siyasette ve son günlerde de sporda, bu hale nasıl geldik? Ya da bu hale nasıl getirildik.
Cumartesi akşamı seyrettiğim futbol maçından sonra Türkiye’de en çok sevilen ve taraftar toplayan futbolu yazmak istedim.
Bu yazıyı okuduktan sonra olayları kişiselleştirmez, yazdıklarımı Galatasaray-Fenerbahçe savaşı gibi görmezsek başarılı sonuç alabiliriz. Olayları kişiselleştirir, sen ben olarak değerlendirirsek kesinlikle sonuç alamayız ve aynı hataları tekrarlar dururuz.
Futbol sadece spordur ve spor olarak kalmalı, insanlar eğlenmeli eğlenceyi savaşa dönüştürmemeli dersem, birileri de çıkacak "Futbol sadece futbol değildir" Futbolda bahis vardır, futbolda büyük paralar dönmektedir onun içinde senin dediklerin doğru değildir diyecek.
Bende bu söylenenlerin bir bölümüne katılmakla birlikte, futbolun içinden çıkılmaz durumdan kurtulmasını, yanlış yapanlara meydanın boş bırakılmamasını ve gereken dersin verilmesini istiyorum.
Bir ülkede şampiyon takıma kupası futbol federasyonunun emrettiği ve gelenekselleştiği şekilde şampiyonluğunu ilan ettiği stadyumunda, kaybeden takım taraftarının tepkisinden korkulduğu için verilemiyorsa, böyle basit bir konuda, ülkenin Başbakan’ının devreye girmesi isteniyor ve ancak onun emriyle yarım yamalak karanlıkta kupa verilebiliyorsa, herkesin bu konuyu iyi düşünmesi lazım.
Kimler ne düşünecek hocam diyenlere; öncelikle sporla ve futbolla ilgilenen herkes derim. Takım yöneticileri, futbolcular ve seyirciler sonra devletin en üst kademesi iktidar partisi.
Düşünmeli ve sormalı, “ne yapıyoruz biz demeli” çünkü bu ülkede futbol çığırından çıkmış, şike mahkemeleri ne yaptığını bilmez hale gelmiştir.
Dün doğru denilenler, yönetim değişikliğiyle tam tersi yapılır hale gelmiş. Şiddet sadece taraftarlar arasında olmaktan çıkmış, devletin güvenlik görevlilerini hedef almaya başlamıştır.
Polis araçları takla attırılıyor, camlar ve çerçeveler indiriliyor, Kadıköy’de kırmızı elbiseyle gezmek yürek istiyor, sanki ülkede bir iç savaş manzaraları izleniyor.
Seyirciler arasında büyük hazımsızlık. Futbol federasyonu başkanı ne yaptığını bilmez durumda, herkese şirin görünme sevdasında, taraftarlara polis müsaade etse birbirini boğacak durumda.
Kulüp başkanları evlere şenlik, hapiste yatanlar yatmayanlara karşı üstünlük kurma mücadelesinde. Teknik patronlar kendilerini siyasetçi yerine koymuşlar tehditli konuşmalar mahkemelerle dalga geçmeler.
Vallahi bu mesele Türkiye’nin ana meselesi durumuna geldi. Çünkü bu olaylara dur diyecek bir vatansever futbolsever meydanlarda görülmüyor.
Futbol ya da basketbol ya da voleybol maçlarına giden herkes bilir. İçeriye giren çok güzel aranır, bozuk paralarda dahil her şey seyirciden alınır, ancak içerde binlerce yanıcı ve yakıcı madde mantar gibi ortaya çıkar.
Lütfen herkes aklını başına alsın, şiddet ve şike yasasını sulandıracaklarına bu yasaları adam gibi işletsinler. Sahaları cehenneme çeviren fanatikleri tribünden ayıklasınlar, gerekirse savcı ve mahkemelerle işbirliği yapsınlar.
Buradan uyarıyorum; eğer bunları yapmazsanız futbol büyük olaylara gebedir. Olaylar bu şekliyle giderse bugün görevini yapmayanlar hem karizmayı çizdirecekler hem de gözyaşları sel olacak.
TFF ne yaptığının farkında olmadan rüzgarın savurduğu saman çöpü gibi, bir oraya bir buraya savrulursa, hiçbir itibarı kalmamış sıradan bir kurum durumuna gelmiş ise, bununda biran evvel halledilmesi gerekmektedir.
Biraz kaba olduğunu biliyorum ancak söylemek zorundayım “Stadyumları üç beş serserinin egemenliğine verdik.” O kadar iyi niyetli ve hoşgörülüyüz ki aşırı iyi niyetin ve hoşgörünün vatana ihanetle eş değer olduğunu bile unutuyoruz.
Kulüplerin ve futbolcuların hiç suçu yokken üç beş serserinin yüzünden seyircisiz maçlar yapıyoruz. Ya da kadınlarımıza hakaret ediyor, seyircisiz dediğimiz maçlara kadınlarımızı alarak kadınlarımızı seyirci yerine bile koymuyoruz. Bu tür saçma bir uygulama çözüm olmamasına rağmen niye ısrar ediyoruz onu da anlamış değilim.
Sporda şiddet varsa, kulüp yöneticileri ve teknik direktörlerin etik olmayan, insanları kin ve nefrete yönelik açıklamaları varsa, o ülkede spor sükunetinin olma ihtimali yoktur.
Başbakanımızın dediği gibi gerekirse Avrupa’ya çıkmayalım ve kendimizi temizleyelim.
Peki, bizim, yani medyanın, köşe yazarlarının, hiç mi suçu yok? Futbolda gerilim tiraj getiriyor. Bizde bunu yapmalıyız mantığı ne kader doğru acaba
Bir ülkede spor gazeteleri en çok satan gazeteler sıralamasında en ön sıralarda yer alıyorsa, Normal gazeteler bile önce arkadan spor sayfasından okunmaya başlanıyorsa, tabiî ki bizde sütten çıkmış ak kaşık değiliz
Bir ülke düşünün, ilgili yayın kuruluşu zarar etmesin diye lig statüsü değiştiriliyor. TV spor programları en fazla seyirci çekiyor. Futbol internet sitelerinde en çok tıklanıyor. Böyle bir ülkede elbette medya da büyük suçlular arasındadır.
Onun için medya da sorumluluğunu bilmeli gerilimi artırıcı yayınlardan kaçınmalı, yanlış yapanları uyarmalıdır.
Futbolda şiddeti istemeyen, eğlence için futbola gönül veren insanlar da bana ne demeden yanlış yapanların peşinden gitmemeliler.
Lütfen TFF ile siyasilerimizle ve futbolu seven ya da sevmeyen hep beraber futbolda yeni bir sayfa açalım.
Futbolu ölüm kalım mücadelesi haline getirmeyelim. “Futbolu ağzından küfrü eksik etmeyen insanlardan kurtaralım”.
Şikesiz, kardeşçe, adam gibi bir sporu, olmazsa olmazımız yapalım.