Televizyondan Fenerbahçe-Kayseri Erciyesspor maçını izledim. Takımlardan birisi lider diğeri de sonuncuydu. Ama maça baktığımız zaman ilk yarıda lig sonuncusu takım bir lider takım gibi oynuyor, sürekli atak geliştirip gol pozisyonları üretiyordu. İlk yarıda sürekli savunmada kalan lig lideri 2. yarıda birazcık da hakemin desteğiyle beraberliği zor kurtarıyordu. Aklıma iki takımın forma renklerini farklı şekilde yapıp, sporculara da maske giydirip, bu takımları tanımayan bir hakeme de maçı yönettirmek geldi. Gerçekten alınacak sonucu en az sizler kadar ben de merak ederdim. Her zaman söylüyorum. Büyük takımlarla Anadolu takımlarının maçlarında hakemlerimiz ortadan hakkı ile maç yönetsinler bakın o zaman ligler nasıl rengârenk oluyor. Herkes bir şeyler konuşur, herkes tuttuğu takımın çıkarları için uğraşır ama ülkemizde bir gerçek var. Nedir o gerçek; büyük takımların gözle görülür bir şekilde kollandığıdır. Bu kavga yıllardır yapılır. Ama yapılan kavgalar asla Anadolu takımların lehine değildir. Yapılan kavga “Büyük takımların hangisinin daha fazla, hangisinin daha az kollandığıdır.”
İşte böyle bir düzen içerisinde, bu milyar dolarla ifade edilen bu büyük rantta, Anadolu takımlarına düşen görev figüran rolünü üstlenmektir. Figüranlık görevini iyi yapabilenler tutunabilmekte, azıcık karşı gelenlerde tepe taklak gitmektedir. Esasında bu kurulan düzen de tüm takımlarımız aynı görüş birliği içerisinde olması gerekirken adına büyük dediğimiz takımlardan birisi mutlaka bir huzursuzluk yaratmakta ve düzenin menfaatlerinden çokça yararlanabilmek için her türlü oyuna girmektedirler. Son iki yılda da bu oyunun içerisine siyasette tam gövdesiyle girerek futbolumuzu tam bir kaosun içerine sürüklemektedirler.
Sonucunda bütün bu olup bitenlerden kimler yararlanabilecek? Yine adına büyük dediğimiz takımlar yararlanacak. Ha sonucunda mutlu olacaklar mı? Koskocaman bir hayır. Sonra yine bir takım gerekçeler ortaya sürülecek, yeni sorunlarla, bu çıkar kavgaları devam edip gidecektir. Olan her zaman olduğu gibi Anadolu takımlarına olacaktır. Arkası siyaseten güçlü olan liglerde barınabileceklerdir. Bakın arkası siyaseten güçlü Kasımpaşa takımına, koşar adımlarla süper lige geliyor.
Yine aklıma çok önemli bir şey geldi. Hazır sporumuzun içerisine bu kadar siyaset girmişken Futbol Federasyonu seçimlerini de siyasette uygulanan bir takım tekniklerle yapalım diyorum. Yani karpuz gibi ikiye bölünmektense Federasyona aday olmak isteyen herkes başkanlar ve yöneticiler aynı listeye isimleri yazılsınlar. (Bunun adına çarşaf liste diyorlar.) En çok oyu alan insanlar seçilsinler. Sanırım en son UEFA seçimlerinde Platini ve Şenes Erzik böyle seçildiler. İşte bunu yapabildiğimiz zaman kimsenin kimseye söyleyecek bir şeyi kalmaz. Sporun eğer ortak bir dili varsa o listeye girenlerde kol kola hizmet etme gayreti içerisinde olurlar. Bunu yapabilmek zor mudur? Türkiye de çok zordur. Hemen hemen imkansız gibidir.
Bizler Konyaspor’a gönül vermiş insanlar olarak zaman zaman idarecilerimize, sporcularımıza kızıyoruz ama bu kadar az kollandıkları bir ligde, bu bütçeyle gerçekten başarılılar. Bizim derdimiz isteğimiz acaba figüranlıktan kurtulup büyüklerin arasına girebilir miyiz? Ne dersiniz?
Çok zor diyen sesinizi duyar gibiyim.
Haydi hayırlısı.