GAZİ MUSTAFA KEMAL, “MUAZZEZ PAŞA” ; KONYALI “HEMŞEHRİLERİN” SENİ HİÇ UNUTMAYACAĞIZ
-Kutlu, hayırlı, uğurlu olsun; “Cümlemiz”in bayramı. “Onu” anıyor; kadir kıymet bilenler. “Onu” anıyor; “Vefa”nın bilincinde olanlar.
Gazi Mustafa Kemal’i, “19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” vesilesiyle milyonlar anıyor; ülkesi için, vatandaşları için yaptıklarını bir bir, belki binlerce kez anlatıyor. Ne kadar anılsa, ne kadar anlatılsa; ne kadar sevilse sayılsa az. Çünkü, o, “Türk bağımsızlık savaşçıları”nın klavuzu, önderi, “Başkomutanı.”
“Onu,” daim anma andıma uyuyorum; hayırla, özlemle anıyorum. “Silah arkadaşları” ile birlikte; “Cephane kolları”nda “Akşehir üstünden Afyon’a akan Konya kadınları” ile birlikte. MEKANLARI CENNET OLSUN…
“Gazi”yi Türkiye genelinde, binbir üstün özelliği ile anıların yazılarını bir hafta boyunca okuyacağız; TV’lerde izleyeceğiz. Ama ben, “GAZİ MUSTAFA KEMAL VE KONYA” babında satırbaşları açmak istiyorum.
KONYA’YI DA – KONYALI’LARI DA UNUTMAYAN “MUAZZEZ GAZİ”
“Kurtuluş Savaşı” hazırlıkları sırası. Gazi Mustafa Kemal’in bir ayağı Konya’da. Bir “meydan savaşı” ile, düşmanı “Vatan’ın harem-i İsmet’inde boğmaya” karar veren ordular Akşehir’i “karargah” edinmiş.
O zamanın Konya’sı tümüyle, sanki “Fabrika şehir”; sanki bir “Atölye şehir”. Binlerce kerpiç evde kandınlar, çocukların karınca gibi “Harp Levazımatı” hazırlıyor. “Umumi karar”: “Herkesin nesi varsa “Cephe”nin.
-1 Nisan 1922. Gazi’nin Konya’ya ikinci gelişi. İstasyon, istasyona giden yollar mahşer gibi kalabalık. Binlerce ağızdan “-Yaşa, Varol, Muazzez Gazi” haykırışları Konya semalarında akisler yapıyor.
-Konya’nın “Atalarının toprağı” olduğunu her fırsatta söyledi. Konya’nın, şimdi Karaman’ın Taşkale Kasabası Yörüklerinden. Başka yerlerde bütün söylevlerinde “Yurttaşlarım” derken, Konya’da “Hemşehrilerim” diyordu.
Baba tarafından dedesi “Kırmızı Hafız Ahmet Efendi” soyu “Kızıllar Kasabası”ndan. Biliyor musunuz; şimdiki Taşkale’nin eski adı “Kızıllar”dı. Ne akla hizmet ettiler de değiştirdiler, bilmem ki.
-Konya’nın kültürünün değerini ve derinliğini biliyordu. “Devlet olma”da ki rolünün bilincindeydi. 1923’te Konya Türk Ocağı’nın defterine; “Konya, asırlardan beri tütün büyük bir nurun ocağıdır. Türk harsının esaslı kaynaklarından biridir” diye yazıyordu.
-Bir Konya gezisinde Abditolu Köylü Hüseyin Ağa’yı “babalık” seçti; Hüseyin Ağa’nın eşi Akife Hanım’ı “analık” olarak kabul etti. Eşi Latife Hanım’ı yanına alıp Sedirler’e garip kerpiç eve “el öpmeye” götürdü.
-8’i kız, 4’ü erkek; 12 manevi evladı var; “Gazi Hazretleri’nin. En küçüklerinden biri Konyalı Rukiye. Gazi’nin” Birinci Cihan Harbi’nde cephede yazıcılığını yapmış Konyalı bir çavuş’un yetim kızı. 8 yaşındaki Rukiye’yi büyütür; 1931 yılında Dolma Bahçe Sarayı’nda dillere destan bir düğün ile evlendirir.
-Konya’da, 1923’te, kendi parası ile Süreyya Berkem’e “Halk Gazetesi”ni yayınlatır. Kurtuluş Savaşı’nda en büyük destekçisi Konyalı iki gazete; Babalık ve Öğüt Gazetelerinin kardeşidir “HALK GAZETESİ”
SEDİRLER MAHALLESİ’NDE, “BABALIĞI”NIN EVİNDE ÖPÜLEN ELLER…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Konya’ya altıncı gelişi; 3 Ocak 1925. Rahmetli büyük tarihçi Mehmet Önder, “Atatürk Konya’da” kitabında anlatır:
Konya’nın fakir, harp Sedirler Mahallesi sevinçten uçuyor; Gazi’nin mahalleye geleceğini öğrenmişler.
Kadın/erkek, çoluk/çocuk; “Gazi ile Latife”yi bekliyor. Kulaktan kulağa fısıldaşmalar:
-Kız kim gelipbatır?
-Anadolu’yu kurtaran paşa!
Otomobilin aslan homurdayışını andıran sesi duyunca Hüseyin Ağa dışarı fırladı. Artık misafirler gelmişlerdi. Ağa, otomobilin kapısını açarken dedi ki:
-Paşa! Çok büyüksün; bizler gibi fukaranın gönlünü almak için fakir evimize geldin. Zahmet ettin. Bizim evimiz seni misafir etmeye layık değil… Ama görüyorsun ya! Şu etrafta toplanan analar, hemşireler, ihtiyarlar cümlesinin kalbi seni misafir etmeye hazır. Bizim eksiklerimizi görme!
Ve derhal Latife Hanıma döndü:
-Var ol, kızım, dedi… Allah size uzun ömürler versin. Validen işte kapıda… Seni bekliyor. Konya’ya geldiğin günden beri kızımı görürmüyüm, diye ağlar. Hele bir bilsen onu… Şimdi ne kadar sevinecek.
Kapıdan içeri giriliyordu. Altmış ile yetmiş yaş arasında, fakat dinç, tam manası ile saf Türk anası. İri vücuduyla Gazi’yi karşıladı.
-Paşam, hoş geldin! Allah ömrünü uzatsın…
Misafirler, bir kattan ve iki odadan ibaret olan binaya üç basamaklı bir merdivenden çıkarak girdiler. Oda, tam manasıyla bir köylü, çiftçi odasıydı. Bütün sadeliği gösterir bir tarzda minderler döşenmiş, cicimlerle bezenmiş; beyaz badanalı, aydınlık ve temiz bir oda… Bir Türk köylüsünün ruhu, kalbi kadar saf, şen ve ferah bir ev…
Reisicumhur, sedirin sağ tarafına bağdaş kurarak oturdu. Latife Hanım’da diğer köşeye çekildi.
Fahreddin (Altay) Paşa, Belediye Reisi Kazım (Gürel) Bey ve refikaları hanım, Fırka mutemedi İsmail Hakkı Bey ve diğer zatlar etrafındaki minderlere oturdular.
Gazi, Hüseyin Ağa’nın eşini sol tarafına, Latife Hanımla kendi arasına oturttu. Hüseyin Ağa’nın eşi, Latife Hanım’ın başını, bütün ruhundaki bir analık samimiyeti ile okşadıktan sonra elini tuttu:
-Aççık ateşin var, hasta mısın?
KONYA VALİLİĞİ YAPAR MI, VALİ AYDIN NEZİH DOĞAN’A SESİM ULAŞIR MI; BİLMEM?
“19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” için Konya’ya yayınladığı mesajı gerçekten değerli. Ayırıcı değil birleştirici. Sayın Valimizin Atatürk’ü ve gençliği iyi anladığının belgesi. Evet; Cumhuriyetimiz gençliğimizin emanetinde.
Bir kitap var; Atatürk ve Konya hakkında. Bence daha yetkini, daha özü yazılmadı.
Kitabın künyesi şöyle: “Atatürk Konya’da/Mehmet Önder/1989/Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi/ Yayınlayan: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi”/144 sayfa.
Konya Valisi Sayın Aydın Nezih Doğan’dan dileğim: “Bu kitabı buldurup okur musunuz? Uygun görürseniz; gerekli izinler alınabilir ve tez elden basılabilir.
“Konyalı Gazi Mustafa Kemal”i ; “Kurtuluş Savaşı”ındaki Konyalıyı bu kitapla evlere, kitaplıklara kazandıranlar unutulmayacaktır.”