Yaşadığınız kara parçası dünyanın jeopolitik olarak merkezinde bulunuyorsa, uykusuz geceleriniz olmak zorundadır. Dünyanın ve medeniyetin merkezi, beşiği olan bir bölgede yaşamanın elbette ki bazı sıkıntıları olacaktır. Dünya üzerinde her kara parçası aynı konum ve özellikte değildir. Allah bazı bölgelere bu özellikleri vermiştir. Bölgede yaşayan halklar bazı sıkıntıları çeker ve sonunda refaha ulaşır. Ya da bölge üzerinde ve yaşadıkları kara parçası üzerinde hesabı olan büyük devletlere teslim olurlar. Tercih bölge üzerinde yaşayan halkların kendi seçimidir.
Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulduğu günden bu günlere kadar büyük devletlere doğrudan olmasa bile dolaylı olarak teslim olmuş bir görünüm arz etmektedir. Her ne kadar bu durumu kabullenemesek de… Halk arasında sürekli olarak zikredildiği şekli ile Savaşı meydanlarda kazanıp, masa başında strateji eksikliğimizden kaynaklı kaybetmiş bir ülke olmamızdan… Yönetilen halklar olarak bizler farkında olamasak da. Yıllardır bu şekilde seyretmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan, bu millete ve bölge halklarına yönelik olarak 2023, 2053 ve 2071 gibi hedef ve vizyondan bahsediyor. Bu kavramlar daha önce hiç zikredilmiyordu... Ne güzel gidiyorduk.. Bu adam nereden çıktı.. Dünya emperyalistlerinin 1071’i unutmaları mümkün değildir. Biz okullarımızda bunun ruhunu çocuklarımıza her ne kadar veremesek de… 1071 ile Anadolu topraklarının kapıları ardına kadar bu topraklarda bir ve beraber yaşamış bütün etnik gruplara açılmıştır. O ruhun tekrar canlanmasından korkuyorlar… 1453 tarihi ise yeni bir çağın açıldığı dönemdir. Emperyalistlerin bu tarihi sizce unutmaları ve kendi halklarına unutturmaları kabil midir? 1453 tarihi dünyaya 600 yıl hüküm sürmüş bir devletin de 600. Yıl dönümüdür. 1923 tarihi ise 100 yıl önce bizlere sorulmadan verilmiş olan bütün vaat ve sözleşmelerin bitiş tarihidir. Bu sözleşmenin bitmesi birilerinin bu bölgede tamamen bitmeleri demektir…
Bölge halklarının uyanmaması adına, vizyon, hedef gibi kavramlar gerekmiyor ki… Eski düzenin devam etmesi adına böyle lider ve kadroların derhal işbaşından uzaklaştırılması, hatta mümkünse hapse atılması gerekmektedir. 60’lı yılarda olduğu gibi itibarsızlaştırma politikaları ile halk desteği çekilip, idam sehpasına kadar götürebilmek… Yıpratma vb. politikalar işe yaramayınca, sahada kendi kurmuş oldukları örgütler üzerinden gelmeye başladılar. Ne zamana kadar gelecekler? Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak ülkeniz ve bölge üzerindeki hedeflerinizden vazgeçinceye kadar. Her koldan ve yönden gelmeye devam edecekler. Dünya üzerinde bazı kara parçaları üzerinde yaşamak gerçekten zor olduğundan bahsettik. Dünya üzerinde ki zor olan kara parçalarından en önemlisi Anadolu kara parçasıdır. Bu kara parçası Avrasya zenginliklerin giriş kapısı ve anahtarı konumundadır. Adamlar stratejik planlarla açıklıyorlar. Bunun üzerine plan üstüne plan, strateji üstüne strateji geliştirirken, bizimkiler de ne işimiz var oralarda diyor. Avrasya kara parçasına hâkim olan bir güç, bir devlet dünyanın süper gücü ve hâkimi olacağının farkındalar.
Anadolu kara parçası üzerinde yaşayan halklar olarak bizler, bir ve beraber olduğumuz müddetçe, Çanakkale ruhu ile bezendiğimiz takdirde, bu ülkeyi istedikleri gibi bölme ve parçalama operasyonlarına girişemeyecekler. Tek dertleri bölge üzerinde yaşayan halkların yani bütün etnik grupların bir ve beraber hareket etme ruhunu örselemeye çalışmak. Bu örseleme girişimleri de içeriden ve kendi oluşturmuş oldukları taşeron örgütler üzerinden devam edecek. Doğrudan gelemezler. Gelmeyecekler. Taşeronları üzerinden gelmeye devam edecekler. Bu asil milleti test etmeye devam edecekler…