ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı'ndaki eylemlerle ilgili, sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de aralarında yer aldığı 221 kişinin yargılandığı "çatı" davasına sanık savunmalarıyla devam edildi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, taraf avukatları ile izleyiciler katıldı.
Eski Astsubay Turgay Perişan, 2011'den sonra Özel Kuvvetler Komutanlığında (ÖKK) görev yapmaya başladığını, 13 Temmuz 2016'da yapılması planlanan tatbikata katılmak ve sağlık raporu almak için Silopi'den Ankara'ya geldiğini beyan etti.
Olay günü, telefonla arayan Albay Murat Korkmaz'ın tatbikata katılması gerektiğini söylediğini anlatan sanık Perişan, emir doğrultusunda Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na katıldığını, burada tatbikatın iptal olduğunun söylenerek emniyet maksadıyla Genelkurmay'a gittiklerini anlattı.
Genelkurmay'a giderken polis ekiplerinin kendilerine ateş ettiğini ve elinden yaralandığını iddia eden sanık Perişan, daha sonra neler olduğunu sorduğu polisin kendisine darbe girişimi olduğuna dair bir şey söylemediğini öne sürdü.
Genelkurmay'a dönerek revirde tedavi olduğunu anlatan sanık Perişan, sabah saatlerinde olağan dışı bir şeyler olduğunu anladığını, sivil elbiselerini giyerek kışla dışına çıkmasından sonra da polislerce gözaltına alındığını bildirdi.
Yaşananların darbe girişimi olduğunu anlamadığını iddia eden sanık Perişan, "15 Temmuz akşamı bize önce tatbikat daha sonra da 'Genelkurmay'ı korumaya gidiyoruz' dediklerinde bunu yadırgamadım. Devlet büyüklerinin saatler sonra darbe girişimi olduğunu anladığı olayları ben nasıl anlayabilirim? Olayların darbe girişimi olduğunu daha sonra tedavi gördüğüm hastanede öğrendim. Konusu suç teşkil eden herhangi bir emir almadım. Kimseye de ateş etmedim. FETÖ üyesi değilim." savunmasını yaparak tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Sanık eski Korgeneral Salih Ulusoy, 15 Temmuz 2016'dan önce Plan ve Prensipler Başkanı olduğunu beyan ederek savunmasına başladı.
Darbe girişiminden önce FETÖ ile mücadele kapsamında bir planlama yaptığını ileri süren Ulusoy, planlamanın kabul edilmemesi üzerine 12 Temmuz 2016'da istifa dilekçesi verdiğini, bu kapsamda da 13 Temmuz'da mesaiye sivil olarak geldiğini dile getirdi.
Olay akşamında bir sendika başkanı ile birlikte olduğunu aktaran Ulusoy, darbe girişimini öğrendikten sonra onunla birlikte hareket ettiğini, birkaç askeri birliğe giderek darbeyi engellemeye yönelik faaliyette bulunduğunu savundu.
Bu kapsamda çeşitli bürokratlar ve ÖKK Komutanı Zekai Aksakallı ile görüştüğünü belirten Ulusoy, iddianamede yer alan "Aksakallı'yı etkisiz hale getirmek için yerini öğrenmeye çalıştığı" suçlamasını kabul etmedi.
Ulusoy, telefonunda KakaoTalk iletişim programı tespit edildiğine ilişkin ise programı telefonuna kendisinin yüklemediğini, programla ilgili hazırlanan raporda da suç unsuruna rastlanılmadığının belirtildiğini söyledi.
Ulusoy, darbecilerin sözde atama listesinde "göreve devam edecekler" arasında olmasından bir bilgisinin olmadığını savunarak, "Darbecilerle fikir ve eylem birliği içerisinde olmadığını" öne sürdü.
Seçilmiş hükümeti devirmeye yönelik bir hareketinin ve isteğinin bulunmasının söz konusu olmadığını beyan eden Ulusoy, eski Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 1. Daire başkanı İbrahim Okur'la görüşme yaptığına dair iddialar hakkında da "İbrahim Okur bir hakim albayın arkadaşıymış. Kara Havacılık Komutanlığında yemek yemeğe gelmiş benim Kara Havacılık Komutanı olduğum zaman. Ben kendisiyle karşılaşmadım, benimle değil bir albayla yemek yemişler. Ben kendisiyle görüşmedim." ifadelerini kullandı.
Üzerine atılı "FETÖ üyeliği" suçlamasını kabul etmediğini kaydeden sanık Ulusoy, mahkeme heyetinden tahliye ve beraat talebinde bulundu.