İSTANBUL (AA) - BELGİN YAKIŞAN MUTLU - Yılın ilk yarısında enflasyon üzerindeki etkisi ve vatandaşa yansıyan fiyat artışları nedeniyle gündemden düşmeyen gıda sektöründe, alınan önlemlerin ikinci yarıda fiyatlara yansıması bekleniyor.
Enflasyondaki yükselişin temel gerekçelerinden biri olarak gösterilen gıda fiyatlarındaki artış karşısında 2014 sonunda ilgili bakanlıklar ve kurumların yanı sıra Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) önderliğinde Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi kuruldu.
Komitenin ilk çalışmaları da sektör temsilcilerinin şikayet ettiği pazarlama zincirindeki aracı sayısının çokluğu, stok takibindeki sıkıntılar, denetimlerin yetersizliği ve kırmızı et fiyatlarındaki artış üzerinde oldu.
Dağıtım zincirindeki yapısal sorunların, üretici ve tüketici fiyatları arasındaki ilişkiyi bozmasının önüne geçmek amacıyla alınan önlemler sonrasında gıda fiyatlarının enflasyon üzerindeki etkisi son dönemde azaldı. 2014'te yüzde 14'ü aşan gıda ve alkolsüz içecekler grubu yıllık enflasyonu, bu yılın nisan ayında yüzde 1,38 ile tarihinin en düşük seviyelerine geriledi.
Sektör temsilcileri, alınan önlemlerin fiyatlar üzerindeki yansımasının yılın ikinci yarısında gözlemleneceğini ifade ederken, mevsimsel koşullar ve üretim tercihlerindeki beklenmedik değişikliklerin fiyatları negatif etkileyebileceğini de belirtiyor.
- "İç pazarda bu yıl yüzde 5 büyüme hedefliyoruz"
Konuya ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanı Şemsi Kopuz, yılın ilk çeyreğinde gıda fiyatlarında bir artış yaşandığını, ancak ikinci çeyrekten sonra fiyatların düşüş eğilimine girdiğini söyledi.
Enflasyon oranını aşağı çeken gıda fiyatlarının yıl sonuna kadar düşüş eğilimini koruyacağını belirten Kopuz, özellikle Ramazan ayında piyasada bir hareketlilik yaşandığını ifade etti.
Kopuz, küreselleşen dünyada gıda fiyatlarının artık hiçbir ülke için yerel sorun olmadığını vurgulayarak, Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların 2025 yılına kadar gıda fiyatlarının genel düşme eğilimini koruyacağı tahmininde bulunduğunu anımsattı.
İç pazarın 2015'te 360 milyar lira büyüklüğe ulaştığını, bu yıl ise yüzde 5 büyüme hedeflediklerini aktaran Kopuz, bu yıl sektörün 2015'teki 12 milyar dolar ihracatın altına düşmeyeceği öngörüsünde bulundu.
Kopuz, gıda ve içecek sanayisinde faaliyet gösteren işletme, istihdam edilen kişi ve yabancı sermayeli firma sayısında 2014'ten bu yana artış olduğuna dikkati çekerek, gıda ve içecek sanayinin Türkiye'nin Gayrisafi Yurt içi Hasılası'na da (GSYH) önemli katkı yaptığını söyledi. Kopuz, "TÜİK verilerine göre, sektörümüzün Türkiye GSYH'sine katkısı, 2015 yılı itibarıyla 371 milyar liraya çıktı. Sektörün ithalatı da 2015'te bir önceki yıla göre yüzde 7,8 azalışla 5,7 milyar dolar oldu." dedi.
- "Modern gıda perakendesi nisanda yıllık bazda yüzde 11 büyüdü"
Gıda Perakendecileri Derneği (GPD) Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir de dernek bünyesindeki modern gıda perakendecileri ve servis zincirlerinin cirosunun 2015'te 95 milyar lira olduğunu belirterek, üyelerinin 29 bin satış noktasında 270 bin kişiyi istihdam ettiğini bildirdi.
Özdemir, gıda perakendeciliğinin 411 milyar liralık ciroya sahip olduğunu kaydederek, "Modern gıda perakendesi 2015 yılında yüzde 18,3 büyüme sağlamıştı. Bu yılın nisan ayındaki yıllık büyümesi de yüzde 11 seviyesinde. İndirimli market kanalında ise yıllık yüzde 17 büyüme yakalanmış durumda." dedi.
Üretici kanadında fiyatların oluşması aşamasında iklim, dış ticaret, arz ve talep dengesi ile maliyetler gibi birçok unsurun etkili olduğunu, bunları doğrudan takip edebilecekleri bir kaynak bulunmadığını anlatan Özdemir, rekabeti yoğun yaşayan modern perakendeciler olarak, gıda fiyatlarındaki dalgalanmaları tüketicilere yansıtmamak için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi.
Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ürün tedarikimizdeki maliyetleri en aza indirmek için üreticilerimizle iş birlikleri ve lojistik çözümler geliştiriyoruz. Tüketicilerimize sağlıklı ve en uygun fiyatlarla ürünlerimizi ulaştırma gayreti içinde olan bizler, bir taraftan yoğun haksız rekabet diğer taraftan tırmanan işçilik, nakliye maliyet baskısıyla mücadele ediyoruz. Sektörümüz, yılın başındaki asgari ücret düzenlemesi gibi maliyet artırıcı düzenlemelerden olumsuz etkilendi. Buna rağmen yoğun rekabet içinde daha verimli olmaya çalışıyoruz. Gıda perakendecileri olarak, yurdun her köşesindeki tüketiciye ulaşabilmek için çabamız sürüyor."
Mevcut ekonomik durumla bağlantılı olarak her şirketin karını korumak amacıyla bir takım önlemler aldığından bahseden Özdemir, yerel marketler kanadında pazardan çekilen veya devreden birçok oyuncu olduğunu, modern kanalın ise sermaye yapısı ve kaynaklar bakımından daha sağlam seyrettiğini sözlerine ekledi.
- "Sıcaklıklar böyle devam ederse sebze meyve fiyatlarında artış olur"
Tüm Bostan Sebze Meyve Komisyoncu ve Tüccarlar Federasyonu (TÜMESKOM) Başkanı Burhan Er ise meyve ve sebze sektöründe aşırı sıcakların, soğuklar kadar tehlikeli olduğuna dikkati çekti.
Sektörün, Türkiye-Rusya ilişkilerinden olumsuz etkilendiğini ifade eden Er, Rusya'nın kendileri için büyük bir pazar olduğunu, iki ülke arasındaki ilişkilerin üreticisinden nakliyecisine, tüccarından komisyoncusuna kadar sektördeki tüm kesimlere yansıdığını söyledi.
İkinci yarıda mevsim şartlarıyla dengelerin değişebileceğini belirten Er, şunları kaydetti:
"Küresel ısınmayla dünyanın çehresi değişti. Bir bakıyorsunuz ki sebze meyve, 30-35 derece soğukta donuyor veya aşırı yağmur ya da dondan dolayı zarar görüyor. Çok sıcak olduğu zaman yine zarar görüyor. Yüksek sıcaklıklarda sebze meyveyi korumak kolay bir şey değil. Bu da büyük bir mağduriyet... Bunun için ileriyi görmeden tahminde bulunmak yanlış olur. Aşırı sıcak ve yağış olmazsa fiyatlarda çok fazla yükseliş yaşanmayacağını tahmin ediyorum. Ancak sıcaklıklar böyle devam ederse sebze meyve fiyatlarında ister istemez yüzde 30-40'lara varan artış olur."
AA