İSTANBUL (AA) - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran-Symes, gıda sanayisinde dijital dönüşümün sektörün katma değerine potansiyel katkısının yüzde 10 mertebesinde olduğunu belirterek, "Sektörün rekabet gücünün artırılması hedefiyle belirlenmiş bir gıda sanayi stratejisi oluşturmalıyız." dedi.
TÜSİAD'ın düzenlediği Yapısal Sorunlar Perspektifinden Verimlilik ve Gıda Enflasyonu Konferansı'nda konuşan Başaran-Symes, uluslararası kurumların tahminlerine göre 2050 yılında son bin yılda üretilenden daha fazla gıda üretilmesi gerekeceğini, bu talebi karşılayacak gıda üretiminde en büyük tehdidin iklim değişikliği olduğunu vurguladı.
Küresel tarım ve gıda sektörünün ihracattaki en büyük iki oyuncusu olan AB ve ABD'nin bir ticaret anlaşması üzerinde çalıştığını, Çin’in ihracat potansiyelinin ise son 15 yılda 10 kat arttığını belirten Başaran-Symes, tüm ticari dengeleri ve piyasaları değiştiren bu gelişmelerin Türkiye açısından önemli fırsat ve tehditler barındırdığını söyledi.
Başaran-Symes, Türkiye'nin AB ve ABD ile tarım ve gıdada ithalat baskın olan ticari ilişkisini dengeli bir yapıya dönüştürmek ve diğer pazarlarda rekabet gücü artırmak için rekabet avantajının yüksek olduğu ürünlere odaklanması gerektiğini vurguladı.
Türkiye’nin en fazla gıda ihracatını AB'ye yaptığına işaret eden Başaran-Symes, "İlgili mevzuatın AB ile uyumlu bir şekilde oluşturulmasına etkili bir şekilde devam etmeliyiz. Öte yandan, Gümrük Birliği’nin tarım alanında genişletilmesi müzakerelerini katılımcılık prensibiyle hazırlanmış bir etki analizi üzerine tesis etmeliyiz. Düzenleyici kurumlarımızın daha etkin çalışmasını sağlamalıyız. Tahsis mekanizmalarında verimliliği özendirmeliyiz. Ancak çiftçi refahı artmadan rekabet gücümüzün artmayacağı gerçeğini de göz ardı etmemeliyiz." diye konuştu.
- "Teknoloji, verimlilik için stratejik öneme sahip"
Cansen Başaran-Symes, Türkiye nüfusunun 2050’lerde 95 milyona yaklaşmasının beklendiğini ifade ederek, "Ancak düşük seyreden tarımsal verimlilik, Türkiye’nin uzun vadede kendine yeter bir ülke olma niteliğini ciddi riske sokuyor." dedi.
Teknoloji ve yenilikçiliğin, sektörün tüm tedarik zincirinde verimliliği en üst seviyeye çıkaracak şekilde kullanılmasının tüm ülkeler için stratejik öneme sahip olduğunu vurgulayan Başaran-Symes, şunları kaydetti:
"Bu alandaki Ar-Ge çalışmalarına daha çok yatırım yapmamız gerekiyor. Teşvik mekanizmalarını bunu cazip kılacak yönde mutlaka geliştirmeliyiz. Öte yandan, düşük ölçek ekonomisini dikkate alarak Ar-Ge'de kamu-özel sektör iş birliğini mutlaka güçlendirmeliyiz. Mart ayında yayınladığımız Sanayi 4.0 çalışmamız gıda sanayisinde dijital dönüşümün sektörün katma değerine potansiyel katkısını yüzde 10 mertebesinde öngörüyor. Bu bağlamda sektörün rekabet gücünün artırılması hedefiyle belirlenmiş bir gıda sanayi stratejisi oluşturmalıyız."
Başaran-Symes, hazırladıkları "Yapısal Sorunlar Perspektifinden Gıda Enflasyonu" başlıklı raporda, gıda enflasyonuna da yol açan yapısal sorunların üretim maliyetlerinin artması, düşük verimlilik ve arz açığı, dünya piyasalarından yalıtım, ürün piyasalarındaki eksik ve aksak örgütlenme olduğunun görüldüğünü söyledi.
Bu sonucun sektörün yapısal sorunlarının kamunun reform programının ayrılmaz bir parçası olması gerektiğini gösterdiğini belirten Başaran-Symes, "Sektörde öngörülebilirliğin artırılması açısından da öne çıkan bazı alanlar var. Bunları, düzenleyici kurulların piyasaya müdahale mekanizmalarındaki aksaklıkların giderilmesi, kooperatiflerin işleyişinin iyileştirilmesi, vadeli opsiyon borsalarının etkin olarak çalışması ve lisanslı depoculuk uygulamalarının geliştirilmesi şeklinde örneklemek mümkün." ifadelerini kullandı.
AA