İnsanlar birbiriyle savaş halinde. Birileri şöyle diyor eleştirerek; “Burası Türkiye!” Birileri de; “İmkân olsa da başka bir yerde yaşasak” diyor. Birileri de tez elden çekip gitmenin derdinde. Beğenmiyorlar hani, beğendiremedik.
Bu arkadaşların içini biraz rahatlatacaksa birkaç satır bir şey diyeyim. Mesela kendimden örnek vererek gideyim…
İnsanların benim gibi düşünmelerini, aynı benim gibi yaşamalarını beklemiyorum. Algılarımızın, dünyaya bakışımızın, siyasi görüşlerimizin farklı olduğunun farkındayım. İsteyen istediğine inanabilir. Milliyetlerimiz farklı olabilir.
Diyorum ki, bunların hiçbiri aynı masada oturup yemek yememizi, çay içmemizi engelleyecek şeyler değil. Sorun şu bence, ülkeyi yaşanmaz hale getirenler ve ülkeyi kendisinin zannedenler birbirlerinin gözlerinin içine bakıp konuştukları zaman, söylenenleri duymuyorlar.
Yaftalamayı çok seviyoruz. O öyle, bu da böyle’yi çok seviyoruz. Ona bir etiket yapıştırıyor ve puanını veriyoruz.
Birbirini anlamayanlar, anlayamayacak olanlar gitmek isterlerse gitsinler!
Empatiden yoksun, ortak yaşam kültüründen uzak olanlar gitmek isterlerse gitsinler!
Yaftalarından kurtulamayanlar gitmek isterlerse gitsinler!
Yüzeysel, içeriği boş adamlar gitmek isterlerse bi’ gitsinler lütfen!
Hoş görüyor gibi yapıp hor görmeyi şiar edinenler gitmek isterlerse gitsinler!
Daha da basite indirirsek, saygısızlığınızı özgüven’miş gibi yansıtmaktan vazgeçin ne olur. Cool görüneceğim derken, kibrin sınırlarını zorladığınızı hatırlayın hele bir.
Dostlar…
Haydutluk ederek kimse kazanamıyor. Derdi olmayan, başkalarıyla dertlenmeyenler sevgisizleşiyorlar. Gönlünü açanlarla iletişime geçmek lazım. Gerginliği bırakıp, birazcık gülümsemek lazım.
Trafikte yeşil yandı diye, 1 saniye öndeki araba hareket etmeyince hemen dat dat kornaya basmamak lazım. Buradan başlayabilirsin diye diyorum.
+++
Allah kimseye çekemeyeceğinden fazlasını yüklemesin. 2 gün önce şiddetli bir şekilde başlayan ve 2 gündür sızı halinde devam eden bir diş ağrım var. Gerçekten “delirmek” tabirini canlı olarak yaşadık. Aile boyu… Biraz sesli ağrıdı da benim dişim.
Aklıma o saatlerde savaşlardaki çocuklar geldi. Kan revan içinde, ilaç yok, doktor yok, tedavi yok… Ben bir şekilde geçeceğini bildiğim acıya dayanamazken acaba kolları, bacakları kopan o insanlar, o acılara nasıl dayanırlar…
Gel gelelim sağlığın kıymetini bilmek lazım. Ve her ana ayrı ayrı şükretmek…