Ah. Bu yanılgılarım… Her şey kendi üstümde deneme merakım!
Ablamlar sanırım Hayat Dergisi okuyorlardı. Henüz okuma bilmediğimden en keyifli şey onları dinlemekti. Fransızların güzellik sırları diye ‘5 yaşında kirpik kesmenin’ ilerideki faydaları anlatılıyordu.
Yaş ne demek tam bilmiyordum ama bir süredir herkes benim artık 5 yaşında olduğumu söylüyordu. Doğal olarak deneye en uygun bendim evde. Hemen babamın tıraş aynası ve bıyık makasını buldum ve tüm kirpiklerimi dibine kadar kestim. Bunu fark ettiklerinde evdekilerin nasıl bir çığlık attığını anlatmak istemiyorum. Ama ben o zaman kirpiğin önemini kavradım çünkü ışıktan gözümü açamıyordum ve en ufak bir toz ya da rüzgâr çok acı veriyordu. Annemin sürdüğü merhemler ile uzamasını ne zor bekledim.
Aslında o zamandan beri bir şeyi kendi üzerimde denememeye karar vermiştim ama ‘can çıkar huy çıkmaz’ deyişinde haklı atalarımız. Sadece zaman mekân olay değişiyor insan aynı…
Konya’da S.Ü. kampüsündeki Alâeddin kız yurdunda bir kitapta İmam Gazali'nin nefsini terbiye etmek için müderris olduğu medresede geceleri kalkıp tüm tuvaletleri temizlediğini okudum. Ben ne ünlü bir alim ne de övülen biriydim sadece alttan dersleri de olan bir öğrenci…
Ama huy bu dedim ya hemen uygulamaya geçtim. Gece yurdun bizim kattaki tuvaletlerine gittim ve temizlik odasından malzemeleri alıp bir güzel temizledim. Sonra gidip huzur içinde uyudum Çok güzel bir şey yapmıştım artık temizlik görevlisi kadın her katta yorulmayacak ben de nefsimi terbiye etmiş olacaktım. Genelde geç vakitlere kadar çalışma odasında olduğumuz için her gece saat üçte temizlik yapıyordum. Sabah da okula gidip geliyor ama öğlen geldiğimde her yerin tekrar yıkanmış silinmiş olduğunu görüyor, şaşırıyordum. Uyarmak için aradım görevliyi bulamadım benim okul onun iş saatleri uymuyordu. Bu bir ay kadar sürdü. Sonra bir gece malzeme odasını kilitli buldum. Ve sabah görevli hanımı bekledim. Dedim ki: “Ablacığım, ben burayı her gece yıkıyorum sizin yıkamanıza gerek yok.” O da gözlerini fal taşı gibi açıp “O, sen misin! Günlerdir ben seni arıyorum, herkese soruyorum ama kimse görmemiş. Neden yıkıyorsun burayı. Bu benim görevim …”
Böyle bir tavırla karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim. Zannediyordum ki bu bölümü temiz görünce kapıdan bakıp mutlu olup çıkacak diğer katlardaki temizliğine devam edecek. O yüzden ilk başta çok şaşırdım zaten hanımefendi rahmetli Cumhurbaşkanımız Özal zamanında Bulgaristan'dan gelen göçmenlerden biriydi. Onunla ne zaman karşılaşsam güzel mavi gözlerini buz gibi soğuk olduğunu artık çizgiler yerleşmiş olsa bile biblo kadar güzel yüzünü bizden ne kadar uzak durduğunu hissederdim. Belki bir yıldır yurtta çalışıyordu ama hiç diyaloğumuz olmamıştı bu tepkisine karşı da ne diyeceğimi bilemedim okuduğum kitabı, İmam Gazali’yi, nefis terbiyesini anlatabilir miydim? Sadece dedim ki “İçimden geldi…”
Yaşamın tüm zorlu yollarından geçmiş derin gözleri ile bana şöyle bir baktı ve: “Tuvalet temizlemek …Böyle bir şey, bir insanın içinden niye gelir ki?” dedi. Sonra gidip boş bir odaya bir ranzaya oturduk. O sohbeti buraya sığdırmam mümkün değil ama konu ile ilgili kısmını bilmenizi isterim. Dedi ki: “Seni anlıyorum, gençken ben de böyleydim. Fakat ben bu iş için devletten maaş alıyorum Ben bu vatanı zor buldum devletime ihanet edemem. Eğer işimin sizin kattaki kısmını yapmazsam aldığım parayı hak etmemiş, haram yemiş olurum diye sen yapmış olsan bile tekrar temizlik yapıyordum. Ama sen de vazgeçmeyince, devletin bize verdiği malzemeyi iki kez kullanmayalım, israf etmeyelim diye temizlik odasının kapısını kilitledim…Sen dersine çalış okulunu bitir tuvaletleri ben temizlerim…”
O çelik mavi gözlerdeki, ateşi o anda gördüm ve tüm ön yargılarımdan tövbe ettim. Diğer çalışanlar ve günümüzle kıyası size bırakıyorum.
Ne zaman bir göçmen kızı türküsü duysam aklıma o geliyor. İş yapmaktan sertleşmiş yine de uzun biçimli parmakları ile ellerimi tutuşu “sen kalem tut, fırçayı paspası bana bırak…” deyişi… Benim “muhacir kızım” da o, “Monaroza’m” da … Selam olsun tüm göçmen kızlarına…
Bir kere daha düşünmek ümidi ile hayırlı Cumalar diliyorum.