Maça geç kaldım. Nasıl bir heyecan? Trafik berbat. Stadyumun çevre sokaklarındaki kaldırımlar bile araçlarla dolu. Bu heyecan fırtınasının ilk dakikalarını kaçırmamak için arabamı yolun ortasına bırakıp gitmek bile geldi aklıma. Neyse ki trafik polisleri bu kez iyi çalışıyordu. Koşarak girdim basın tribününe. Bugüne kadar Konyaspor’un kahramanca oynayarak kazandığı maçları bile televizyondan izleyen gazeteciler bile gelmişti maça. Aynı şekilde taraftar da öyle. Genç Kartallar ilk kez 20 bin kişiye oynadı. Bolu galibiyeti herkesin Süper Lig iştahını iyiden iyiye kabarttı. Maçtan iki gün önce trafik kazası geçiren Gökhan Emreciksin’i sahada görenler biraz daha coştu. Robak’ın ıskaladığı ve vurmayı beceremediği iki top bile kimsenin heyecanından bir şey alıp götürmedi.
Ama Akhisar’ın iyi hazırlandığı belliydi. Hamza Hamzaoğlu rakibi yavaş yavaş strese sokan oyun tarzıyla “ilçe takımıyız ama boşuna burada değiliz” diyordu. Osman Özdemir, Bolu deplasmanında savunmaya yönelik bir kadro çıkarmış, Ertuğrul’u oynatmıştı. Bu kez öne geçmeyi kafasına koymuş bir on birle çıktı sahaya ve doğru oyuncuları yerleştirdi. İki ön libero ve Robak’ın arkasında Recep oynadı. Recep kesti, O vuramadı. Gökhan orta yaptı, O dışarı attı. Recep gönderdi ceza sahasına, Robak yine “kütük” gibi topun gelmesini bekledi. Böyle bir maçta 45 dakikada daha kaç pozisyon bulabilirsiniz ki? Rakip savunmayı tercih edince beraberlikle girilen ikinci yarı stresin habercisi oldu.
İkinci yarıya girerken İstanbul’dan Kasımpaşa-Elazığ maçında da aynı stresin hakim olduğu belliydi. Onlar da golsüz gittiler soyunma odasına. Korktuğum oldu ve ikinci yarının hemen başında Hamza Hamzaoğlu “şimdi zamanı” deyip Konyaspor’un gol atamama korkusunu, kabusa çevirdi. Önce yüklendi, sonra çekilip kontradan net pozisyonlar buldular. Pawelek karşı karşıya iki pozisyonda da inanılmaz kurtarışlar yaptı. Bir şutu da ayaklarıyla çıkardı. Pozisyonların neredeyse tamamı geri dönmeyi bir türlü öğrenemeyen Ali Dere ve Abdullah’ın bölgesinden gelince Osman Özdemir hemen önlem aldı. Ali Dere’nin yerine Serbay’ı, Gökhan’ın yerine Ertuğrul’u aldı ama bu kez de baş belası, genç takımların en büyük dezavantajı “panik” başladı. Bütün stadyum sustu. Ben sustum. Omuzlarım düştü. Giresun maçında olduğu gibi bir mucize dışında gol olmayacağını biliyordum. Yanımda oturan Akhisarlı yönetici berabere kalacakları için üzülüyordu. Haklıydı da. Pawelek başlarına bela olmuştu. O’nu görünce ben de bir puana kendimi alıştırmaya başladım.
Deplasmanda kazanan takım Konya’da yine taraftarını sevindiremedi. Ama üzmedi de. Olsun. Bu ligde bir puan da çok önemli. Golcüsü olmayan takımın ligin son 4 haftasına hala avantajını koruyarak girmesi bile büyük başarı. Konyaspor taraftarı bu takıma sahip çıkmaya sonuna kadar devam etmeli. Bir ay daha sabredin. Az kaldı.