Seviyorsan eğer taşıdığın yükün ağırlığının bir önemi yoktur.
Sevdikçe daralmayan, azalmayan tek yer gönüldür, sevdikçe genişler.
Sevgin yoksa dost arama!
Gerçek sevgi, iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde eksilmeyendir.
Yalnız seni sevenleri sevmek sevgi değil, değiş tokuştur.
Sevmediklerinizin dahi sevilecek bir tarafını bulmalısınız!
Eğer sevilmek istiyorsak, bizde sevmeli ve sevilmeyi hak etmeliyiz.
Sevgi dostlarla saygılı olmakla güçlenir.
Sevgi her mevsimin meyvesidir ve her elin uzanabileceği yerdedir.
Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendik. Fakat birbirimizi sevmeyi öğrenemedik.
Marifet iltifata, iltifatta marifete tabidir!
Yaşadığımız mekanda aile fertlerini sevmeliyiz. Akrabalarımızı, komşularımızı, çevremizdeki insanları, meslektaşlarımızı, mesai arkadaşlarımızı sevmeliyiz.
Herkes birbirinin gönlünde bir yer oluşturmalı, sevmeli, sevilmeliyiz.
Aile içerisinde, sevgi konusunda, eşinizin, annenizin, babanızın, çocukların her birinin yeri farklıdır.
Akrabalıkta da, kardeşin, dayının, amcanın, halanın, teyzenin, dede, nine ve yeğenlerimizin her birinin ayrı bir yeri var.
Yaşadığımız çevrede, komşularımızı, arkadaşlarımızı, aile dostlarımızı kardeş duygusuyla sevmeliyiz, sevilmeliyiz.
Sevginin olmadığı yerde mutluluk olmaz. Yaşadığımız mekan alan çevre bizlere dar gelir. Sıkıldığımızı, bunaldığımızı dile getiririz.
Yaşarken genel gayretimiz herkesçe sevilen bir kardeş olma yönünde olmalı. Gönüller kardeş duygusuyla fethedilmelidir.
Gönüllerimiz fethetmek, sevilmek isteyen kardeşlerimize açık olmalıdır. Sevgiye kapalı ve katı bir gönüle girmek ve sevilmek çok zordur.
Bazı gönül erleri de, sevmek sevilmek isterler. Bazen kardeş sevgisine kapalı gönüllerle karşılaşır. Kardeşçe seçmek sevilmek İstese de sevgiye kapalı bir gönüle ne yaparsa yapsın giremez.
Katılaşmış bir kalbe girmek ve gönülleri fethetmekte zorlanırız.
Bazı gönül erlerinin de, kalpleri yumuşak, gönülleri de, kardeşlerine açık olur. Onlarda bu gibi gönüllere girecek kardeşler bulamazlar. Kendisine açılmış gönülleri ve kucaklanmayı göremezler. Bazı gözler var bakar görmezler, kulaklar var duymaz, işitmezler. Sevmek gibi bir derdi olmayanın sevilmek gibi bir derdinin olmaması da mümkün oluyor.
Kalplerin katılaşmasının, sevmek, sevilmeye kapanmasını birden çok nedeni var.
Bir nedeni; hasetlik ve kıskançlıktır. Bu gibi kişiler hasetlik ve kıskançlık yaptığı insanlara gönüllerini kısmen veya tamamen kapatırlar. Girmek isteyenlerde ağzı ile kuş tutsa giremez. Sevmek sevilmek için çırpınır, durur ama nafile.
Enaniyet -kibir, kendisini beğenme duygusunun kalplere yerleşmesi de gönülleri n karşı tarafa kapanmasına neden oluyor. Böyle bir kalp insanlara kapanır ve katılaşır. Allah korusun insanı küfre sürükler.
Gözünün üzerinde kaşı var! diye suçlanıp kendisine gönüller kapanıp sevilmeyenler oldu.. Adamın hiçbir suçu yok. Nezaket, konuşmasına, oturmasına, kalkmasına, sözüne dikkat eder. Bu durumuna rağmen çevresinde sevmeyenleri olur. Suç sevilmeyenin değil, hasetlik ve kıskançlık yaparak kardeşin gönlünü kapatanındır.
Menfaatçilikte sevmek ve sevilmenin önüne geçmemelidir. Bu gibi kişiler sevgiyi iyilik gördüğünde artırır, iyilik azaldığında da azaltırlar. Sevginin terazisinde menfaat tartılmamalı.
Sevilmek istiyorsak sevmeli ve sevilmeyi artırmalıyız.
Kalpler yumuşak, gönüller açık olmalıdır. Yumuşak huylu, nezaketli, saygılı olmalıyız. Yaşam çizgimizde tüm bunlar olursa aile, akraba, komşuluk, toplum bağları kuvvetlenir.
Yaratılmışı sevmeliyiz yaratandan ötürü.
İnsan insanı kardeşçe karşılıksız sevmeli.
Küfemizde hassas sevgi yumurtalarını artırmalı, korumalı ve kırmamalıyız.
Kıyametin bir saat sonra kopacağını bilmiş olsaydık , o bir saatte herkes birbirine sarılıp sadece seni seviyorum, seni seviyorum! derdi. Yanımıza sevgiden başka hiçbir şeyin alınmayacağını söylerdik.
‘’Sevdiklerinize bir GÜL verin, gülünüz yoksa GÜLÜVERİN.’’ Hz. Mevlana