Altmış-yetmiş yıl önce bu topraklarda Kur’ân eğitimi yasaktı. Kur’ân yazısı yasaklanmıştı. Onu okutan ve okumak isteyenler cezalandırılıyorlardı. Daha on-on beş yıl kadar önce ise belli yaşın altındaki çocukların Kur’ân eğitimi almaları yasaklanmış, Kur’ân Kurslarının kapıları kapatılmıştı. Artık kimse çocuğuna gönül rahatlığı içerisinde Kur’ân eğitimi aldıramıyordu.
Zor zamanların üzerinden çok geçmedi, Dinden ve dindardan korkmanın gereksiz ve anlamsız olduğu, Kur’ânsız olunamayacağı anlaşıldı. Bugün isteyen herkese, istediği her yerde ve her saatte Kur’ân eğitimi devlet eli ile sunulmakta. İnsanlar kendileri ve çocuklarına oturdukları sitelerinde, camilerde, okullarda, kurslarda, salonlarda Kur’ân eğitimi aldırabilmektedir. Bu güzel imkanları insanımızın hizmetine sunan tüm devlet erkânına şükranlarımızı sunmalıyız, onlara dua etmeliyiz ve bu güzel ortamların hakkını verebilmek için canla başla çalışmalıyız.
Resmî okulların öğrencileri belli seviyelerde ve belli yaşlardadır. Birinci sınıftan itibaren her sınıf öğrencinin yaşları ve seviyeleri birbirine yakındır. Bu okullarda bir kısım yaptırımlar vardır. Sözgelimi devamsızlık yapan yok yazılır, devamsızlıktan sınıfta kalır. Geç gelenler, derse alınmazlar yahut yok yazılırlar. Dersine çalışmayan sınavda başarısız olur, başarısız olan öğrenci sınıfta kalır, sınıfta kalan diploma alamaz. Alınan diplomaların hayatta karşılığı vardır, herhangi bir üst okula gitmek, herhangi bir işe girmek için diploma gereklidir. Okulda yaramazlık yapanlar, disiplin cezasına çarptırılırlar.
Yaz Kur’ân kurslarında ise bu yaptırımlardan hiç birisi yoktur. Gelip gelme gönül işidir, kayıt olan öğrenci derse gelmeyebilir, devamsızlık yapabilir, bunun bir yaptırımı yoktur. Haylazlık yapan için kurstan atılma gibi bir disiplin cezası sözkonusu değildir. Başarısız olanın kursta kalması diye bir şey yoktur. Kursun vereceği katılım belgesinin de bir güzel hatıra olmaktan başka, hayatta herhangi bir karşılığı yoktur.
Tüm bunlara rağmen kurslar, büyük ölçüde katılımlı, başarılı, huzurlu bir şekilde sona eriyorsa bundan dolayı bu işe gönüllerini koymuş vefakâr ve cefakar hocaları kutlamak gerekir. Onlar, varlıklarını ortaya koymuş adanmış din gönüllüleridir. Çocuklarını bu kurslara gönderen ve onların devam etmesini sağlayan fedakâr anne babaları da kutlamak gerekir. Şu yaz sıcağında denizde-kaplıcada gezmek varken, parklarda oynamak, gölgelerde dinlenmek varken, mışıl mışıl yatakta uyumak varken; sabahın erken saatinde kursa koşan yavrularımızı kutlamak gerekir. Onları müjdelemek gerekir: Kur’ân okumak ve Kur’ân’ı aralarında ders olarak işleyenlerin üzerine rahmet ve sekine iner, melekler onları kuşatır ve onlara dua ederler. Onların hepsini kutlamak gerekir: Rabbin yolunda durmadan çalışanlar, size Rabbim takacaktır cennetten nişanlar!
Kurslar sona ererken şu önemli hatırlatmayı da yapalım: Eğitim bir süreç işidir, kesintisiz devam etmelidir. Hele hayat kitabımız olan Kur’ân eğitimi, küçük büyük hepimiz için bir ömür boyu kesintisiz devam etmelidir. Zira Kur’ân, bize bu dünyada cennetî bir hayatı kazandıracak; öteki dünyada da Allah’ın Rızası ve kalıcı mutluluk yurdumuz cenneti kazandıracaktır. Tabiki en güzel şekilde okunan, doğru bir şekilde anlaşılan ve layığı veçhile yaşanan Kur’ân. Tekrar ediyoruz: Yaz kursları biter, ama Kur’ân eğitimi bitmez!