Gönül Penceremden

A.Cenap Kendi

FEYZİ HALICI İLE SOHBET

Konya'da Çifte Merdiven Mahallesi'nde baba evinde  1924 yılında doğup büyüyen ilk Orta, lise tahsilini Konya'da tamamlayan, İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi'nde mezuniyet diplomasını alan, ana dil olarak Türkçe'den başka yabancı dil olarak Almanca ve Fransızca'ya vakıf olan Kültür ve Sanal Güneşimiz Şair FEYZi HALICI, Türk Milliyetperverliğinin bütün özelliklerini taşıyan, çeşitli konularda yüzün üzerinde basılmış kitabı bulunan bir asya yakın yaşı ile şöhretini ısbalamış olan kadim dostum ve şair arkadaşım FEYZİ HALICI ile geçen haftadan yarım kalan yıla yıla yakın hatıra ve anılarımızı atalarımızdan öğrendiklerimize ilaveten tamamlayıp Konya'nın bir asra yakın kültürel, sosyal, ekonomik, turistik ve güncel yaşantılarını, mukayeseli ansiklopetik bilgileri deşeleyerek birkaç hafta devam edecek bu yazımızı tamamlamaya çalışacağız.

Koca Şair Feyzi Halıcı gençlik yıllarında babasının   kendi yetiştirdiği güllerle süslediği  bahçeli evlerinin balkonunda her sabah doya doya seyrettiği TAKKELİ DAĞ aşinalığından aldığı ilhamlarla o bir birinden güzel, vezinli kafiyeli anlamdı ibretli şiirlerini yazdığı, yüzünü Meram Bağları'na doğru çevirdiği anlarda eski günleri hatırlayarak havalen de olsa   Kızlar Kayası'nı seyrediyor. Dere köyünden Başara Kavak suyunun getirdiği bereketlerle beslenen bülbül seslerini işitiyor gibiydi dalıp dalıp gittiğinde.

Gören göz ve hisseden yüreği ile vaktiyle kaynağında eğilip avuç avuç suyunu içtiği MUKSÎL PINARI'nın, ömrünün büyük bir kısmını geçirdiği ve adına şiirler yazdığı İSTANBUL CADDESİ'ni o caddedeki eski dostlarından rahmetli Adil Gücüyener'i, Mustafa Kamışçıoğlu'nu, Mustafa Kavutoğlu'nu, Lütfi Hodoğlu'nu, Ahmet Armağan'ı, Hacı Nuri Keleş'i, Mugallit hazır cevap Tayyip Ağayı Ankara yolundaki o meşhur ALIÇ AĞACI'nı sohbetimiz devamında hatırladı hatırladı...

Bu yazımızın başında Çifte Merdiven Mahallesi'nden söz etmiştik. Mahallenin sosyal yönü bakımından önemli bir açıklamada bulunmak istiyorum.

Bu mahalle sakinleri yüz yıllardan beri Selçuklu ve Osmanlılar zamanından bu yana SiLLE menşeli, Ermeni ve Rumların yoğun olduğu bir yerleşim merkezidir.

Cumhuriyetin ilanından sonra Türk adaletine güvenemeyip Yunanistan'a kaçıp orada yerleşenlere katılmayıp Konya'da aynı mahalledeki evlerinde kalan Ermeniler, Konya'da kaldıklarından dolayı çok memnun ve mutlu olmuşlardır. Çünkü Yunanistan'a kaçanların sattıkları evleri satın alan Konyalı aileler ile Ermeni vatandaşları her alanda gayet iyi anlaşmışlar çok iyi komşuluklar yapmışlar kız alıp kız vermişlerdir. Misal veriyoruz.

...

1-Yakın tarihe kadar Konya sınırları dahilinde, çarşıda pazarda ve resmi devlet dairelerinde, şenliklerde bayramlarda beraber yaşadığımız Ermeni vatandaşlardan HEKiM SAVA isimli bir doktor vardır. Biz bildik bileli Türk dostudur. Hiç ayrım yapmadan hastalarına Cumhuriyet dönemi öncesi ve sonrası hizmet vermiştir. Zaman zaman aile doktorluğumuzu yapmıştır. Hayatının son günlerine doğru Çifte Merdiven Mahallesi Kınacı Sokağı girişindeki evini   değişiklik yaparak cami haline getirmiş ve ilelebet cami olarak kullanılmak şartıyla bağışlamıştır.

Bu   ibadethane halen Kınacı Camii olarak ibadete açık kullanılmaktadır.

2- O mahallede oturan bir de Ekmekci Hayık var. Oda Ermeni asıllıdır. Genelde bir çok Konyalı vatandaş bu zatı çok iyi tanır. Özel yaptırdığı üstü kapalı içi raflı bir atla çekilir arabası ile meşhur Ekmekçi Ata'nın işlettiği Fenni Fırın'da imal edilen ekmekleri arabasına yüklediği gibi sabahtan aksama kaçlar mahalle mahalle dolaşıp peşin veya veresiye fark gözetmeden evlere ayni fiyatları dağıtır, defter tutmaz, ay sonlarında parasını tahsil ederken borçlu borcuna karşı ne öderse alır. Kafasındaki hesaba uysun uymasın kabul ve helal eden bu zat sözde Ermeni ve Gavur ....

3-Bir de Ermeni asıllı Dişçi OSKAN var. Bu cemaatin içinde daha çok Oskan, Hayık ,Hekim Sava var da   söz gelimi hatırımıza bunlar geldi.

Dişçi Oskan Usta. İstanbul Caddesi'nde Kart İş Hanı'nın üst kalında bir büroda ruhsatın aranmadığı o devirde diş tedavisi ve takma diş üzerine iş yapıyor. Ustalıkta ondan daha iyi usta yok. Civar köy kasaba ve illerden gelen hastalarından sabah ölçüyü alır. İkinci gün agzına takar, önüne bîr tabak kırık leblebi koyar yedirir. Sonra basan yer var mı diye sorar, binde bir var diyen olursa arızayı anında giderir,

Haaa... Şimdi iş kritik noktada. Konuşur konuşturur müşteri fakir ise hiç para almaz... Orta halli ise ne verirse alır ve helallaşır.

4-DÖKÜMCÜ PANOS USTA..

Hristiyandı lakin çok mükemmel bir esnaftı. Hafriyat işleriyle uğraş verirdi. Kendine göre şair idi. Yazdığı şiirleri YENİ KONYA gazetesi için Adilin yanına gelir verirdi. Bazen karşılaştığımızda sorardım. Ne zaman Müslüman olacaksın diye...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.