Google’un Müthiş Sırrı…

Google’un Dünyayı Ele Geçirme Planı

 

Google’un Müthiş Sırrı…

 

Google’un Dünyayı Ele Geçirme Planı

Bu aralar pek çok haber portalında Google’un dünyayı ele geçirme planlarına dair senaryolar yazılıyor, eleştiriler üretiliyor.

BusinessInsider dergisinden Steve Kovach “Son zamanlardaki gelişmeler gösteriyor ki Google artık sadece bize tıklanabilir reklamlar verdiği için, bu sayede para kazanan bir arama motoru değil, google hayatımızın tüm alanına girmek istiyor.”

Hele şükür diyoruz.

1996 yılında “annelerinin garajlarında” kurulmuş, 1998′de kimse isimlerini bile bilmiyordu, herkesler infoseek, yahoo, altavista, excite, web crawler kullanırken.

2000 yılında ise 400 milyar dolarlık bir şirket oldular.

 

Bir anda tüm insanlık “seve seve, bayıla bayıla” google’a “geçti”

Bu geçmek tabirini psikologlar çözsün, neden bir arama motoru tercihi arkaik, aşiretsel, feodal bir “aidiyet” duygusu ile dillendirilir, onun analizini yapmak bize düşmez.

Bizim bu okuduğumuz haberlerde sevindiğimiz nokta, yıllardır ısrarla söylediğimizi “batı medyasından” birileri de söylüyor artık, bize nispeten daha az “komplocu” derler.

Google’un ilanları var ya…Onları hiç tıkladınız mı? Eşe dosta sorun bakalım, onları tıklayan var mı?

Hiç duydunuz mu “internette reklam tıklamayı” çok seveni? Yaşlılar, genç kızlar belki biraz…Genelde “reklamlar bannerları” hemen kapatılır.

Google vatandaşa bedava hizmet vermek için uzaya uydular fırlatıyor, dünyanın her yerine kameralar koyuyor, kimse de onlardan kıllanmıyor. En azından yıllardır bu böyle.

Dünyanın her yerinde tonlarca fiber optik kablo ağları satın alıyorlar, internetin bel kemiğini ele geçirmek için.

Bütün hizmetleri bedava.

Bütün bunlar kimsenin tıklamadığı reklam gelirleri ile, öyle mi?

Tekelcilik konusunda Microsoft’un boğazına çöken ABD’nin hukuk sistemi şu an gerçek tekel olan google hakkında bakalım bir şey yapacak mı?

Özellikle bu son Bilderberg toplantısının Google temalı olacağının haberleri çıktığından beri benzer bir sürü yorum ve analiz okuyoruz. Google sürekli sizin yaptığınız arama sonuçlarına göre bilgi topluyor, hele googlechrome kullanıyorsanız “oturum açmanıza” gerek yok.

Burada bizce önemli nokta bu konuda batı medyasında bu minvalde yorum ve analizlerin çıkmaya başlaması. Özellikle başbakanımızın google glass denemesini muazzam bir gazetecilik olarak veren bizim basınımızda google’un bu anormal büyümesi ve hayatımızın tamamına girmeye çalışması hakkında hemen hemen hiç haber yok, iri medyayı kastediyoruz.

Bu arada arama motoru olarak google tam bir rezalete doğru gidiyor, alternatifi yok, ama ne hikmetse insanlar sürekli google’u kullanıyor arama motoru olarak.

Bizce zaten kimsenin gerçekten bir şey aradığı yok, dünya genelinde milyarlarca öğrenci google’dan ilk sırada çıkan sonuçlardan ödev yapıyor, o kadar.

Sanki google insanoğlunun kollektif hafızası olmak istiyor. Belki 100 sene sonra hiç “basılı eser” kalmasın istiyor birileri, bütün “bilgi” google’da olsun. Dertleri herkes her şeyi google’a sorsun.

Google’da istediği sonucu size versin, kendi istediği sonucu.

Bütün kişisel bilgileriniz onda olduğu için size “duymak istediğiniz” cevabı versin.

Tıpkı bir büyücü, insanı sömürmek isteyen şarlatan bir “ruhçu” gibi. Veya ilaç sektörünün kölesi bir psikiyatrist gibi.

İnsanların, algoritmasının başka bir devletin elinde olan bir “bilgisayar programına” bağımlı olması korkutucu, yıllardır söyleriz bunu, neyse ki yavaştan batı basınında da dillendirilmeye başlanmış. Artık bize “abartıyorsun” demeden önce insanlar iki dakika düşünür.

Tekrar soruyoruz, neden 2000 yılların başında milyonlarca insan birdenbire, büyülenmişcesine google’a geçti? Bu nasıl bir dürtü idi?

Ve en önemlisi hayatınız da kaç kere google reklamı tıkladınız, çevrenizde düzenli olarak bunu yapan var mı?

Batı medyasında futuristik bir sürü tabir dönüp dolaşıyor, google’un bir müddet sonra “yapay zeka” ile birleşip bir “siber-varlık” haline dönüşüp aynı zamanda insanlara “danışmanlık” yapacağınız söyleyenler var.

Afaki gelebilir size bu tabir ama insanlık bu yönde ilerliyor, zaten “google’a sormak” tabiri çoktan dünya dillerine girdi bile.

Bugün size danışmanlık yapan yarın sizin “veli” de olur.

Size bir süre veli olan yarın öbür gün size ilahlık da taslar.

Tekke ve zaviyelerin kapandığı bir ülkede, her mahallede Osmanlı’dan kalan bir dergah yerine “information kiosk” konulursa milyonlarca zavallı bunu bilimsel gelişme zannedip, ilericilik olarak düşünür.

Information kiosk ne demek diye uzun uzun anlatıp böylesi teknolojilerin potansiyel tehlikelerinden bahsederdik ama maalesef pek çok okuyucu çoktan bu sözcükleri seçip, sağ tuşa basıp, bu tabiri google’dan, daha da kötüsü google’un resim arama bölümünden aratmıştır bile, yapılacak bir şey yok.

Denildi ki, gerçek bilgi nefsini bilmektir, nefsini bilen Allah’ı bilir…bu “seyr-ü sülük” cümlesinin de google imaj’da kaydı yok, neyse ki…

Derleyen; Müjdat GÖKÇE