Özel İbni Sina Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Zerrin Gökşin, göz tansiyonu ile ilgili bilgi verdi. Gökşin, hiçbir belirti vermeyerek ilerleyen göz tansiyonunun, yaşlı hastalığı olmadığını ve çocuklarda da sık
rastlandığını söyleyerek tansiyonun kontrol altına alınmadığı taktirde körlüğe neden olabileceğini belirtti.
Göz içi basıncının yükselmesi sonucu oluşan göz tansiyonunun, çocuklarda bile görüldüğünü belirten Op. Dr. Zerrin Gökşin, “Halk dilinde göz tansiyonu olarak bilinen (Glokom) göz içi sıvısının üretim fazlalığı veya dışa akım yollarında meydana gelen tıkanmalar sonucunda oluşur. Göz içi basıncının uzun süre yüksek olması nedeniyle de görme siniri zarar görür ve tahrip olur. Bu durum da hasta tarafından fark edilmez. Sinsice yavaş ilerleyen göz tansiyonu geri dönüşümü olmayan görme kaybına, hatta körlüğe kadar ilerler” dedi.
“Tedavisi yok körlükte ikinci sırada”
Göz tansiyonunun körlükte ikinci sırada yer aldığını belirten Op. Dr. Gökşin “Göz tansiyonu sonucu görme kaybı yaşamamak için düzenli olarak göz kontrolü yaptırmak oldukça önemlidir. Göz tansiyonunun tedavisi yoktur. Ancak ilk evrelerinde bu durum fark edilirse kontrol altında tutulabilir ve tansiyon yavaşlatılabilir. Aksi halde ilerlemiş ve evresi geçmiş göz tansiyonunda hastada görme kaybı yaşar. İleri göz tansiyonu olan hastalarda kusma, bulantı, baş ağrısı meydana gelmektedir. Bu durumda olan hastalara ise acil müdahale şarttır” diye konuştu.
“Muayene sonucu ortaya çıkar”
Op. Dr. Gökşin, “Normal bir gözde tansiyon 20-21 mm Hg’nin altında olmalı. Göz tansiyonu 35-40 yaşlarında yüzde 3 ve 50-60 yaş arasında ise yüzde 12 oranında görülürken, çocuklarda ise konjenital glokom görülmektedir. Ağrı olmadığı için belirti vermez. Ancak görme bozukluğu yaşanması sonucu yapılan muayene sonucu ortaya çıkar. Ama kaybedilen görme bozukluğu ise asla geri getirilemez” ifadelerini kullandı.
Ameliyatta amacın göz içi sıvısının dışa akımını artırabilmek için yeni bir boşaltım yolu sağlayarak göz içi basıncının düşmesi olduğunu belirten Op. Dr. Gökşin “ Ameliyattan önce ilaç tedavisi ve lazer uygulamaları gibi diğer tedavi yolları denenir. İstenilen sonuca ulaşılamazsa ameliyat en son basamaktır. Göz tansiyonu bulunan hastaların mutlaka verilen tedavi şekline uymaları asla ve asla tedavilerini aksatmamaları gerekir. Aksi taktirde dönüşü olmayan durumla karşılaşırlar” şeklinde konuştu.
Op. Dr. Gökşin son olarak şu uyarılarda bulundu: “Ailesinde göz tansiyonu hastalığı olan, göz yaralanmaları geçirenler, diyabet hastalığı olanlar, uzun süre kortizon kullananlar, yüksek miyop olan kişilerin 30 yaş sonrası her yıl göz muayenesi yaptırmaları şart. Riskli gruba girmeyen kişilerin ise hiçbir şikayetleri dahi olmasa 40 yaşından sonra yılda bir kez muayene yaptırmaları gerekir.”