İSTANBUL (AA) - Kudret Göz İstanbul Başhekimi Op. Dr. Nail Sönmez, "Glokom, halk arasında göz tansiyonu ya da karasu olarak bilinmektedir. Özellikle 60 yaş üzerinde görülen görme kayıplarının başlıca nedenlerinden biridir. Herhangi bir şikayete neden olmadan zaman içerisinde ilerleyerek ani görme kayıplarına neden olabilir." ifadelerini kullandı.
Kudret Göz İstanbul'dan yapılan yazılı açıklama ile göz tansiyonunun nedenleri, sıklıkla kimlerde görüldüğü, belirtileri ve tedavisi konusunda bilgi verildi. Açıklamada görüşlerine yer verilen Başhekim Op. Dr. Nail Sönmez, halk arasında "Karasu" olarak da bilinen glokomun, diğer adıyla göz tansiyonunun, özellikle 60 yaş üzerinde görülen görme kayıplarının başlıca nedenlerinden biri olduğunu belirterek, bu hastalığın herhangi bir şikayete neden olmadan zaman içerisinde ilerleyerek ani görme kayıplarına neden olabileceğini aktardı.
Hastalığın, görme işlevinin tamamen ve kalıcı olarak yitirilmesine neden olabilecek boyutta optik sinirlere zarar verebileceğini bildiren Sönmez, şunları kaydetti:
"Bununla birlikte, erken teşhis ve tedavi ile görme kayıplarına karşı korunmak mümkündür. Hastalığın çoğu zaman belirti vermeden ilerlemesi, neden kaynaklandığının, nasıl oluştuğunun bilinmemesi tanısı konulmuş hastalarda bile oluşturduğu risklerin göz ardı edilmesine neden olabiliyor. Dolayısıyla görme yeteneğimizi bizden çalmak için bekleyen bu sinsi hırsızla mücadele etmek için öncelikle düzenli göz muayenesi yaptırmak, hastalığı iyi tanımak ve uzman hekimin önerilerini dinlemek gerekiyor. Göz tansiyonu her yaşta, herkeste oluşabilir ama görülme olasılığını arttıran bazı faktörler vardır.
Göz içi basıncının yüksek olması, diyabet, yüksek tansiyon, kalp hastalıkları, orak hücre anemisi, migren gibi hastalıklar, ileri hipermetrop, ileri miyop olunması, gözün kornea tabakasının ortalamadan ince olması, 40 yaş üzerinde olmak risk faktörünü arttıran etkenlerdir. Göz tansiyonunun görülme oranı ve tipi ırklara göre de değişmektedir. Glokom yani göz tansiyonu Afrika kökenlilerde daha çok görülmektedir. Travmalara yani darbelere ya da uzun süreli kullanılan bazı ilaçların yan etkisine bağlı olarak ortaya çıkan glokom vakalarına da rastlıyoruz. Ailesinde göz tansiyonu bulunanlar risk grubunda yer alır. Dikkat etmeleri ve düzenli göz muayenelerini aksatmamaları gerekir. Bu etkenlerden birden fazlasına sahip olanlarda risk faktörü de artmaktadır."
Op. Dr. Sönmez, düzenli muayene ile kalıcı görme kayıplarının önüne geçmenin mümkün olduğunu belirtti. Farklı çeşitleri olan göz tansiyonunun en yaygın olanını "açık açılı glokom" olarak açıklayan Sönmez, düzenli muayenenin önemine ilişkin şu uyarılarda bulundu:
"Açık açılı glokom genellikle belirti vermeden ve ciddi şikayetlere neden olmadan ileri görme kayıpları oluşana kadar ilerler. Açık açılı glokomdan sonra sıklıkla rastladığımız diğer glokom tipi dar açılı glokomdur. Bulanık görme, ani görme kayıpları, şiddetli baş ve göz ağrısı, şiddetli göz ağrısının eşlik ettiği mide bulantısı, ışıkların çevresinin hareli görülmesi, göz kızarıklığı gibi belirtilerle ortaya çıkabilir. Bu belirtilerden herhangi biri fark edildiğinde vakit kaybetmeden göz hastalıkları uzmanına başvurmak gerekir. Herhangi bir şikayet olsun ya da olmasın glokom teşhisi koymanın tek yolu bazı tetkikleri içeren detaylı bir göz muayenesidir. Uygulanan test ve tetkikler uzman bir göz hekimi tarafından detaylı olarak değerlendirildikten sonra teşhise uygun tedavi planı çizilir.
Glokomun tedavisinde ağırlıklı olarak ilaç, lazer ve cerrahi olmak üzere üç yöntem kullanılır. Uygulanacak tedavi göz sinirlerindeki hasar, hastalığın safhası ve erken teşhisi, hastanın yaşı, mevcut diğer göz ve sistematik hastalıkları, kadın hastalarda hamilelik ya da emzirme durumu gibi birçok faktöre bağlı olarak değişir. Glokom, göz sinirlerine zarar veren bir hastalıktır. Hangi tedavi metodu uygulanırsa uygulansın göz sinirinin tahribatından ya da ölmesinden kaynaklı görme kayıplarının giderilmesi ve hastalık öncesindeki görme yeteneğine kavuşmak ne yazık ki mümkün değildir. Tedavideki amaç hastalığın ilerlemesini ve görme kayıplarını durdurmaktır. Düzenli muayene, erken teşhis ve tedaviyle görme kayıplarının önüne geçilebilinir."
AA