LAHEY (AA) - ABDULLAH AŞIRAN - Hollanda'da son yıllarda aşırı sağın yükselişi, diğer partilerin oy kaybetmemek için aşırı sağ söylemlere ve uygulamalara yönelmesi, göçmenlerin kurduğu partilere ilginin artmasına neden oldu.
Ülkede İslamofobinin ve ayrımcılığın artmasıyla, göçmenlerin isteklerini karşılamayan mevcut partilerin yerine kurulan, üyelerinin çoğunluğunu Türk ve göçmenlerin oluşturduğu partiler arasında Denk Partisi, NIDA Partisi, İslam Demokratlar ve Birlik Partisi yer alıyor.
Özellikle göçmenlerin yoğun olduğu ve büyük kentlerde, ülkede 21 Mart’ta düzenlenecek yerel seçimde, dört partiden 74'ü Türk kökenlinin bulunduğu yaklaşık 250 aday arasında farklı etnik kökenlilerin yanı sıra Hollandalı adaylar yarışacak.
Denk Partisi Genel Başkanı Selçuk Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geleneksel partilerin 2002'de başlayan trend ile göçmen kökenlilerin hakkını açık ve net bir şekilde savunamaz hale gelmesi nedeniyle kendi partilerini kurduklarını söyledi.
Öztürk, "Göçmen kökenlilere en yakın olanı İşçi Partisi (PvdA) bile parti içerisinde alan bırakmadı. Aşırı sağ partiler sol partileri etkileyince onların yolundan gitmeye başladılar. Göçmen kökenlilerin haklarını savunduğunu söyleyen partilerin gerçek yüzleri ortaya çıkmaya başladı." dedi.
Göçmen kökenlilerin ülkeye gelişlerinin 50 seneyi geçtiğini belirten Öztürk, "Onları artık ufak sürprizler ile kandıramazsın. Hem eğitim hem de ekonomik alanda kendi ayaklarının üzerinde duruyorlar. Bu da aynı zamanda emansipasyonun zirve yaptığı anlamına gelir. Ülkeye sonradan gelmiş kişilerin bu ülkenin yönetiminde görev almak istemeleri ve hizmet vermek istemeleri bir başarıdır ve aslında kabullenme sürecinin bir parçasıdır. Bu da ileride artık normal olmaya başlayacak." ifadelerini kullandı.
Göçmen kökenlilerin kendi parti kurmalarının onların daha çok siyasete katılımını sağladığına dikkati çeken Öztürk, "Eskiden çok sayıda göçmen kökenli sandığa gitmiyordu. Bu partiler yeniden demokrasiye katılımı sağladı ve siyasi bilinci artırdı. Azim ve istekle yapılan haksızlıklara karşı dik duruyorlar." diye konuştu.
Göçmen kökenlilerin eskiden üye olduğu ve oy verdiği PvdA ve Demokrat (D66) sol partilerin son yıllarda aşırı sağ partilerin yolundan gitmeye başladığını dile getiren NIDA Partisi Genel Başkanı Nurullah Gerdan da "Önceleri Müslümanların bazı değerlerini paylaşan ve ortada duran Hristiyan Birlik Partisi (CDA) vardı, onlar da aşırı sağ parti ile beraber çalışmaya başlayınca o değerlerini kaybetti. Göçmen kökenli siyasetçiler geleneksel partiler içerisinde boğuldu ve kendilerini ifade edemez hale geldiler. Bu yüzden geleneksel partilere karşı alternatif olarak duyulmayan sesler ve temsil edilmeyen vatandaşlar için bu partiler doğdu." değerlendirmesinde bulundu.
Özellikle yeni nesil gençlerin kendilerini mevcut partilerde temsil edilmediklerini hissettikleri için "artık ben de varım" dediklerini belirten İslam Demokratlar Partisi Genel Başkanı Hasan Küçük de şunları kaydetti:
"Göçmen kökenliler önceleri başka alternatif olmadığı için en uygun partiyi seçerek orada kendi düşüncesinde olan kişileri temsil edebilirim diye aday oldular fakat kendi fikrini bile belirtemeyecek hale geldiler. Göçmen kökenlilerin beklentileri ve istekleri ile geleneksel partilerin tüzükleri, görüşleri, ideolojileri ve programları uyuşmuyor. Göçmen kökenliler kendi kimliğini de korumak istiyor fakat sağ ya da sol partiler bu konuda taviz verilmesini istiyor. Açıkça söylemeseler de entegrasyon bahanesi ile asimilasyon istiyorlar. Göçmen kökenliler de söz sahibi oldukları, kendi programları ve tüzükleri olan partileri kurarak daha özgür siyaset yapma imkanı buldular."
Aşırı sağcı Özgürlük Partisinden ayrılarak Müslüman olan Birlik Partisinin lideri Arnoud Van Doorn ise "Geçmişte göçmenlerin oyunu alan geleneksel partiler pratikte İslamofobinin artması gibi konulara karşı çok az şeyler yaptılar. Ayrıca bu partilerin hepsi biraz sağa doğru kaydılar. Bu yüzden çoğu göçmenler bu partilerde artık kendini evde hissetmiyor. Özellikle PvdA partisi göçmen kökenlileri 'sırtından bıçakladı'." dedi.
İkinci ve üçüncü nesil olan yüksek tahsilli gençlerin artık büyük partilerde yer alabilmek için dilencilik yapmadığını dile getiren van Doorn, artık kendi oylarının olduğu bilinci ile sorumluluk alarak sorunlarını kendilerinin çözmek istediklerini kaydetti.
AA