İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - Ülkelerinde 2011'de başlayan iç savaş nedeniyle Türkiye'ye sığınan, barınma ve gıda ihtiyaçları büyük ölçüde giderilen yaklaşık 3 milyon Suriyeli için şimdi de eğitim ve entegrasyon çalışmaları gerçekleştiriliyor.
Bu çalışmaların en önemli kısmını ise sayıları 1,5 milyonu bulan 0-18 yaş grubunun okutulup meslek sahibi yapılması ve kalifiye nüfusun istihdamı oluşturuyor.
AA muhabirinin, Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), İçşişleri Bakanlığına bağlı Göç İdaresi ile Marmara Belediyeler Birliği (MBB) Göç Politikaları Atölyesinden derlediği bilgilere göre, Aralık 2016 itibarıyla dünya genelinde en fazla Suriyeli, yüzde 54 ile Türkiye'de yaşıyor. Lübnan yüzde 18 ile ikinci sırada yer alırken, bunu yüzde 11 ile Ürdün, yüzde 11 ile Avrupa Birliği ülkeleri, yüzde 4 ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ve yüzde 2 ile Mısır izledi.
İçişleri Bakanlığına bağlı Göç İdaresi verilerine göre, Türkiye genelinde resmi biyometrik kimlikle kayıt altına alınan 2 milyon 969 bin Suriyeli var. Bunun 1 milyon 376 binini kadın, 1 milyon 351 binini ise çocuklar oluşturuyor. Kayıt altına alınmayan Suriyeliler de dahil edildiğinde ortalama rakamın 3 milyon bandını aştığı tahmin ediliyor.
Suriyeli sığınmacıların yoğun olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşıyor. Özellikle Kilis, Hatay, Gaziantep, Urfa, Mardin ve Adana gibi şehirler yoğunluğun en fazla olduğu yer arasında bulunuyor. Ayrıca İzmir, İstanbul gibi metropoller de sığınmacıların yaşadığı şehirler arasında yer alıyor. Verilere göre, 10 ilde bulunan 26 mülteci kampında yaşayan Suriyelilerin sayısı Aralık 2016 itibarıyla 257 bin 566 olarak gösterildi.
Bu sayı Türkiye'deki toplam Suriyeli sığınmacı sayısının yaklaşık yüzde 8'i anlamına geliyor. Suriyelilerin geri kalan kısmı 81 şehre dağılarak "kent sığınmacıları" olarak yaşıyor. Bunların çoğu geçimlerini profesyonel mesleklerinin dışında vasıfsız eleman şeklinde çalışarak sağlıyor.
Türkiye'de çalışma hayatına katılan, yani para kazanmak zorunda olan Suriyeli sayısına bakıldığında, 1 milyon 351 bin 18 yaş ve altı çocuk ile 400-500 bin arası yetişkin erkeğin bu kapsamda yer aldığı görülüyor. Kadınlar ise henüz çalışma hayatına katılım sağlamamış durumda bulunuyor.
Göç İdaresi ve Göç Politikaları Atölyesi raporuna göre, sayıları 1 milyonu aşan Suriyeli çocuğun 451 binden fazlası okula gidemiyor. Yine bu verilere göre, çocukların yüzde 80'inin eğitim sistemine entegre edilebilmesi için en az 40 bin yeni öğretmene, 30 bin dersliğe ihtiyaç var.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), üniversite çağındaki gençler için birtakım çalışmalarda bulunuyor. Bu kapsamda, şu ana kadar 2 bin öğrenciye burs verildi. Her yıl bin öğrenciye daha burs vererek bunların üniversiteye gitmeleri sağlanacak. Ayrıca üniversiteye gidenlerden harç almayacak. Bu arada, AFAD, Milli Eğitim Bakanlığı, Göç İdaresi Başkanlığı, YTB gibi kuruluşlar bu noktalarda oluşan eksiklikleri tamamlıyor.
MMB Göç Politikaları Atölyesi tarafından yüz yüze görüşmeler ve anket yöntemiyle hazırlanan rapora göre ise Türkiye'deki Suriyelilerin ortalama 3 yıldır yaşadıkları dikkate alınırsa ülkede doğan Suriyeli bebek sayısının 230 bini aştığı belirtiliyor.
- "Avrupa'ya beyin göçü engellenmeli"
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Osman Atalay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, devletin ve STK'ların "kent sığınmacıları" arasında bulunan "entelektüel" (akademisyen, doktor, öğretmen, mühendis, sanatçılar) Suriyelilere yönelik projeler üretilmesi gerektiğini söyledi.
Yetişmiş beyinlere ve yetenekli gençlere yönelik projeler üretilmediği taktirde bu insanların Avrupa'ya gitmek isteyeceğini belirten Atalay, "6-7 yıldır burada olan öğretmenler, akademisyenler, sanatçılar, doktorlar var. Bu potansiyelden istifade etmemiz lazım. Hem de onların mesleklerini icra etmelerini sağlamış oluruz. Yoksa bu kalifiye insanlar Avrupa'ya gitmenin yollarını arayacaklardır." diye konuştu.
Türkiye'deki Suriyelilerin ekonomiye katılımının iki grup üzerinden gerçekleştiğini kaydeden Atalay, bunlardan bir kısmının belli bir sermayeyle gelen işletme sahipleri, diğeri ise gündelik işlerle hayatını sürdürmek zorunda kalanlar olduğunu belirterek, bu gruptakilerin daha ziyade çocuklar ve orta yaş erkeklerden oluştuğuna dikkat çekti.
Atalay, ekonomik gücünü Türkiye’ye getiren, yani burada küçük işletmeler açan, tekstil atölyeleri, restoran, market şeklinde ve iç-dış ticaret yapan Suriyelilerin bulunduğuna işaret ederek, "Bir de ekonomik durumu iyi olmayanlar var. Kentlerde yaşayanlar daha çok tekstil, inşaat işinde ya da geçici işlerde çalışıyor. Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde bulunanlar da daha çok tarım ve hayvancılık sektöründe çalışıyor." dedi.
- ''Suriyeli çocuklar kayıp kuşak olmasın''
Suriyeli çocukların eğitim ve korunma ihtiyaçlarının devlet, AFAD ve UNICEF gibi kuruluşlar tarafından gerçekleştirildiğini aktaran Atalay, bu çocukların "kayıp kuşak" olmaması için sivil toplum kuruluşları ve belediyelerin daha duyarlı olması gerektiğinin altını çizdi.
Atalay, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Suriyelilere özel eğitim veren 34 kampta 85 bin, kamplar dışında kurulan 240 geçici eğitim merkezinde 105 bin, devlet okullarında da 40 bin olmak üzere toplam 230 bin Suriyeli öğrencinin Türkiye'de eğitim imkanına kavuşmuş olması sevindirici bir durum ama ortada çok büyük bir açık var. İlkokul çağındaki çocukların yüzde 50’si, ortaokul çağındaki çocukların ise yüzde 70’i lise çağındaki çocukların ise yüzde 90’ı okula gitmiyor. Yukarı çıktıkça eğitimden kaçış oluyor. Neden? Çünkü bu çocuklar bir yerde çalışıp ailenin geçimini sağlamak zorunda kalıyorlar. Onun için rakam biraz üzücü."
Son dönemlerde Suriyeli öğrencilerin sınavsız üniversiteye alındığı ile ilgili başlatılan tartışmaların "ideolojik propaganda" olduğunu kaydeden Atalay, "Bu tamamen Suriyeliler hakkında uydurulmuş bir söylentiden ibaret. Türkiye'nin sınav sistemine baktığınızda bunun uygulanması çok zor bir şey. Üniversite imtihanlarına giren ve üniversiteye başarıyla giden çocuklar var. Bir de paralı olarak okuyan çocuklar var. Vakıf ve derneklerin bursuyla okuyan üniversiteli çocuklar da var. Ama sınavsız üniversite söylentilerinin gerçekle bağdaşmayan bir algı operasyonu olduğunu düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
- ''Türkiye’de doğan nesil için projeler şart''
Atalay, Türkiye’de doğan Suriyeli çocuklar konusunun, geleceğe yönelik projelerde dikkate alınması gereken önemli bir husus olduğunu vurguladı.
Türkiye'deki Suriyelilerin barınma ve gıda ihtiyaçlarının halledildiğini ifade eden Atalay, bundan sonra eğitim ve istihdama öncelik verilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Atalay, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Ülkemize 5 yaşında gelen çocuklar bugün 10 yaşında, 10 yaşında olan çocuklar bugün 15 yaşında ve 20 yaşındalar ki bu çok dinamik bir nüfus.Bunların travma potansiyeli olduğunu düşündüğümüzden çok ciddi bir eğitim açığı var. Bizim bu çocukları eğitime ve bir işe, mesleğe yönlendirmemiz gerekiyor. Burada sivil toplum örgütlerine ve belediyelere çok büyük iş düşüyor. Bir proje, yeni bir proje, yeni bir program oluşturmamız gerekiyor Suriyeliler için. Yani Türkiye’deki muhacir Suriyelilerin barınma ve gıda ihtiyaçlarını hallettik bundan sonra en önemli olan ihtiyaç; eğitim ve meslek ihtiyaçlarını halletmeliyiz. Yoksa bu çocuklar kontrol edemeyeceğimiz, hoş olmayan veya çok farklı çıkar gruplarının peşine düşebilir.''
AA