Anadolu, Dünyanın merkezidir. Anadolu, Dünyanın kavşak noktasıdır. Anadolu, tüm medeniyetlerin de merkezidir. Anadolu, aynı zamanda medeniyetler çöplüğüdür. Yüzlerce medeniyet ve devlet bu topraklarda kurulmuş ve tarih olmuştur. Acaba neden? Tarihin tozlu sayfalarında hiçbir bölgede bu kadar devlet ne kurulmuş ne de yıkılmıştır. Bu toprakların, bu kara parçasının böyle bir özelliği de vardır. Bölge insanları olarak kurmuş olduğumuz bu devletleri uzun soluklu olarak günümüze kadar neden devam ettiremedik? Bu güne yönelik olarak almamız gereken dersler var mıdır? Tarihin tozlu raflarındaki bu devletler bizlere bu gün adına bir şeyler söylemekte midir? Anadolu medeniyetler tarihinden, dersler alamadığımız takdirde, bizlerin de ‘Yok’ olabileceğini ve tarihin tozlu sayfalarında yerimizi alabileceğimizi bizlere işaret etmekte midir? Bu devletler ve milletler bir olamadığı ve dirlikleri koruyamadıkları için mi yıkılmıştır?
Türkiye, 16 Nisan tarihinde yeni bir Yürütme sistemi için referandumda sandığa gidecek. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihine kabaca bir baktığımızda, 90 yıllık tarihimizde neredeyse 1,5 yılı bir hükmet, yani yürütme sistemi karşımıza çıkmaktadır. 90 yıllık bir yürütme sisteminde 65. Hükümet ile yönetilmekteyiz. Bakiyesi olduğumuz Osmanlı İmparatorluğu ise 600 yıllık tarihinde 36 padişah ile yönetilmiştir. Dünyadaki diğer örnekleri anlatmaya hiç gerek yoktur. Burada da bizlere mesajlar var mıdır? Türkiye olarak 90 yıllık tarihimizde sürekli olarak yürütme krizleri neden çıkmıştır? Bu topraklarda sürekli olarak kaos ve kriz üretmek zorundalar. Anadolu toprakları üzerinde hesabı olanlar, dışarıdan saldırıya geçemedikleri dönemlerde sürekli olarak içeride bizi birbirimize kırdırmak için her türlü yolları denemişlerdir. Aksi halde Küresel sistem varlığını sürdürmez. Türkiye de siyasi istikrar demek bölgenin emperyalist güçlere tamamen kapılarını kapatması ve kalkınması olduğunu tüm küresel sistem farkındadır. Bu kaos ve krizler, bazen ekonomik, bazen dini, bazen mezhebi, bazen de ırk üzerinden olmuştur. İçeride buna her daim işbirlikçiler ve taşeronlar da bulmuşlardır. Bu toprakların böyle de bir özelliği vardır; Hainleri de çoktur; Vatanperver evlatları da.
Vatandaşlar olarak Referandumda nelere ‘Evet’ veya ‘Hayır’ diyeceğiz? Yeni sistemin siyasi hayatımız açısından temel vaatleri nelerdir? Yeni sistemin yürütme açısından faydaları nelerdir? Ülkemize ve bölgemize neler getirecektir? Bu yeni sistemde ülke olarak, istikrarsızlık ve krizler bir daha yaşamayacak mıyız? Cumhurbaşkanları ve Başbakanlar arasındaki krizler Cumhuriyet kurulduğu tarihten bugüne Cumhurbaşkanları ve Başbakanlar hiç anlaşamadı. İlk kriz 1937'de Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk ve Başbakan İsmet İnönü arasında yaşandı. Atılım yapması gereken günlerde ülkemiz yerinde saydı; İçerdeki erk kavgaları yüzünden. Günümüze kadar da Cumhurbaşkanları ve Başbakanlar arasında çıkan anlaşmazlıklar ülkeyi kaosa ve istikrarsızlığa sevk etti. Bu durumda kazanan ise hep vesayet sistemi oldu. Koasun ardından darbeler gerçekleşti ve bunların maliyetini yine bu asil millet ödedi. Ecevit- Sezer anlaşmazlığında ülke bir gecede % 25 fakirleşti. Sezer'in Başbakan Ecevit'e MGK toplantısı devam ederken Anayasa kitapçığını fırlatması, piyasaları altüst etmiş ve ülkede büyük bir ekonomik kriz gerçekleşmişti.
Cumhurbaşkanı ve Başbakanlar arasında ki yukarıda zikretmeye çalıştığımız krizler Cumhurbaşkanlığı Sistemiyle son bulacaktır. Yürütmedeki çift başlılık ortadan kalkacak ve güçlü bir yürütme sistemi ile Türkiye atağa geçecektir. Anadolu kara parçasında sürekli olarak tarih olan devletlerimiz bir daha bu durum ile karşı karşıya kalamayacaktır. Ülkede vatandaşlar olarak yapmamız gereken tek şey birlik ve beraberlik halinde olmaktır. Tüm küresel sitem ve işbirlikçileri içeride kenetlenmiş olan bu birlikteliğe karşı harekete geçemeyecektir. Ne zaman ki birliğimiz ve dirliğimiz bozuldu, işte o zaman saldırıya geçtiler, içerideki işbirlikçileri vasıtasıyla da başarıya ulaştılar. Bu referandum sürecinde, tüm küresel sistem ve işbirlikçileri, ülke ve millet olarak birlik ve beraberliğimizin test edileceği bir gündür, şeklinde düşünüyorum. Gün ayrılık – gayrilik – farklılık değil sadece BİRLİK olma günüdür.