Güçlü kadındır Akşener!

Yücel Kemendi

Yılardır hayatımızda olan ancak 2010’lu yıllarda hayatımıza çok kötü giren KASET. Yuvaları yıkan, insanların siyasi geleceğini bitiren KASET. Son yıllarda bizde Kasetle yattık kasetle kalktık, Ummadığımız hiç beklemediğimiz insanların isimleri kasetle beraber anılmaya başladı.

Her seçim öncesi, çıktı çıkıyor, geldi gelecek, acaba bu sefer kimin kaseti çıkacak derken, malum kasetçiler bu defa çok çetin bir cevize çattılar. Bu isim MHP milletvekili Sayın Meral Akşener’di.

Ben Akşener’i uzun yıllardır, ta Tarih Öğretmenliğinden tanırım. Peki, bu tip şeylere pabuç bırakacak birimi diye sorarsanız, kesinlikle pabuç bırakmaz derim. Önceki yıllardaki bazı siyasilerimiz gibi pabuç bırakmadı da, Çünkü liderlik onun genlerinde var. O İftira bir kasetle karşılaşsa,  travmalar yaşayabilecek biri değil. Birçok kadının aksine Sayın Akşener bu tür olaylardan hiç etkilenmez. Güçlü kadındır Akşener, bütün bu bel altı vuruşlarla kendi başına başa çıkabilir.

Ancak MHP liderliğini Devlet Bahçeli’den daha iyi yürütebilecek olması, milliyetçi oyları yüzde 25’lere çıkartabilecek biri olması, en büyük tehlikelere de açık olduğunu gösterir.

Belki bu konuda daha çok şeyler yazabilirim. Ama bugünkü benim konum ne Meral Akşener ne de MHP.

Neden değil derseniz? Bu partiyi eleştirirsem son elli yılın faturasını şahsıma kesiyorlar da ondan. Aslında benim hiç suçum yok, çünkü ne MHP’nin Türkiye politikasını ben belirliyorum, ne de Konya’nın milletvekili listesini ben hazırlıyorum.
* * *
Bugün ben yine kasete taktım, çünkü herkes kasetli siyaset denen illetle boğuşuyor. İstemese de onunla yatıp onunla kalkıyorlar. Kurban hep seçilenlerden, ya da seçilecekler ve bürokratlar olunca, biz de millet olarak kasetlere kulak kabartmadan geçemiyoruz.

Kaset siyasette sağlıklı rekabetin düşmanı haline gelmiş durumda. Bir insan yükselişe geçince hemen dedikodular başlayıveriyor, “Acaba bu adamın kaseti mi var” sözleri bile birçok değerli insana yapacağını yapıyor.
Bu durumdan nasıl kurtulacağız bilmiyorum ama bu durumun ülkemize ve ülke siyasetine çok zarar verdiğini adım gibi biliyorum.
Toplum olarak o kadar dedikoduyu seviyoruz ki, kasetçilere peşkeş çekiyoruz.
* * *

Bir an aklıma geldi, kasetlerle ilgilenmesek, onları görmesek, durum nasıl olur.
İlgilenmemek, gazete köşelerine ve televizyon ekranlarına taşımamak köy kahvehanelerinin, okullarda öğretmenler odalarının ve aile toplantılarının gündemine taşımamak, bir yerde konuşuluyorsa, arkamızı dönüp orayı terk etmek, şantajcının elindeki kaseti silaha dönüştürmemek ne kadar güzel olur. Durum böyle olunca tüm şantajcıların çalışmaları hiçbir işe yaramaz, harcadıkları çaba boşa gitmez mi? 
Buradan herkese çağrıda bulunmak istiyorum.
Millet olarak bunlara pirim vermeyelim. Bu tür olayları sosyal medyada yayanın ve paylaşanın şantajla aynı olduğunu gündemimize taşıyalım. Toplum olarak bu tür kasetlere tavırlı olalım.

Özellikle siyasetçilerin ve bürokratların özel hayat kasetleri yüzünden zarar görmelerine ilkesel olarak izin vermeyelim. Kaset dedikodusuyla ülkemize zarar verirken tiraj peşinde koşan yayın organlarına da dikkat edelim.
Tabiî ki siyasetçiler sütten çıkmış ak kaşık değildir, ancak onların düzgün olmasını beklersek hayal olur. Önce biz kendimizi değiştirmeliyiz.

Biz neysek onlar odur.
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.