Gülen'in 2 ceketi yok mu? Milyar dolarları mı var?

Fethullah Gülen'in "2 ceketim bile yok" diye kendi ağzından dökülen sözleri yeni bir tartışma başlattı

Fethullah Gülen, Ekrem Duman'la yaptığı röportajda, asla ikinci bir ceketinin olmadığını belirtirken, 25 yıl hizmet hareketi içinde bulunun Prof. Dr. Ahmet Keleş ise himmetin yüzde 15'inin Fethullah Gülen'e ait olduğunu iddia ediyor. FBI danışmanı Profesör Paul L. Willams'a göre ise Gülen’in mal varlığı 50 milyar doları buluyor.

ZAMAN: HİÇBİR ZAMAN İKİ CEKETİM OLMADI

Zaman'ın Fethullah Gülen'le yaptığı röportajın ilk bölümü bugünkü gazetede yayınlandı. Ekrem Dumanlı, röportajın hikayesini kaleme aldığı köşe yazısında Fethullah Gülen'in ceketini yazdı. Buna göre Gülen, Türkiye'den ayrılırken üzerine giydiği ceketini hala kullanıyor, cebinde de bir cevşen bulunduruyor. Prof. Dr. Ahmet Keleş'in yaptığı açıklamalar ise bu iddiaların tam tersini ortaya koyuyor. Keleş, himmetin yüzde 15'inin Fethullah Gülen'e ait olduğunu iddia ediyor. İşte Ekrem Duman'ın ceket hikayesi ve Prof. Dr. Ahmet Keleş'in hizmet hareketinin kasasının hikayesi.

İşte Ekrem Dumanlı'nın kaleminden Gülen'in ceket hikayesi; Fotoğrafta üzerinde görülen ceketi Hocaefendi, 1999’da Türkiye’den ayrılırken giymiş. Döneceği gün için sakladığı ceketin cebinde o gün okuduğu Cevşen de duruyor. Ceketli bir fotoğraf istedik. O haneden biri koşarak bir ceket getirdi. Hocaefendi, “Bu benimki değil.” dedi ve kendi ceketini istedi. Gelen ceketin hikâyesi yürek burkacak kadar büyük bir anlam taşıyordu. Türkiye’den ayrılırken giydiği elbiseyi, döneceği gün için saklıyordu. Bunu mahzun bir sesle ifade eden Hocaefendi, elini ceketinin cebine atıp küçük bir Cevşen çıkardı. Türkiye’den ayrılırken okuduğu Cevşen’i cebinde mahfuz tutuyordu. Hüzünlendik… Alelacele ceket getiren kişinin gönlünü almayı da ihmal etmedi. “Hayatımda hiçbir zaman iki ceketim olmadı.” dedi.


STAR: HİMMET'İN YÜZDE 15'İ GÜLEN'E


Gülen Cemaati'nde 25 yıl geçiren Ahmet Keleş de Star gazetesine açıklamalar yaparak "Himmetin yüzde 15'i Gülen'in özel kasasına gidiyor"dedi. Ahmet Keleş' Star'a özetle şunları söyledi, "Toplanan himmetin miktarını Gülen'den başka kimse bilemez. Yüzd 15'i örtülü ödenek olarak nakde çevrilip Hocaefendi'nin özel kasasına teslim edilir. ABD seçimleri için bağış da bu paradan yapılır. Amaç hep devleti ele geçirmekti. Hizmet deyince her şey duruyordu. Dini hareket değil örgüt kurdular"

 Fethullah Hoca Arşı dışında 7 katmandan oluşan paralel yapılanmanın 5’inci katmanına kadar yükseldiğini söyleyen Dicle Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Keleş, Fethullah Gülen Cemaati’nin bilinmeyenlerini Star gazetesine anlattı. İşte o röportajdan öne çıkan başlıklar:

ALTINCI KAT MGK GİBİ
“Hizmet” dediğimde piramidin ilk üç katında yer alanların yaptıkları faaliyetleri kastediyorum. Bunlar, gerçekten Dinî, Ahlâki bir eğitim hizmeti vermektedirler. Yukarıdaki son üç kat ise bu ilk üç katın oluşturduğu toplumsal kabul ve değeri kendi “Örgütsel” hedeflerini gerçekleştirmek için kullanmaktadırlar. Yani, alttakilerin niyeti ile üsttekilerin niyeti aynı değil. Bu büyük zıtlığı kamufle eden ve görünmemesini, anlaşılmamasını sağlayan figür ise Hocaefendi’dir. İşte bu iki zıt durumu birden temsil ettiği içindir ki ciddi çelişkiler sergilemekten kurtulamıyor. “Bu ne, bu ne” diye insanı hayrette bırakan halleri, sözleri ve davranışlarının nedeni bu zıtları temsilden kaynaklanmaktadır.
Bu arada şunu da belirtmeliyim, ben aidiyet olarak hep zemin kata, halka mensup oldum ama beşinci kata kadar da yükselme imkânı buldum. Hazır bu kat meselesine girmişken bir hususu daha açıklığa kavuşturmakta yarar görüyorum. Beşinci kat, yurtiçi ve yurtdışı tüm hizmetlerin yürütüldüğü konuşulduğu ana meclisi oluştururdu. Hizmetin her meselesi burada ele alınır, müzakere edilir, karara bağlanır ve uygulama startı verilirdi. Altıncı kat ise, sadece Hocaefendinin bildiği ve takip ettiği “hayati hizmetlerin” yürütüldüğü kattı. Tabiri caiz ise Bakanlar Kurulu veya Milli Güvenlik Kurulu gibi bir kattı. Bugün karşı karşıya olduğumuz sorunların failleri ve yürütücüleri bu katın mensuplarıdır. Bunlar da beşinci katın abileridir.

TOPLANAN PARALARIN YÜZDE 15'İ HOCANIN KASASINA TESLİM EDİLİR
Bu beslenmiş ve güçlendirilmiş inanç nedeniyledir ki Hocaefendi cemaate; “Bize bir gazete lazım” deyince gerekli finans anında sağlanıyordu. Samanyolu televizyonunun açılması için yurt genelinden özel kampanya ile yardım toplamıştık. Sadece benim görev yaptığım bölgeden 80 kilo altın sadece hanım kardeşlerimizin ziynet eşyalarından toplanmıştı. Nakit paralar hariç... Gerisini siz düşünün...

GECEKONDULARIN TAPULARINI BAĞIŞLADILAR
Her vilayette kazalar da dâhil “Himmet” denilen yardım toplantıları olurdu. İnsanlar yıllık taahhütlerde bulunurlardı ve bu taahhütlerini bir yıl boyu öderlerdi. Memurlar için maaşlarının asgari yüzde 10’u istenirdi. Esnaflar zekatları da dâhil olmak üzere kazançlarının büyük bir kısmını verirlerdi. Tüm ülkede toplanan bu yardımların yüzde 15’i örtülü ödenek olarak nakde çevrilip Hocaefendi’nin özel kasasına teslim edilirdi. İşte Hocaefendi hediye ettiği altın saatleri, değerli tespihleri vs. hep bu paradan harcar. Tabii Amerika’daki seçim yardımlarını da... Miktarını sadece Hocaefendi bilir. İnsanlar bindikleri mütevazı arabalarını satıp himmet borçlarını ödediler. Oturdukları gecekondularının tapularını bağışladılar... Dünya tarihi böyle bir fedakârlığa, Asr-ı Saadet hariç başka hiçbir devirde şahit olmamıştır.

ÖZAL'I SEMT İMAMI BİLE YAPMAM
Rahmetli Turgut Özal’ın siyasi başarısından da fevkalade rahatsızlık duymuştu. Hatta bir sohbette kendi annesinin de Özal için böyle söylediğini aktarmış ve şöyle demişti: “Aklı anamın aklı kadar olanlar Özal’ı kurtarıcı sanıyor. Bizim hizmette olsaydı Özal’a semt imamlığı verir miydim bilmiyorum” dedi.

ERBAKAN'A ÖLSÜN BEDDUASI
Necmettin Erbakan’ı üstün başarısı nedeniyle zaten kendisine rakip gören ve yarış pistinden bir an önce diskalifiye edilmesini isteyen Hocaefendi atıp tuttu. Hatta “Eğer İslam’ı bunlar temsil edecek ise yerin dibine batsın o İslam” diyordu. “Hükümet düşecek herkes görevini yapsın” dedi. Biri anlattı: “Hocaefendi Erbakan’a öyle bir beddua etti ki, yerler gözyaşından ıslandı. Duadan sonra hocaefendi elini yüzüne sürerken dedi ki, hadi size müjde bir haftaya kalmaz Erbakan’a Fatiha okuruz.”


BEDDUA VE ÖVGÜ
Demirel için ne kadar beddualar ettiğimizi hatırlamıyorum bile... Ama bu açılım sürecinde Gazeteciler ve Yazarlar Birliği’nin düzenlediği ödül töreninde Süleyman Demirel’e hitaben; “Söz sultanının yanında söz söylenmez...” diyordu. Bir gece öncesinde söyledikleri ise ağza alınacak gibi değildi. Peki, bu nasıl oluyordu?

NECİP FAZIL'I KÜÇÜMSEMİŞ
Egosantrik bir karaktere sahip olan Hocaefendi, daha çocukken kendisinin büyük bir insan olacağına inanmış ve kendini hep öyle görmüştür. Bu düşüncesinden olmalıdır ki değer gören herkesi kıskanır ve ondan rahatsızlık duyardı. Bu nedenle, etrafındaki insanların, gözleri başarılı insanlara kaymasın diye sürekli onları küçümserdi. Örneğin, rahmetli Necip Fazıl için hep şöyle derdi; “bizim Abdullah Aymaz hoca ondan çok iyi yazar” derdi. Ama ne zaman ki Necip Fazıl üstat vefat etti, aynen şöyle diyordu: “İslam dünyası Sultan-ı Şuarasını kaybetti. Yeri dolmaz bir şair, hatip ve edipti.” Çünkü artık ölmüştü ve Hocaefendi için rakip olmaktan çıkmıştı. Rahmetli Özal ile ilgili bir bilgiyi daha sizinle paylaşmalıyım. Rahmetli, Müslümanların başının belası 163. Maddeyi kaldırmıştı. 163. Maddeyi kaldırmaması için Özal’a ne kadar ricacı olduğunu anlatamam. Hocaefendi’ye göre 163. Madde kalkarsa her sokak başında bir şeriat partisi kurulacaktı...

DUMANLI İLK ELİNDEN TUTTUĞUMUZ GENÇLERDENDİ
Arkasından çok kıymetli bir hizmet dostum ve arkadaşım olan (M. İ. B.) İle birlikte Yozgat ve civarında, kazalar dâhil evler ve yurtlar açtık. Sayın Ekrem Dumanlı Yozgat’ta ilk elinden tuttuğumuz gençlerdendi. Hizmete kazanılmasında bir ağabeyi olarak çok emeğim vardır ve bunu hiç unutmadığından eminim. Orta Anadolu’nun hemen her yerine gece gündüz koşarken, 1980 İhtilalı oldu. Hocaefendi’nin arandığı yıllar başladı. İhtilal bütün hesaplarımızı bozdu. 1983 de hem Kayseri’deki hizmetlerle ilgilenmem hem de bu arada bir fakülte okuyup askere gitmemem için Kayseri İlahiyat Fakültesi’ne girdim. 1983-1993 yılları arasında tam on yıl Kayseri ve çevresinde hizmette bulundum. Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan ile birlikte çalıştık. Kayseri ve civarında o kadar meşhur olmuştum ki, Kayseri’nin en büyük camii Sanayi Camii’nde vaaz ediyordum ve cemaat saatler öncesinden camiyi dolduruyordu. Kayseri’de hizmetler çok gelişince hizmetin az geliştiği yerlerden olan Balıkesir vilayetine tayinim çıktı. 1993 yılında orada göreve başladım. Bölge imamı olarak çalıştım. Hizmetten kopuş sürecim de burada başladı... Açılım süreçleri, siyasete girmeler ve 28 şubat... 1998 yılında Hocaefendi Amerika’ya gitmeden... Kendisine yapılan yanlışları ve hizmetin rotasından saptığını söyleyerek hizmet yolculuğuma son verdim. Yoksa hamdolsun biz her an Allah yolunun hizmetkârlarıyız...
 


AKŞAM: 50 MİLYAR DOLARI VAR

FBI danışmanı Profesör Paul L. Willams'ın açıklamaları Akşam Gazetesi'nde manşetinde yer aldı. FBI'da danışmanlık yaptığı belirtilen akademisyen Fethullah Gülen hakkında şu iddialarda bulundu : "50 milyar dolarlık malvarlığı var. Çiftliğin- de atış talimleri yaptırıyor. Bölge kaynakla-rının ABD kontrolüne girmesi için çalışıyor."


 

ABD basınının yanı sıra akademisyenlerin de ilgi odağı olan Fethullah Gülen ve cemaatine ilişkin bir araştırma da Profesör Paul L. Willams’tan geldi. Aynı zamanda FBI danışmanlarından biri olan Prof. William, yıllardır Fethullah Gülen ve cemaati üzerine çalışıyor. Gülen’in Pensilvanya’daki malikanesine kadar giren Prof. Williams, cemaatin iç yüzünü, planlarını ve yeni kitabını AKŞAM’a anlattı: 

 

OKULLARLA BÖLGELERE SIZIYOR

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Mavi Marmara olayının ardından takındığı tavır ve Suriye’deki tutumu nedeniyle Gülen’i kendisine düşman edinmesi şaşırtıcı değil. 34 yıl önce Orgeneral Kenan Evren, dönemin Amerikan Ulusal Güvenlik Başdanışmanı Zbigniew Brzezinski’nin Orta Asya’daki Türk devletleri için yeni bir düzen getirilmesi gerektiği fikrine uygun hareket etti. Ancak bu fikre asıl cevabı veren Gülen oldu ve bölgedeki doğalgaz ve petrol yataklarının kontrolünü ABD’ye verebilmek için okullarıyla bölgeye sızmaya başladı. 

RUSYA VE UKRAYNA'DAN VETO

Bu yüzdendir ki eski CIA yöneticileri kendisine Yeşil Kart (Green Kart) başvurusunda referans mektubu verdi. Gülen konuşmalarında Osmanlı'nın yeniden dirilişi ya da yeni İslami dünya düzeninden bahsediyor ve ilginçtir ki CIA de bu fikri paylaşıyor gibi. Yoksa neden Gülen’in Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Kazakistan'daki okullarında CIA elemanları olsun ki? Bu nedenle Rusya ve Ukrayna, Gülen’in okullarını kapattı. Gülen’in etkisi Çin’in Uygur bölgesindeki eylemlerde de var. Bu şekilde CIA tarafından zaten bağımsız bir ülke kabul edilen Türkistan, Çin'den bağımsız olması sağlanmaya çalışılıyor ki Uygur Türklerinin lideri de ABD-Chicago’da yaşıyor.

ÇİFTLİĞİ 100 BODYGUARD KORUYOR

Ünlü akademisyen 2013 Temmuz’unda yazdığı bir makalede ise şu şok iddialarda bulunuyor: “Gülen’in binasında öğrenci yurtları, dinlenme alanları, yabancılar için misafirhaneler, helikopter pisti ve atış talimi alanı da bulunuyor. 100 Türk’ün etrafını koruduğu bu kale benzeri binanın etrafındaki komşular binadan gelen silah seslerinden rahatsız olduklarını söylüyor. Bina üzerinde bir helikopterin de bazen alçak uçuş yaptığını ifade ediyorlar. Paramiliter silahlı eğitim yapanların olduğu malikanede yaşayan Gülen, 'terörizmi kınadığını' iddia ediyor. Gülen'in okullarında 130 CIA ajanı çalışıyor. Okullar narkotik ve silah kaçakçılığıyla finanse ediliyor.Türkiye'de bankalar ve iş dünyasına hükmediyor. Fethullah Gülen izin vermediği sürece kadınlar 50 yaşına kadar evlenemiyor. Evlenecekleri erkekleri ise 'hoca' belirliyor.

AK PARTİ’Yİ BIRAKIP CHP’YE GEÇTİ

Daha önce Fethullah Gülen’in çiftliğini çok kez ziyaret ettim. Çiftlikteki yöneticilerle görüştüm ve etraftaki tüm komşularıyla, Gülen okullarındaki müdürlerle konuştum. ABD’de Gülen’in çiftliğine gelip giden bazı insanların söylediği kadarıyla cemaat, AK Parti’yi terk edip CHP’yi desteklemeye karar verdi. Amaçları bu partiyi de ele geçirmek. Bu düşüncenin planlandığı yer Gülen’in Pensilvanya’daki çiftliği. Elbette Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın da desteğini almış durumdalar. Gülen’in CIA’ya (ABD Merkezi Haber Alma Örgütü) hizmet ettiği biliniyor. 

SUSURLUK BAĞLANTISI

Susurluk olayı Türkiye’de nasıl devlet içinde bir devlet kurulduğunu, suç, mafya ve siyaset dünyasının nasıl iç içe geçtiğini ortaya koymuştu. Gülen, CIA tarafından kullanılan bir adam. Şimdilerde Susurluk olayıyla Fethullah Gülen arasındaki bağlantıyı açıklayan bir kitap yazıyorum.
 
GİZLİ BELGE SUNDU

Bu yapılanma tam da Gülen’in temsil ettiği şey. Gülen hareketi de dev bir eroin ağından besleniyor. Bir eğitim ağının başında olduğunu iddia eden Gülen, ABD’de Yeşil Kart başvurusunda bulunduğunda 50 milyar dolarlık bir mal varlığı olduğunu mahkeme heyetine gizlice sunmuştu. Bu rakam bir eğitim ağının başında olduğunu bile reddeden bir insan için dev bir meblağ. Bu kadar para nasıl toplandı? Mahkemeye sunulan bu evrakı belgeleyebilirim. 

 

 

 

Medya Haberleri

Hataylı Minik Yetenek Ahmet Kazar, Haluk Levent ile Aynı Sahneyi Paylaşmak İstiyor
Okan Yalabık’ın Gençlik Hali Görenleri Şaşırttı!
Ankaralı Turgut’tan kötü haber geldi
Akasya Durağı’nın Dilek'i yıllar sonra ortaya çıktı
Mert Demir Konya'yı Duman Edip Gitti