Günahlar, Allah ile iletişimin kopmasıdır
İlk emri “Oku” olan dinimiz, bilgi ve bilinç temeli üzerine oturur. Cehalete savaş açan Kur’ân, inananları bilgi ve bilinçli olmaya çağırır. Zira Kur’ân’a göre “Kulları içinden Allah’a karşı ancak âlimler derin saygı duyarlar.” (35/28) Yine ayetler, cehalet nedeniyle insanların günaha sapacağını haber verir: (4/17, 6/54, 16/119)
Demek ki Allah ile insan arasında iletişim sağlıklı bir şekilde devam ettiği sürece, insan doğru yoldadır, hak ve hayır üzeredir. Ne zaman ki bu iletişim kopmuştur, işte o zaman doğru yoldan sapmalar baş gösterecektir. Değişik görüntülerde ortaya çıkan bu sapmaların genel adı günahtır. Unutması ile meşhur olan insan, şeytan ve tutkularının fitlemesiyle kimi zaman Yüce Yaratanı unutur, O’nun kendisini görüp gözettiğini unutur; kimi zaman işlediği günah yüzünden dünya ve Ahirette kaybedeceği güzellikleri unutur; kimi zaman onlar sebebiyle dünya ve Ahirette duçar olacağı rezillik, ceza ve azapları unutur, sonuçta günaha düşüverir. Zira işlenen her günah, insanî değerlerden bir şeyleri alır götürür.
Günaha düşen insan için, her şey bitmiş değildir. O, yaşadığı sürece yeniden Yaratıcısını hatırlayıp O’na dönebilir, O’nunla iletişim kurabilir. Bu dönüşün ve iletişimi yenilemenin adı tevbedir. Peygamberimiz “Allah, can boğaza gelmeden, kulun yaptığı tevbeyi kabul eder” (Tirmizî, Deavât 98) buyurarak günahkârlar için tevbe kapısının açık olduğunu müjdeler. Önemli olan bu dönüşün içtenlikle ve kararlılıkla yapılmasıdır.
Nitekim Cenab-ı Hak da tevbe kapısının her zaman açık olduğunu bildirerek kullarını tevbeye çağırır:
De ki: "Ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım, Allâh'ın rahmetinden umut kesmeyin. Allâh bütün günâhları bağışlar. Çünkü O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir." (39/53)
Şunu da belirtelim ki asıl olan hiç günaha düşmemektir. Çünkü günahlarla kirlenen amel defterlerimizi, tevbe silgisiyle ne kadar temizlersek temizleyelim, günah izleri kalacaktır. Bir hadislerinde Peygamberimiz, işlenen her günahın insanın zihninden bir parçayı alıp götürdüğünü ve o gidenin tekrar geri gelmeyeceğini haber verir.
Tarih boyunca insanlık, insan ve cin şeytanlarının aklına gelebilecek hemen her günahı denemiştir. İşlenen hiçbir günahın, hiçbir kimseye zerre kadar faydası olmadığı gibi, hep zararı olmuştur. Bu nedenle hiçbir günah bir kez olsun denenmeye ve işlenmeye değmez. Günahların merak edilecek bir yanı da yoktur.
Hemen hemen aynı günlerde Hicrî 1429 ve Milâdî 2008’e gireceğiz. O halde Hicrîsi ve Miladîsi ile yeni bir yıla girerken, geçmişin muhasebesini ve geleceğin planlamasını yapmak zorundayız. Yapmamamız gerekip de yapmadıklarımızı/yapamadıklarımızı tespit edip onları tekrarlamama kararlığı içerisinde olmalıyız. Yapmamız gerekip de çeşitli sebeplerden dolayı hep sonraya bıraktığımız güzellikleri yapma azmi içerisinde olmalıyız. Zira günahlar bir kez daha denenmeye değmez, hayır ve güzellikler ise sonraya bırakmaya gelmez. Geçen yıllar geçti gitti geride kaldı, bir daha ele geçmez fırsatlar olarak uçup gitti. Gelecek yıllarda ne kadarlık ömrümüz olduğu bizlerin meçhulüdür. Değerlendirilmesi gereken ân, hemen şu ândır, hemen karar vermeliyiz.
Ey zamanın sahibi, bize emanet olarak verdiğin zamanın bütün dilimlerini bereketlendirmeyi nasip et bize.