Alkollü ve bitkin bir halde görüntülenen falan sanatçı acı çektiği için içtiğini söyledi.
Adı geçen kişi, son dönemde büyük acılar yaşadığını belirterek “Kısa süre önce annemi, teyzemi ve kuzenimi kaybettim. Şimdi de sevgilimin rahatsızlığı yüzünden acı çekiyorum. O durumda olmam tabi ki hoş değil. Ramazan ayı olmasından dolayı alkol aldığım için pişmanım ama o gün benim için özeldi. Ben kötü hiçbir şey yapmadım. O gün çok üzgündüm, çok mutsuzdum, tatildeydim içki içtim. Onun dışında adam öldürmedim. Herkesin yaptığı, herkesin yapabileceği bir şeyi yaptım. ” (Gazeteler)
Esefle söyleyelim ki bu ve benzeri haberler, sık sık gazetelere yansıyor. Şimdi bu haberi değerlendirelim:
Her şeyden önce, Müslüman Müslüman olduğu halde içki içmez buyuran bir peygamberimiz var.
İçki, tüm kötülüklerin anasıdır, zararı içende kalmaz. Yani o, şişede durduğu gibi durmaz.
İçki, dertleri artırır, azaltmaz. Kerahetten keramet, haramdan hayır gelmez.
Haram, Ramazan’da da haramdır, Ramazan dışında da. Elbette mübarek günlerde yapılan sevapların sevap çarpanı çok olduğu gibi, o gün ve gecelerde işlenen günahların günah çarpanı fazla olabilir. Zira bu, o günlerin saygınlığına saygısızlıktır aynı zamanda.
Doğum, düğün, cenaze, kutlama gibi özel günler, asla haramları/günahları işlemeye vesile olmamalıdır. Tam tersine hüzünlü günler sabretmeye. Sürurlu günler de şükretmeye vesile olmalıdır.
Haramların hiç biri, hiçbir Müslümana yakışmaz. Şartlar ne olursa olsun, hiçbir haram/günah işlenmeye, bir kerecik olsun denenmeye/tadılmaya değmez.
İlim adamı, sanatçı kimliğine sahip olan kimseler, toplumun öncüleri ve örnekleridir. Onlar kendilerinden ibaret olmadıklarını, sürekli izlendiklerini bilmelidirler. Dolayısıyla bu konumda olan kimselerin, kamu önünde aleni günahlara/kirli işlere bulaşmaları ağır bir vebaldir.
Hiçbir ibadet bir başka ibadetin alternatifi değildir. Sözgelimi infâk, kurban ibadetinin alternatifi değildir. Fakirlere yardım hac ibadetinin yerine geçmez. Her ibadetin kişideki kazanımı ayrıdır. Dolayısıyla bir kimse kalkıp da, ben namaz kılmıyorum ama fakirlere yardım ediyorum diyemez. Bu günahlar için de böyledir. Hiçbir günah bir başka günahın işlenmesini mubah kılmaz. Dolayısıyla bir kimse, ben içki içtim ama zina etmiyorum, adam öldürmüyorum diye savunma mekanizması geliştiremez.
O halde din anlayışımızı gözden geçirmeliyiz. Yüce Allah’ın dinini, Allah ve Rasülünden öğrenmeliyiz. Allah’a din öğretmeye ve kendi takıntılarımızı din diye dayatmaya kalkmayalım. İşte bu konudaki Rabbimizin uyarısı:
De ki: «Dininizi Allah'a mı öğretiyorsunuz? Oysa Allah göklerde olanları da yerde olanları da bilir, Allah her şeyi bilendir.» (49/16)