Gündemden…

yazar-104

Topuz Transferine Bir Katkıda Bizden Olsun!

         Mehmet Topuz transferinde (karmaşasında) herkes kendine göre bir etiktir tutturmuş gidiyor. Beşiktaş başkanı sözleşmeli bir futbolcuyu ayartmakla, sözleşmeli futbolcu sözleşmesine sadık kalmamakla, Fenerbahçe ve Kayseri Spor futbolcuya sormamakla suçlanıyor. Herkes birbirini etik olmamakla suçluyor.

         Beşiktaş ve Mehmet Topuz transferin girişimde doğru, devamında hatalıdırlar. Tabiî ki futbolcuya kendi takımında oynamak istediğini soracaksın, gönlünü yapacaksın ama kulübüyle anlaşmadan futbolcu transfer ettik demeyeceksin. Basına duyurmayacaksın. Bunlar konuşulan şeyler. Benim dikkat çekmek istediğim konu etik! Kayseri Spor Mehmet Topuz’u sözleşmemesine sadık kalmadığı için etik dışı davranmakla suçluyor. Ama aynı Kayseri Spor aynı futbolcusu ile yaptığı sözleşmeye sadık kalmayarak, futbolcunun haberi bile olmadan Fenerbahçe’ye satıyor. Sözleşmeye çok önem veren Aziz Yıldırım, sözleşmesi devam eden teknik direktörü Aragones dururken, gidip Köln’ün sözleşmeli teknik direktörü Daum’u transfer ediyor. Etiğe bak!

         Etik demek ahlaki demektir. Geleneğe, göreneğe, töreye uygunluk demektir. Bunlarında futbol piyasasındaki yerini az çok hepimiz biliriz. Bu piyasada etiği konuşmak çok etik olmaz kanımca. Toplum olarak en iyi yaptığımız şeylerden biri, kelimelerin ve kavramların içini boşaltıp ağzımıza sakız yapmak. “Etik” kelimesi de aynı duruma düştü. En ahlaksız işler yapan, geleneğinden, göreneğinden uzaklaşmış insanlar bile konuşurken ikide bir etik kelimesini kullanıyorlar. Toplumsal değerlerimizden rahatsız olanlar, burun kıvıranlar lafa geldi mi etik etik!

         Ayrıca bu transfer olayı meşhur Türk filmlerinin konusunu hatırlattı bana. Paragöz bir baba, gönülsüzde olsa kızı almak isteye ağa ve birbirini isteyen iki genç. Biz hemen iki aşığı destekleriz ama para ve güç çoğu kez etik filan dinlemez. Ağa kızı alır. Fakat sonuçta mutlaka iki aşık buluşacaktır. (Eğer ölmedilerse)

TEKNOLOJİ DEDİKLERİ…

         Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ve Atlas Okyanusu üzerinde düşen Fransız uçağı, teknoloji konusunda düşündüklerimi haklı kılıyor gibi. Galiba insanoğlu bu teknoloji hikâyesini fazla abartıyor. Evrenin büyüklüğü ve ihtişamı karşısında teknoloji çok minik kalıyor. Karıncanın hareketini gördüğünü söyleyenler, günlerce bir enkazın yerini bulamıyor. İleri teknoloji sahibi ABD ordusu Irak işgalinde kendilerine direnen Kerbela ve Necef’i bir ayda zor geçmişti.

         Öte yandan bütün bağımlılıkların (Yaratıcımıza olan dışında) maraz doğuracağına inanan biri olarak teknoloji bağımlılığının başımıza iş açabileceğini düşünüyorum. Teknolojiden faydalanamadığı için üzüldüğümüz bir dağ köylüsü teknolojik bir afet sonrası en avantajlı kişi olacaktır. Ekmeğini, suyunu, yakacağını, giyeceğini kendisi üretebilmekte, kendine yetebilmektedir. Şehir kültürüne alışmış bizlerin, sadece elektriği kaybetmesi bile hayatlarımızı felç etmeye yetecektir.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.