Sevr Mağarası, Sevgili peygamberimiz Hz Muhammed ve Hz Ebubekir’in Medine’ye hicreti sırasında Mekkeli müşriklerden korunmak için sığındığı mağaradır. Sevr Mağarası’na ulaştıklarında Hz Ebubekir:
“−Yâ Rasûlallâh! Ben mağarayı temizleyinceye kadar, siz burada bekleyin!” dedi ve mağaraya girdi. Mağaranın içini temizleyip haşerat deliklerini kapattıktan sonra:
“−Artık gelebilirsiniz ey Allâh’ın Rasûlü!” dedi.
Fahri Kainat Efendimiz Hazreti Muhammed'i (S.A.V) takip eden müşrikler, izleri tâkib ederek, Sevr Mağarası’nın ağzına kadar gelmişlerdi. Ancak baktılar ki, mağaranın ağzı hiç el değmemiş gibi örümcek ağları ile kaplı ve ayrıca bir güvercin yumurta üzerinde yatıyordu. yuvası vardı. Allâh Teâlâ’nın emriyle mağaranın önünde Peygamber Efendimiz’in yüzünü örtüp göstermeyecek biçimde bir ağaç yetişti. Müşrikler, Alemlerin Efendisi’nin burada olabileceğine ihtimal vermeyerek geri döndüler.
Rabbimizin Sevr girişinde bahşettiği mucize dahilinde olan, yuvasında yatan güvercin beni çok duygulandırdı ve güvercinlere karşı sevgim ve ilgim çok artmıştı. Güvercinlerin yaşam hikayesini yıllardır çok merak ediyordum. Yıllar sonra evimizin boş balkonunda yetiştirmek üzere bir çift güvercin bulundurmaya karar verdim. 2012 Mayıs ayında oğlum oğlum Nevzat ile Konya Macur pazarından bir çift beyaz güvercin aldık.
Elimde kamera ile bir belgesel çeker gibi güvercinlerin yaşam hikayesini, fıtratında olanları, özelliklerini bir yıl izledim, çekim yaptım ve not aldım. Onların yaşamı ile insanların yaşamını, onlar ile insanı karşılaştırma, değerlendirme fırsatı buldum.
Evimizin balkonunda beslediğimiz güvercinlere yuva yaptık, yemini ve suyunu verdik. Aradan biraz zaman geçtikten sonra çiftleşmeye başladılar. Gagalarını birleştiriyorlar, o şekilde sağa sola defalarca sallıyorlar, sonra erkek kuş dişi üzerine çıkıyor. Bu çiftleşme işini günlerce tekrarladılar. Güvercin yumurtlamadan önce, erkek ve dişi kuş yuvaya çer, çöp taşıyorlar. Erkek kuş getirdiği çöpleri ağzı ile yuvaya bırakıyor, dişi kuş uygun gördüğü yere yerleştiriyordu. Yumurtlama günü yaklaşınca erkek kuş yuvayı ısıtmaya başladı. Erkek kuş bu görevini ihmal ettiğinde dişi kuş onu başıyla, çıkardığı guuk sesi ile uyarıyordu.
Erkek kuş yuvayı yeterlice ısıttı. Dişi kuş 19-05-2012 günü birinci, 20-05-2012 de ikinci yumurtayı yumurtladı. Gündüz dişi, akşamdan sabaha kadar erkek kuş yumurtaların üzerinde yattılar. Acıktığında ve susadığında yuvadan ayrılıp 1-2 dakikada yem yiyor, suyunu içip yuvaya dönüyorlardı.
Güvercinlerin yaşam hikayesini ve fıtratlarında olanı her gün izliyordum. Yumurtanın içerisinden 19. Gün birinci, bir gün sonra ikinci yavru çıktı. Yavru kuş yumurtadan çıkarken üzerinde yatan güvercin onun yumurtadan ayrılmasına, çıkmasına yardımcı oluyordu. Yavrular yumurtadan çıktıktan sonra annenin kanatları altına sürünerek girdiler. Biraz zaman geçtikten sonra o minnacık yavru güvercinler anne güvercin altından çıktı, geri geri yuva dışına çıktı ve ilk kakasını yuva dışına yaptılar. Tekrar anne yuvanın altına girdiler. Eş güvercinler ve yavru güvercinler kakalarını hiç yuva içerisine yapmazlar. Acıktıklarında kanatlarını çırparak ana güvercinin boğaz kısmına geliyorlar, gagalarını yukarı kaldırıp güvercinin gagasına yaklaştırıyorlar. Yavrularının acıktığını anlayan güvercin yavru güvercinin gagasını kendi gagası arasına alarak günler önce kursaklarında biriktirdikleri kursak sütünü yavru güvercinlerin ağzına pompalıyorlar. Bu yavrulara yapılan yakıt ikmalidir, bunu gün içerisinde onlarca defa yaparak onları besliyorlardı. Ana kuş yem ve su içtikten sonra yuvaya döndüğünde yavru kuşlar başlıyor çırpınmaya ve gagaya tutunmaya. Bu çırpınma ve gagaya yapışmaları, kursakları şişinceye kadar devam ediyordu.
Yavrular yumurtadan çıktıkları gün çok küçük yapıdalar. Her gün belirgin şekilde yapıları büyüyor, beş, altı gün sonra anaç güvercinin altına sığmaz duruma geliyorlar. Yavrular hem anacın vücudu altına, hemde birbirlerine vücutlarını değdirerek büyüyorlar. Yavrular artık anacın vücudu altına sığmaz duruma geldikten sonra, anaç güvercin yuva dışında yavruları beklemeye başlıyorlar.
Yavru güvercinler 30-40 gün olduktan sonra, ana güvercinler onları uçmaya, yem yemeye alıştırıyorlar. Yavrular uçmayı, yem yemeyi öğrendikten sonra yuvadan ayrılıyorlar ve komşu oluyorlar. Ayrıldıktan, uçtuktan sonra çıktıkları eve-yuvaya artık dönmüyor ve kendilerine günü gelince yeni yuva kuruyorlar.
Güvercinler yılda 5-6 defa yumurtlar ve çıkan yavrularını büyütürler. Birinde, dişi güvercin yumurta üzerinde yatarken erkek güvercin uçmaya gitti ve bir daha dönmedi. Ben ve yumurta üzerinde yatan güvercin onun kayboluşuna çok üzülmüştük. Yumurtanın üzerinde yatarken gözü ve kulağı giden eşindeydi. Yuvada sessizlik içerisinde pür dikkat ondan bir haber, ses gelecekmiş gibi onu bekledi. Onun yokluğunda yumurtanın üzerinde 24 saat tek başına yattı, tek başına yumurtadan çıkan yavruları besledi ve büyüttü. Eşini kaybetmek böyle zor birşeydi, yalnız kalan bir anne gibi zorlanıyordu. O günlerde durgun ve üzüntülü bir duruşu vardı, ağlar gibi günlerce ‘guk, guuk, guk..huk, huuk, hıık..’ sesleri çıkarır ve içini çekerdi. Ben onun üzüntüsüne ve için, için ağlamasına şahit olmuştum.
Elimde kamera ile bir belgesel çeker gibi güvercinlerin yaşam hikayesini, fıtratında olanları, özelliklerini bir yıl izledim, çekim yaptım ve not aldım. Onların yaşamı ile insanların yaşamını, onlar ile insanı karşılaştırma, değerlendirme fırsatı buldum.
Güvercinler birbirlerine, yuvalarına, yavrularına karşı görevlerini hiç ihmal etmiyorlar. Yapacak işlerini ne bir saat sonra, nede bir saat önce yapıyorlar. Yuvaları düzenli ve temiz, bit, pire ile mücadele eder ve yok ederler. Bugün yapılacak işlerini hiç yarına bırakmıyorlar. Eşleşmeyi, yuva kurmayı zamanı gelince yapıyorlar, bir ay, bir yıl sonrasına bırakmıyorlar. Yumurtlamayı, ne bir saat erken ne bir saat geç değil, vakti gelince yapıyorlar. Yavrunun yumurtadan çıkışı gününde çıkacak şekilde yumurtanın üzerinde yatıyorlar. Yavrularını büyütürken onları hem çok iyi koruyorlar, vaktinde besliyorlar, günü gelince yem yeme ve yuvadan uçmayı öğretiyorlar. Yavrular yuvadan uçtuktan sonra onların hiçbir işine karışmıyor, ilgilenmiyorlar, huzurlarını bozmuyorlar. Onlarda kendilerini büyüten ebeveynlerine hiç saygısızlık yapmıyorlar.
Güvercinlerin, biz insanlarda olan kötü ve yanlış huylarımız güvercinlerde yok ve göremezsiniz. Güvercinler kendisine yapılmasını istenmeyeni hemcinsine yapmıyorlar. Doğayı, çevreyi bozmazlar ve sahiplerine karşı sadıktırlar. Eşler birbirlerine ve yuvasına karşı sadık, aldatmazlar ve hiç ayrılmaz, boşanmazlar. Bibirlerine hasetlik, kıskançlık yapmazlar, sadece yuvasını, eşini kıskanır ve korurlar.
Güvercinler birbirlerine yalan söylemiyor, birbirlerini kandırmıyor, riyakarlık yapmıyorlar, birbirlerine karşı saygılı ve sabırlılar. Paylaşmayı biliyorlar, mevcut yem ve sudan hepsi istifade ediyor, saklamıyor ve biriktirmiyorlar. Birbirlerine vefalılar, minnet ederler, nankörlük yapmazlar. Onlarda gece gündüz Allah’ı zikrederler, şükreder ve birbirlerine teşekkür ederler. Aralarında fitne çıkaran olduğunda diğerleri ona engel oluyor. Gurur ve kibirli değiller, hata yaptıklarında diklenmezler. Birbirlerine merhamet ederler ve yaşam alanını birbirlerine dar etmezler. Fıtratları dışında bir halleri yok, fabrika ayarlarını hiç bozmaz ve değiştirmezler. Aralarında huzuru bozana izin vermiyorlar ve haksızdan yana olmazlar. Aralarında hiç dedikodu, gıybet etmezler, birbirlerine iftira etmiyorlar. Birbirlerine zulüm etmiyorlar, birbirlerini öldürmüyorlar ve asırlardır huzurlu yaşıyorlar.