Hayatın meşru acıları vardır.
Meşru, olması gereken, olması muhtemel ve beklenen.
Yani mutlaka hayatın bir yerinde onunla karşılaşacaksınız. Siz yerinizden kıpırdamadan dursanız bile size gelip uğrayacak.
Bundan kaçınmanız mümkün değil. O yüzden hayatla beraber akmak ve hayatı anlamlı kılmak için bu meşru acıları sabırla ve metanetle karşılayıp öncekine kıyasla biraz daha esneyerek ve pişerek içinden geçmek gerekecek.
Analitik psikoterapinin kurucularından Jung der ki: “Bütün ruhsal problemlerin arkasında hayatın meşru acılarına dayanmaktan kaçmak vardır”.
Meslektaşlarımız buna varoluşsal acı diyorlar. Kadim öğretimiz bize bunu imtihan diye öğretti.
Yaşamak imtihana tabi tutulmaktır. Bu böyledir.
“O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır.” Mülk.2
Bir de sizi geliştirmeyen yıkıcı diye niteleyebileceğimiz sıkıntılar vardır. Mesela suçlanmaktan doğan acılar. İçinde sizin kurban olduğunuz kurgular. Korktuğunuz için kendinizi var edemediğiniz durumlar. Baskın utanç, içe kapanma, derin yalnızlık gibi.
İşte dinin geliş amaçlarından biri burada önem kazanıyor. Ekrem Demirli Hoca’nın tabiriyle din geleneğin sultasını kırmak için gelmiştir. Hissettiği yoğun utanç duygusundan dolayı kendini var edemeyen insana Peygamber sav’in şu Hadis’ini hatırlatmak gerekiyor.
“Haya imandandır.”
Yani eğer haya edeceksen, utanacaksan bu sadece imani gerekçelerle olacak. İnsanlardan, geçmişinden, sahip olduklarından, sosyal statünden, insanların kınamasından, insanlara rezil olmaktan değil.
Veya bir yerin ağrıyor, gider tedavi olursun sürekli o ağrıya katlanmak zorunda değilsin, bu varoluşsal bir sıkıntı değil.
Bir kurbansan kurgudan çık. Korkularınla yüzleş. Yalnızlığını anlamlı hale getir.
Büyümek, yetişkin ve olgun olmakla ancak itibar kazanabiliriz. O yüzden meşru acıların içinden pişerek geçmeyi, imtihana tabi tutulacağımızı, onunla karşılaştığımız zaman sabrı kendimize kalkan kılmayı baştan kabullenmeliyiz.
Hz Mevlana şöyle söyler: Nereye gidersen git mutlaka orada da akrep ve yılan olacak.
Daha önceki yazılarımızda bir başka yazardan alıntı yaparak ruhsal problemlerin arkasında tembelliğin yattığından da söz etmiştik. Kaçındığınız meşru acılar ve sıkıntılar her seferinde diğerine eklemlenerek yeniden ve yeniden karşınıza çıkmaya devam edecek.
O zaman bir sıkıntı ile karşılaştığımız zaman bunun varoluşsal, meşru ve imtihana matuf olup olmadığını test ettikten sonra eğer öyleyse bunu bir misafir gibi karşılayıp güzel ağırlamak hususunda gereken dikkati göstermeye niyetlenelim. Onu daha sonrasında imtihana tabi tutana güzelce uğurlayalım.
İmtihan eden merhametlidir, hilm sahibidir. Uğradığınız her mihnetin karşılığı da O’nun yanındadır.
Yolcu sana da bir sıkıntı bir gönül darlığı geldi mi alevlenme meyus olma, senin için muvafıktır o. Mesnevi.3/3734