Konya’mızın medarı iftiharı maddi ve manevi mimarı, yüce Rabb’imizin sadık kulu, şeriatı Ahmed’iye aşığı, Tayyımekan, Mürşit, doğru yolu gösteren, Kutbu-Külli’den Hayırhah, büyük insan Hacıveyiszade Hacı Mustafa Kurucu Hocamızın ahirete intikalinin 50. yıl dönümünü dualarla, tazimle kutlamış bulunuyoruz.
Hocamızın sağlığında yıllarca namaz kıldırdığı, önceleri Piri Mehmet Paşa sonraları Aziziye Camiilerinde olmak üzere arkasında namaz kılmak, sohbetlerinde bulunmak irşatlarına uymak bahtiyarlığına kavuşmuş olan bir faniyim.
Bu arada araştırmacı kimliğim dolayısı ile hocamızın bir çok kerametlerini toplamış, kaleme almış ve gazetelerdeki köşemde neşretmiş bir kimse olarak bugün de sizlerle vaktiyle aramızda geçen keramet kökenli özel bir anıyı nakletmek istiyorum. Yıl 1958, postane arkası Kalecik mahallesindeki arsanın üzerine ev yaptırıyorum. Boya, badana, kiremit vs. gibi teferruatlı işler kaldı. Lakin para bitti. Biraz da borçlandım. Sıkıntıdan olsa gerek hastalandım. Her gün ikindi ile yatsı arası başıma müthiş bir ağrı giriyor, ilaç geçirmiyor. Hem akşam nazmımı cemaatle kılmak ve hem de hocamın duasını almak üzere Aziziye Camiine gittim. Kuzeyden girişte sağ taraftaki hücresinde hoca hazırlanıyor idi. O tarafa yöneldim. Fakat mümkün mü? Kapıda bekleşen adamlar izin vermediler. Sessiz sedasız namaz sonrası hoca ile temas kurmak üzere geri döndüm ve kalabalık cemaat arasında bir yer bulup oturdum. Hoca makamından çıktım. Müezzin kamet getiriyordu. Fakat hoca imamet makamına doğru gideceğine benim saf tuttuğum tarafa doğru döndü ve gelip benim önümde durdu. Sağ eliyle sol bileğimden tuttu. Çok kısa bir dua okudu. “Veren de Allah, kaldıran da Allah” dedi. “Gel namazı benim arkamda kıl, duada dizimin dibinde otur, kalkıp gitme” dedi. Tuttuğu bileğimi bırakmadı. Beraber ön safa geldik. Tam arkasındaki şahsı oradan aldı, beni yerine koydu. Namazın farzı kılındı, ben yerimden kıpırdamadım. Sünnetler kılındı, tespih çekildi. İş duaya gelince gözünü gözüme doğru dikti. Dua bitinceye kadar göz göze kaldık. Dua bitince gözüyle işaret etti. Yerimden kalkıp dışarı çıktım. Keramet yerini bulmuştu. O gün o akşam daha orada başımın sinsi ağrısı aniden geçti, huzura kavuştum. O günden bugüne vallahi benim başım ağrımaz oldu. Bu bir…
İkincisi aynı gece uykuda bir rüya gördüm. Rüyam maddi sıkıntılarımın halledilişi ile ilgiliydi. Uyandım, Tanrı’ya sığındım. O gecenin sabahı daha erken saatlerde o yılların zenginlerinden Tevfikiye caddesinde yapı malzemeleri satan Mehmet Apka isimli bir zatın muhasebecisi beni arayıp buldu. İnşaatımın noksanlarının tamamlanarak oturulur vaziyete getirileceğini patronu Mehmet Apka’dan talimat aldığını, oluşacak borcumun yıllar sonra zaman içinde ödenebileceğini söyledi. Söz yerine getirildi.
Allah gani gani rahmet eyleye ve böylesine güzel şefaatlerin cümlemize nasip kılınmasını yüce Mevla’dan niyaz eylerim…