Varoluş gereği eşyanın, toprağın, icat edilmiş, üretilmiş araç gereç, mekânların ve kaynakların enerjisi gücü ve miktarı vardır. Bunu kapasite olarak kavramlaştırabiliriz. İnsanoğlu içinse yetenek, söz, kelime ve kavramlar bizim dağarcığımızın hazineleridir. Hayatımız süresince alım hacmine göre her gün yenilerini atarız bir kumbarayı doldurur gibi. Kumbaramız dolduğu zaman bunları tecrübe olarak kaydederiz kimliğimize. Bu döngü devam eder ömrümüz boyunca. Yeni bir alan ve çevre ile yeniden başlarız kapasite gücümüzü artırmak için. Bu içimize sığan birikimimizdir aslında. Hayatın her safhasında becerilerimizi tecrübelerimizi sergileriz. Bu ise statümüzü ve konumumuzu belirleyen bir unsurdur. İşte bunu, alanda üretime dönüştürmek, bizim kapasitemizin bir tezahürüdür.
Kapasite zihnin yapısı ile de doğru orantılı bir özelliktir. Anlama ve kavrama yeteneği ile haznemizi doldurabiliyor ya da kullanabiliyoruz.
Aynı kumbarayı doldururken ekonomik gücümüz nispetinde tasarruf yapma miktarında olduğu gibi.
Etrafımıza şöyle bir bakarsak birçok insan bizlere yetersiz, kapasitesiz, anlama sıkıntısı olan tipler olarak geliyor. Bu insanlara bir şey anlatamıyorsunuz, kafasına girmiyor, unutuyor, uygulamayı başaramıyor. Söylediğin zaman kendini bilme ve geliştirme kapasiteleri olmadığı için bu durumlarını da kabul etmekte direniyorlar. Belki bilerek bu duruma düşmüyorlar, kapasiteleri bu. Peki, ne olmalı, herkes kendine uygun iş ve kapasitesine göre odaklanmalı.
Hani çokça duyarız Cenabı Hâk evladın da hayırlısını versin duasını. Diyelim ki bir ailenin üç evladı var. Hepsinin ayrı ayrı özelliği, kapasitesi ve hayatı yaşama biçimi var. Bir evlat ki ailesine, eşe dosta, ülkesine ve milletine karşı var gücü ile çalışır, katkı verir. Kapasitesi miktarınca dert edinip koşturur. Bir tanesi etliye sütlüye karışmaz, günü birlik yaşantıda. Diğer üçüncüsü düzensiz, plansız, sınırsız ve bildiğini okumaya devam eder. Gece gündüz oyun eğlencede, boşlukta, sıkıntı bataklığında huzursuzluk sebebidir ailede.
Ülkelerin yaşamı da aile yaşamı ile birebir örtüşmektedir.
Ülkenin evlatları bizleriz. Kapasitemiz değerinde bu vatanın, bayrağını, kutsallarını ve değerlerini dert edinmeliyiz. Bu bilinçte azim ve şuurda çalışmalıyız. Kapasitemize uygun yerimizi, haddimizi iyi bilmek durumunda olmalıyız. Ülkeye âşık olanlar, ailesine âşık evlatlar gibi çalışkan olmalı. Kaygısız hiçbir şey umurunda olmayan, gündelik, rutin, monoton bir yaşam, etliye sütlüye faydasız biri olmamalıyız.
Ülkenin siyasetine, STK’na, bürokrasisine ali cengiz oyunları ile oturan, kapasitesi sorgulanan kifayetsizlerden olmamalı. İşte bunlar ailenin hayırsız ve sıkıntının merkezine oturan evlatları gibidir. Bu tiplerde aidiyet sıfıra yakın kapasite.
Kendi vatanının öz evlatları olmayı beceremeyenler, yabancı ailenin evlatlıkları gibi davranış sergilerler. Değerleri tüketmişler ilke yok, çizgi yok, dert yok. Batılı ailelerin kapasitesizlerden seçtikleri siyasi sokak çeteleri, hazır kıta takım evladı olmuşlar. Efendileri için ‘’Hizmete koşarım emret efendim.’’ modundalar. Olan kısıtlı beyin kapasiteleri de ülke düşmanlarının kontrolünde.
İşte bu müdahale çetesinin başına en çapsız kapasitesizi bulmuşlar. Buda bizim ülkenin şansı mı kaderi mi artık? Yılların siyaset takımında at başı olmanın tek şartı kapasitesiz olmakmış meğer. Hep aynı mantalite öz vatana ve değerlere karşı başrolde oynamak.
Yalan ağız, her daim ülkeyi ecnebiye şikâyet etme. Hep sorun üretme, problem olma. Ülke için aşk ile koşan liderini eften püften sokak dedikoduları ile oyalama, zamanını çalma. Evde huzur bırakmayan bir baltaya sap olmamış kapasitesiz evlat timsali. Ülkeye yüzyılın armağanı olan anlamsız içi boş bir tip. Ülken için gelecekte siz yok hükmündesiniz. Sebep kapasiten yetersiz. Al maaşını ye, iç, kabinde teşkilat elemanlarının sevgi ilişkilerine el at. Halkın mukaddeslerine dil uzatan başkanlarının kulağını çek. Evlatlarımızı şehit eden dağdaki eşkıyanın mahpustaki teröristini savunmayı bırak. Kapasitesizler takımına aldığın çapsızları dolaşıp onlara , Biden’ dan gelen talimatların kuryeliğini yap!..
Kapasiteniz, ülkenin tarihsel kodlarının büyüklünü ve gücünü idrak etmeye yetmiyor. O zaman yapmanız gereken peşine takılanlarla eğlenin sessizce. Bu millet ve ümmet için koşanlara set olmayın, gölge etmeyin yeter.
Yapılacak şey, oturunuz oturduğunuz yerde çay için, kapasiteniz ve çapınız ona yeter diyeceğim ama oda şüpheli.
Sanki içinizden birinin kapasiteli nasıl olunur? Diye mırıldandığını duyar gibiyim.
Kapasite; imanla, vatan ve bayrağa şuurla, azimle, aşkla, koşmakla ve çalışmakla olur…
Sağlık ve selametle kalın…