Hakan Atilla'nın ABD'deki yargılamasının jüri aşaması tamamlandı. Sonuçları bakımından kimsenin FETÖ'ye söyleyecek sözü yok. Ahlak ve şeref yoksunu FETÖ mensupları başlarındaki şefleriyle birlikte zaten bu ülke ve insanıyla savaş halinde. Yani bildiğiniz savaş. Ateşli silahlar da içinde olmak üzere. Hatta o kadar ki, hat mücadelesi değil, satıh mücadelesi veriyorlar. Yedi kıta, yedi deniz bu savaşı sürdürüyorlar. Biz onlara dünyayı dar ettikçe, onlar iğrençleşiyor. Her geçen gün yüzlerinden bir perde daha yırtılıyor ve bakmaya iğrendiğimiz o hırsız, o arsız, o vatan haini çirkinlikleri ortaya çıkıyor.
Peki ABD'ye söyleyecek sözümüz var mı? Bence onlara da yok. Yani güneyimize yığdıkları teröristlere dört bin tır ağır silah yetmiyormuş gibi bir de yüz bin kişilik ordu kurun tüm masraflarınızı biz karşılayacağız diyen bir ülkeye söyleyecek sözümüz olabilir mi? Adamlar ihsas-ı rey bile yapmıyorlar, bildiğin biz sizin düşmanınız ve her aşamada sizinle savaş halindeyiz diyorlar.
Tüm bunlar ortada dururken Hakan Atilla meselesi nasıl çözülecek? Ondan da öte kim çözecek? Eğer bu hukuk platformunda oynanan siyasi bir tiyatroysa, ki hiç şüphe yok öyle. O zaman çözüm siyaset eliyle hukuk kullanılarak gerçekleşecek. Bu olay özelinde hukuk ilkelerinden falan bahsetmek tek kelimeyle, ahmaklıktır. Aynı platformu hem de gecikmeden Türkiye'de kurmak gerekecek. Nasıl ki, "uluslararası ilişkilerde mütekabiliyet esastır" diye temel bir kural var. İşte bu kuralın işletileceği en iyi süreç başladı. Metin Topuz içerde dursun ama bu olayın mütekabili olmadığını hepimiz biliyoruz. Bunun için daha ağır bir isim gerekiyor. Bu ismi bulmak ve almak bu sorunun çözümünün şüphesiz ilk adımıdır.
Öte yandan bu soğuk savaş reflekslerinin nereye doğru evirileceğini kestirmekte zor değil. ABD ile aramız her geçen gün açılacak. iyi ki de açılacak. Aramız açıldıkça dünya da bize açılacak. Biz ABD'den uzaklaştıkça ABD içine kapanacak. Sonuçta beklenen hazin son, ABD'nin yakasına yapışacak ve tarih, ABD'den, işlediği cinayetlerin hesabını soracak. ABD, kuruluşunda kıtanın yerlilerine hangi katliamı yapmışsa, kuruluşundan sonra da tüm dünya halklarına aynı katliamı yaptı.
Hakan Atilla davasının sıradan bir hukuk davası olmadığını bu yönüyle de içeriğinin ne olduğunun anlamsız olduğunu biliyoruz. ABD, kırk yıllık emeği olan FETÖ'nün, gözünün önünde eriyip gitmesine mani olmak için bu dava sürecini başlatmış olabilir. Çünkü bu davanın ilk raundu yine ABD'nin emriyle 17/25 Aralık operasyonu olarak Türkiye'de gerçekleşmişti. Kaldı ki ABD zaten FETÖ'yü bu günler için beslemişti
Ben bu davanın oluşturacağı hasarın 2019 Mart ve Kasım seçimlerine varmadan çözülmesi gerektiğine inanıyorum. Bunun yolu bellidir. ABD'nin kapısına dayanıp yalvaramayacağımıza göre, işletilecek yöntem mütekabiliyet yöntemidir. Esasen bu gerginliğin kaybedeni de ABD olacaktır. Ve tüm dünyanın gözü önünde ABD bu konuda da gelip kapımızı çalacaktır. Yeter ki içimizdeki kimi mandacı ve ruhu istila edilmiş olanlar buna inansın.
ABD'nin kendi içindeki siyaset ve ekonomi uzmanları bile ABD çatırdıyor, gürültüsü artık kulakları sağır edecek düzeyde derken bu sesi duymamak için kulaklarını kapatanların bu kavgada saf tutamayacağını hatta tutarsa gedik oluşturacağını biliyorum. Bundan dolayı da bu konuya CHP başta olmak üzere muhalefet ile, kavganın içinde saf tuttuğunu söyleyen iç ihanetin ikna olmasını beklemek zaman kaybından başka bir şey değildir. Varsın onlar yüzyıllık nakaratlarına devam etsinler. Biz ufku aydınlatan bir perspektif ve bu aydınlığı yakalamaya çalışan bir azim oluşturmak zorundayız.