Müminlere bir çağrısında Yüce Rabbimiz şöyle buyurur:
Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı, bâtıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin. Ve kendinizi/birbirinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, sizi esirgeyecektir.
Kur’ân’ın her ayeti, pek çok mana ve hükümleri ihtiva eder. Çünkü her ayet, kerîmdir. Onun için ayet-i kerime diyoruz. Kerîm, ikramlı, cömert demektir. Ayetler de muhataplarına pek çok mana ve hikmet ikram ederler. Bu ayet de öyle. İşte ayetin sunduğu ikramlardan bir kaçı:
Mal, imtihan aracıdır, her insan sahip olduklarıyla imtihan edilmektedir.
Yüce Yaratıcı, kullarından kimini zengin kimini fakir kılarak sınamaktadır. Variyetli olan, nereden nasıl kazanıp, nereye nasıl harcadığından, sahip olduklarının şükrünü eda edip etmediğinden sorgulanacaktır. Fakir olan da sabredip sabretmediğinden hesaba çekilecektir.
İslam’a göre malın asıl sahibi Yüce Allah’tır. Mal, kulların elinde Allah’ın emanetidir. Dolayısıyla hiç kimse, benim malım değil mi, istediğim gibi kazanır, istediğim şekilde harcarım diyemez.
Yüce Rabbimiz, malı insanlar için halk etmiştir ve onların kullanımına sunmuştur. Bu, O’nun kullarına olan engin rahmetinin bir tecellisidir.
Yüce Allah’ın insanlığa bahş ettiği nimetler, onlara fazlasıyla yetecek miktardadır. Yeter ki insanlar, bunları helal ve adilane bir şekilde paylaşsınlar.
Yine O, malın kazanılıp harcanmasına dair temel ölçüler koymuştur. Mümine düşen bu ilahî ölçülere riayet etmektir.
Helal ölçüler, insanları doyurmaya, onları mutlu ve huzurlu etmeye yeter. Bu yüzden hiçbir konuda haramlara başvurulmamalıdır. Mal konusunda da öyledir. Ticarî ilişkilerde, miras paylaşımında, mehir konusunda, kazanırken ve harcarken asla haram yollara tevessül edilmemelidir.
Allah’a iman eden kimse, insanlar arası alışverişlerinde her zaman helale riayet eder. Helal olan malları, helal ölçüler içerisinde alır satar ve karşılıklı rıza ile mal sahibi olur.
Ayetin sonunda Ve kendinizi/birbirinizi öldürmeyin ifadesi yer almıştır. Çünkü cimrilik, savurganlık, şımarıklık, insanları hor hakir görmek, kıskançlık, gasp, hırsızlık, faiz, rüşvet, kumar, dolandırıcılık, tefecilik, kara borsacılık gibi pek çok kötülüğün sebebi maldır. Bunlar sonuçta insanları birbirlerini öldürmeye kadar götürmüştür. Dün olduğu gibi, bugün de yeryüzündeki savaşların pek çoğunun sebebi ekonomiktir. Bir tarafta ihtiraslarının kurbanı olmuş insanların kurduğu sömürü zulüm düzenleri, öteki tarafta gasp edilen haklarını geri almaya çalışanların savaşı ve kan gölüne dönen yeryüzü.
Allah’ın verdiği canı ancak O alır. Her canlı ölümü tadacaktır ve herkes kendi eceliyle ölür. Hiç kimse ne kendi ölümüne ve ne de başkasının ölümüne sebebiyet vermemelidir. İntihar, büyük günahlardandır. İnsan, ne kendi canına kast etmeli, ne de can tehlikesi olan işlere girişmelidir.
Aynı şekilde insan kendisini, sonu ölüm olan cezalara düşmekten de korumalıdır.
Allah’ın dini, insanlık için çok önemli olan can ve mal emniyetine büyük önem vermiş, bu emniyetin sağlanması için evrensel ilkeler koymuştur. İnsanlık bu ölçülere uyduğu sürece mutlu olmuş ve mutlu olacaktır.