Ülkemizde son yıllarda meydana gelen olaylar insanın kanını dondurtacak cinsten…
Büyük bir vicdansızlık, insafsızlık örneği sergilenerek gerçekleştirilen ve ölümle sonuçlanan vahşet derecesindeki olaylar, toplu katliamlar, intiharlar, sabi yaştaki küçücük çocuklara kadar inen tecavüzler, töre cinayetleri, kan davaları, mafya hesaplaşmaları, annesini, eşini ve çocuklarını katledecek derecede geçirilen cinnetler, faili meçhul cinayetler, trafik ve spor magandaları, intikam hırsı, tehditler, şantajlar, yaralamalar ve benzeri sayılamayacak kadar çok olaylar, olaylar…
Ülkemizde en üst derecede görev yapan kişilerin yakınlarına ve çocuklarına kadar uzanan dolandırıcılık, yolsuzluk, sahtekârlık, rüşvet, irtikap ve suiistimal, yine toplumumuzda çok sık görülen hırsızlık, soygunculuk, kısa yoldan köşe dönmecilik, devleti hortumlama, hak hukuk tanımama, haram helal ayırt etmeme gibi meydana gelen olaylar ve yüz kızartıcı suçlar…
Ayrıca ailelerdeki huzursuzluk, boşanma davalarında meydana gelen artış, aile parçalanmaları, yıkılan yuvalar, dağılan aile fertleri, aldatmalar, evden kaçan ve kötü yola düşen çocuklar, sahipsiz yavrular, büyüklerine hatta ana babalarına saygı göstermeyen gençlik, ana babasını sokağa atan evlatlar, evlatları ile ilgilenmeyen ana babalar, birbirleri ile yıllardır görüşmeyen kardeşler, psikolojik rahatsızlıklar sonucu meydana gelen vakalar ve ancak filmlerde olur denilecek cinsten dramlar, olaylar…
Diğer yandan işçisinin alın teri karşılığını ödemeyen ve verdiği sözü yerine getirmeyen işveren, işverenine karşı saygı ve hürmet göstermediği gibi kendisine emanet edilen malzemeyi hor kullanan işçi…
Kumar, içki ve uyuşturucu kullanımında meydana gelen artış ve benzeri negatif sosyal olayların tırmanışı…
Dostluk, kardeşlik, samimiyet, vefa gibi ulvî ilkelerden ve yüksek duygulardan sapma ve sözünde durma, doğruluk, sadâkat, emanete hıyanet etmeme, ahdini yerine getirme, yalana ve hileye tevessül etmeme gibi çok önemli hasletlerimizden uzaklaşmalar…
Ve lükse, tüketime olan düşkünlüğümüz, tembelliğimiz, çalışma azmimizi kaybedişimiz, yüksek oranda görülen inanılması zor meslek hataları, gençliğimizin genel olarak ilimden kültürden bîhaber, yetersiz, vasıfsız, üstün kapasite sahibi olmaktan uzak, sahasında yeterli derecede uzmanlaşamamış elemanlar olarak yetişmeleri sonucu ülke olarak bir türlü atılım yapamayışımız, ileri gidemeyişimiz…
Yukarıda sıralamaya çalıştığım olumsuz olayların tamamı ve daha fazlası toplumumuzda görülen ve yaşanan gerçeklerdir.
Bunları her gün gazetelerden okuyor, TV lerden dinliyoruz. İşte hâl-i pür melâlimiz… Çok acı, çok kötü ve çok esef verici bir görüntü…
Böylesine olumsuz, sorunlarla dolu, çirkin ve acı olayların sürekli yaşandığı toplumlar huzur ve saadet bulabilir mi? Toplumumuzu meydana getiren insanların her an bu tür olaylarla iç içe olması, yüz yüze kalması ile o toplumun refaha ve felâha kavuşması mümkün mü? Elbette değil.
Peki nereye gidiyoruz? Toplum olarak nereye sürükleniyoruz? Hangi bilinmez rüzgârın etkisi ile sonu belirsiz mecraya doğru yol alıyoruz? En korkunç uçurumlara sürüklendiğimizin, en tahrip edici fırtınalara doğru yelken açtığımızın farkında mıyız? Bu olumsuzlukların sebeplerini düşündük mü hiç? Bu olayların sebep ve sonuçları üzerinde kafa yorduk mu? Bu çirkinliklere, bu kötü manzaraya son vermek için hangi adımlar atıldı, hangi tedbirler alındı?
Bu olayları icra edenler bizim kendi ülkemizin insanları, bizim insanımızın evlâtları, kardeşleri… Ne oldu, nasıl oldu da bu insanlar bir anda canavarlaştılar âdeta…
İnsaf ve merhameti olmayan, vicdanında ufacık bir rahatsızlık duymayan, kalbinde Allah korkusunun zerresi bulunmayan, gönlünde manevi duygu taşımayan bir insanın her kötülüğü icra etmesi ve akılları fesâda uğratan olaylara karışması mümkündür.
Gelecek yazımızda bu esef verici olayların sebepleri ve çareleri üzerinde duralım İnşallah… Mutlu yarınlar efendim.