İnsani Yardım Vakfı (İHH)’nın Suriye Çalışmaları Koordinatörü Muhammed Yorgancıoğlu, İHH-Ayder İcra Heyeti Müdürü Veli Malkır ve İHH-AYDER Basın Koordinatörü Selim Tosun’la birlikte ziyaretime geldi...
İHH’nın çalışmalarını yakından biliyorum...
Yeryüzünde 10 tane ‘insanlık’ için yürütülen gönüllü çalışma varsa, bunlardan biri kuşkusuz İHH tarafından gerçekleştiriliyordur... İHH’nın kullandığı sloganı duymadıysanız duyun: İnsana Değer...
***
İnsani Yardım Vakfı (İHH)’nın Suriye Çalışmaları Koordinatörü Muhammed Yorgancıoğlu, Suriye’de yaşananları en yakından gözlemleyenlerden...
Ziyaretinin sebebi de ‘yaşananları’ anlatmak...
***
Suriye’de rejim karşıtı ayaklanmaların başlangıcını hatırlatıyor önce:
-Aralık 2010’da Tunus’ta başlayan Ortadoğu intifadasının acaba Suriye’ye de sirayet eder mi sorusu gündeme geldiğinde, halk üzerindeki aşırı baskıdan dolayı herkes böyle bir halk intifadasının Suriye’de olamayacağını düşünüyordu.
-Dera’da duvarlara yazı yazan çocuklara işkence yapılmasıyla Mart 2011’de başlayan Suriye intifadası, rejimin ıslahı talebiyle 6-7 ay silahsız ve sadece gösteriler şeklinde devam etti. Barışçıl gösterilerin katliamlarla bastırılmaya çalışılması karşısında halk artık rejimin tamamen değişmesi gerektiğini söylemeye başladı ve mecburen silahlı direniş başladı.
***
“Gelinen nokta nedir? Halk başarı kazandı mı?” diye soruyorum Yorgancıoğlu’na...
Hemen cevap veriyor:
-Direnişin ilk aylarında direnişçiler çok ciddi başarılar kazandılar ve herkes rejimin her an düşeceği beklentisine girdi. İran ve Baas yönetimi bu direnişi kırmak için, direnişin arkasında ABD ve İsrail’in olduğu iftirasına başvurarak direnişi kırmaya çalıştılar. Bu arada batı Suriye’deki direnişçilerin terörist olduğu iddiasını dillendirerek meşruiyetini yıkmaya çalıştı. Direnişin ilerleyen safhalarında ortaya çıkan IŞİD örgütü, hem direnişçilere saldırarak, hem de yaptığı yanlışlarla direnişçilere terörist damgası vurulmasına zemin hazırlayarak direnişi zayıflattı. Direnişin başlangıcında kimden yana tavır koyacağını kestiremeyen batılılar, gelinen noktada Esed’in ardından İslamcıların geleceğini görünce Esed’i ıskartaya çıkarmaktan vazgeçmiş durumdadır.
***
“Esed’in yanında hangi ülkeler var” diye soruyorum.
-Rusya var, ABD var, İran var, İsrail var...
Tablo kritik...
“Peki, bugüne kadar Suriye halkının yanında olanlar bundan sonra ne yapmalılar?”
- Bu direnişi desteklemek üzerimize olmazsa olmaz bir kulluk görevidir.
***
Ben yazıyı tamamlarken Başbakan Ahmet Davutoğlu, Grup Toplantısı’nda konuşuyordu.
Diyordu ki:
-Eğer Beşar Esad bizi dinleseydi Halep yıkım içinde olmayacaktı.
-Kendi halkına savaş açmasaydı şu anda Halep ile Gaziantep arasına mülteciler değil hızlı tren gidip gelecekti.
-Bir gün Halep kurtulacak, Suriye tekrar ayağa kalkacak inşallah. O gün geldiğinde tıpkı Irak’ta olduğu gibi ortak kabine toplantısını tekrar yapacağız.
-Ne Suriye ne Irak’ı, Esad ve IŞİD gibi zalimlere terk etmeyeceğiz.
***
İşte biz buna inandık, buna iman ettik!
Mazlum halklar için yılmak yok!
Yeniden Bismillah!