Halk TV çalışanları kanalın hisselerini elinde bulunduran Deniz Baykal'a hitaben bir mektup kaleme aldı, 'Emekçilere ve emeğe reva görülen bu muamele neyin kinidir? Kısa süreliğine asgari yaşam geliri sağlayan işsizlik maaşına mani olmakla ne elde edilecektir, işsizliğe itilen emekçilerin cüzi miktardaki işsizlik maaşını bile almaması sağlanarak aileleriyle beraber parasız, aç susuz kalması mı istenmektedir? Gazetecilik ve emekçi hakları bir yana insan onuruna da mı saygı kalmamıştır?' diye sordu.
Gönderilen mektupta, Halk TV’de yaşananlar anlatılırken, kanal çalışanları yaşadıkları sorunlara çözüm talep etti.
Odatv'nin haberine göre, mektuptan bazı bölümler şöyle:
“Saygıdeğer Deniz Bey,
Bizler, Türkiye’nin çağdaş ve aydınlık geleceğine inanmış yurttaşların yıllardır sesi olan Halk Tv kurumunun emekçileriyiz. Gazeteciliğin ülkemizde zor şartlarda yapılabildiği bu dönemde, sizin bize verdiğiniz güç ve destekle yıllardır Halk Tv çatısı altında hem Atatürkçü düşüncenin takipçisi olduk hem de ülke meselelerini kamuoyuna cesurca yansıtabilmenin ayrıcalığını yaşayan gazeteciler olduk.
Halkın sesi olmayı başaran Halk Tv’mizde yeri geldi Gezi Eylemleri esnasında günlerce uykusuz, yorulmak bilmeden, evimize dahi gitmeden korkusuzca gazeteciliğimizi yapabildik; yeri geldi “Hak, Hukuk, Adalet” diyen yüzbinlerle beraber olduk; durmadan, tereddüt bile etmeden kilometrelerce yürüdük, halkımızın “adalet” feryadına tercüman olmak için çabaladık. Tüm bu süreçleri şevkle, istekle ve bildiğiniz üzere mütevazı imkanlarla gerçekleştirdik.
Gazetecilik yapabilmenin, gazeteci olmanın zorluklarını yaşayan, bilen biz Halk Tv emekçileri, şimdilerdeyse ne yazık ki bambaşka, hiç alışık olmadığımız bir atmosferle, sözün doğrusu, kurum içi basınçla karşı karşıyayız.
1 Nisan sonrasında yapılan idari değişikliklerin akabinde, Halk Tv’mizde moda tabirle mobbinge uğradığımızı hissetmekte, düşünmekteyiz. Cesur haberlerle kamuoyunun beğenisini, takdirini alan biz gazeteciler ne yazık ki, bu kez kendimizi güvende hissettiğimiz çatı altında sebepsiz uyarılarla, haksızca tutanak tutma baskısı ve tehdidiyle yaklaşık 4 aydır tedirgin edilmekteyiz.
Yıllarca cesaret ve onurla hizmet ettiğimiz Halk Tv’miz bu idari boşluğu, bu iltimaslı yönetim tarzını hak etmemektedir. Bizler evimiz bildiğimiz, çalışmaktan gurur duyduğumuz Halk Tv’mizi terketmek istemiyoruz, kurumumuzun zarara uğramasını da, uğratılmasını da asla istememekteyiz. Defaatle mevcut müdürlük ve idari makamla iletişim kurmamıza rağmen netice göremememizle paralel olarak bizlerin varlığının ve seslerinin halının altına süpürüldüğünü de görmekteyiz. 2 aylık bebeği olan çalışma arkadaşımız Temmuz ayı başında işinden çıkarılmış, arkadaşımızın iş sözleşmesi İş Kanunu’nun 25’nci maddesine dayandırılarak feshedilmiş, arkadaşımızın İşsizlik Sigortası Fonu tarafından verilen asgari ücretin altında olan işsizlik maaşını bile almasına engel olunmuştur. Söz konusu 25’nci madde içerisinde; hırsızlık, cinsel taciz, hakaret, yalan beyanda bulunmak, mesai saatleri içerisinde sarhoş olmak, uyuşturucu madde kullanmak gibi ağır ithamları barındırmaktadır. 25’inci madde nedeniyle sözleşmesi feshedilen çalışan emekçi, ilgili yasa gereğince işsizlik maaşı talebinde bulunamamaktadır. 1 Nisan 2019 ve devamındaki tarihlerde işten çıkarılan diğer 4 çalışma arkadaşımız da aynı maddeye ve benzer ithamlara maruz kalmıştır, onların da işsizlik maaşı alması engellenmiştir.
Emekçilere ve emeğe reva görülen bu muamele neyin kinidir? Bununla ne amaçlanmaktadır? Kısa süreliğine asgari yaşam geliri sağlayan işsizlik maaşına mani olmakla ne elde edilecektir, işsizliğe itilen emekçilerin cüzi miktardaki işsizlik maaşını bile almaması sağlanarak aileleriyle beraber parasız, aç susuz kalması mı istenmektedir? Gazetecilik ve emekçi hakları bir yana insan onuruna da mı saygı kalmamıştır? Kurum içerisinde güven, huzur, dayanışma alt üst edilmiş yıllarca beraber çalışan emekçiler, idari makama adeta jurnalcilik yapan maalesef bazı “arkadaşlarımızın” çabasıyla aslı astarı olmayan iddialar üretilir korkusuyla sohbet bile edemez hale getirilmiştir.
Üzülerek belirtiyoruz ki, bugün bu mektupta adı geçmesinden tedirgin olan arkadaşlarımız da dahil, diğer arkadaşlarımıza yapıldığı gibi gelecekte aynı madde (İş Kanunu 25’inci madde) marifetiyle yuvamızdan uzaklaştırılacağımızı ve işsizlik maaşımıza bile göz dikileceğini düşünmekteyiz.
Kaygımız işsiz kalmak değil, kaygımız; alınterimizi keyifle döktüğümüz Halk Tv’mizin gözümüzün önünde eritilmesidir. Kurumumuzda her şeyin yolunda olduğu iddia edilirken maaşlarımızın kesintiye uğratıldığını, müdürlük makamına yakınlığı olan ve bizlere baskı aracı olarak kullanılan birkaç çalışma arkadaşımıza zam ve prim verildiğini ve bunun saklandığını bilmekteyiz.
İşte bu sebeplerden size bu mektup aracılığıyla ulaşmayı ve Halk Tv’de bir şeylerin ters gittiğini, buna müdahale edilmesi gerektiğini bildirmek istiyoruz. Biz bu mektubu size ulaştırırken bu mektubun ortaya çıkmasının ardından bu bildiriye imza atan bizlere baskı (mobbing) yapılacağını tahmin ederek size derdimizi anlatmak istedik.
Saygılarımızla...”
Ümüt Anar-Kameraman, Çağdaş Çevik-Kameraman, Can Yıldız-Kameraman, Duygu Polat-Muhabir, Betül Araz-Muhabir, Erdinç Yılmaz-Muhabir, Fırat Karabulut-Muhabir, Buket Ceren Cavga-Yönetmen, Dersu Can Yavaş-Yönetmen, Gizem Yağbasan-KJ Operatörü, Nermin Yılmaz-KJ Operatörü.