“Elhamdülillâh.”
En büyük zikirlerden birisi…
Hamd, tüm varlıkları nimetlendiren sonsuz kudret sahibi Allah’ı yüceltme ifadesi..
Hamd, isteğe bağlı yapılan bir iyiliğe karşı gönül açıklığı ile o iyiliğin sahibine saygı ifade eden bir övgü sözü..
Hamd eden insan, Yüce Rabbimizin nimetlerine konu oluşu bakımından değil, O’nun tüm kullarını nimetlendirici konumda oluşu açısından O’na hamdeder. Bu itibarla nimetler insana ulaşsa da ulaşmasa da o insan her halükarda Yüce Allah’a hamd eder. Allah’tan başka mutlak anlamda nimet verecek hiçbir varlık bulunmadığı için, hamd etmeye layık tek varlık da Allah’tır.
Allah için hamd, O’na faziletlerle dolu bir övgüdür. Çünkü nimetleri O verir, kullarına sayısız ikram ve lütuflarda bulunur.
İslamî literatürde; hamd, medih ve şükür kavramları arasında farklar vardır.
Hamd, medihten/övgüden daha özel, şükürden daha geneldir. Çünkü medih insanda, kendi isteğiyle olan şeyler için söylenir. Örneğin insan, boyunun endamı ve yüzünün güzelliği ile övünebileceği gibi cömertliği ve bilgisiyle de övünebilir. Bu bağlamda hamd ise, ikinci için olur, birinci için değil.
Öte yandan şükür ise, ancak bir nimete karşılık olarak söylenir. Bu anlamda her şükür hamddir, fakat her medih ve hamd, şükür değildir. Özellikle medih, canlılığı ve istediği gibi hareket etme yeteneği olana da olmayana da yapılır. Mesela güzel bir inci ve güzel bir at da övülmüş olabilir. Fakat onlara hamd edilmez. Hamd inci ve atı bağışlayan, istediğini yapmakta serbest olan sadece Allah’a özgüdür. Çünkü Allah, övülmeye layıktır ve yücelerin yücesidir. (Fatiha ½; Bakara 3/30; En’âm 6/1, 45; A’râf 7/43; Yunus 10/10; Hud 11/73).
Medih bağıştan önce de ondan sonrada yapılabilir.
Hamd ise kesinlikle bir iyilikten sonra yapılır.
Şükür ise, gelmiş olan bir nimete sözlü, fiilî veya kalp ile nimeti verene saygıda bulunarak ona karşılık vermektir.
Şu halde medih, gerçeğe göre boş bir ümid ile kuru bir yalandan, soyut bir dalkavukluktan ibaret kalabilirken, hamd ve şükür daima gerçeğe uygun bir doğruyu ifade eder. Hamd ve şükür tamamen meşru ve ahlâka uygun bir davranış olurken, çoğu zaman medih, ahlâka uygun bir davranış değildir. Zira, “hamd”de saygı ve değer verme manası daha yüksektir. Çünkü bunda, meydana gelen bağış, hamdedene ulaşmadığından dolayı bir taraftan daha fazla hakka bakan maksatsız bir saygı karakteri vardır.
Diğer taraftan o bağışa kavuşanların sevincine katılmayı ifade eden bir kardeşlik duygusu ve kendi hakkında henüz ulaşmayanı ulaşmış saydıran bir takdir payı vardır.
O halde sadece Allah, Hamîd’dir. Çünkü O, ilahi zatında her güzelliği, her üstünlüğü toplayıcı, her türlü hamd ve hürmete müstahaktır.
Elhamdülillâhi alâ külli hâl..