“Biz bid’at bilmez, hanif Türkleriz” bazı rivayetlere göre, Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’e aittir bu söz. 2017 itibariyle güncellersek: “Biz, bid’atin bile ne olduğunu bilmeyen bir milletiz”
Allah, dinini dert edineni yüceltiyor.
“Öyleyse siz beni anın ki, ben de sizi anayım” (Bakara Suresi, 152. Ayet Meali)
Ne muhteşem bir şey değil mi ? Büyüklüğünü hafsalamızın alamadığı kainatı, güneşi, dünyayı, ayı, her türlü bitkiyi, hayvanı, insanı mükemmel şekilde yaratan Allah, bizi anacak. Kulum diyecek, ismimizi zikredecek. Sırtımız yere gelir mi ?
“Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a (Allah’ın dinine) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır” (Muhammed Suresi, 7. Ayet Meali)
Ey kardeşim,
Ailenle problemlerin mi var? İşyerinde sorunların mı var?
Ticaretin sıkıntılı mı gidiyor? Sağlık sorunları mı yaşıyorsun?
Geçim darlığı mı çekiyorsun? Korkuların mı var?
Allah’ı anın, Allah’ı zikredin, Allah’ın dinine yardım edin. Vallahi Allah size mutlaka yardım edecek. Akıbetiniz hayır olacak.
Durmadan övüp yücelttiğimiz atalarımız böyle yapıyordu.
Allah’a ve dinine yardım etmek, öncelikle o dini yaşamakla olur.
Oysa biz o dini daha bilmiyoruz ki. İnsan bilmediğini yaşayabilir mi ?
Dinin kaynağı olan ayet ve hadislere baktığımızda, 24 saatimize karışan bir Allah görüyoruz.
O, seni yatağa nasıl yatacağın konusunda başıboş bırakmamış, yüzüstü yatmamanı ve sağa dönerek yatmanı tavsiye etmiş,
O, seni tuvalete nasıl gireceğin konusunda serbest bırakmamış, sol ayağınla girmeni istemiş ve girerken okuyacağın bir dua vermiş,
O, seni yemek yerken uyarmış, sağ elinle ye demiş
Atadan kalan mirası kafana göre paylaşamazsın, Allah bunun da yolunu göstermiş,
Kime dost kime düşman olacağını da belirlemiş Allah,
Gıda üreten arkadaş, sen de ürettiğin gıdaya her maddeyi koyamazsın, Allah sana da karışıyor
Faizle para veren bankacı kişi, senin işine de müdahildir Allah.
Oysa biz ne yapıyoruz ?
Dini öyle bir hapsetmişiz ki…
Bizim dinimiz seccade üzerinde ve Kabe’de kalmış.
Bir türlü seccadeden dışarı çıkamıyor din.
Miras paylaşırken hayatımızda yok İslam,
Trafikte araç kullanırken, otobüste tramwayda, insani ilişkilerimizde yok,
Evlenirken Allah’a sormuyoruz “ben bu kişiyle evlenebilir miyim” diye,
Paramızı kazanırken de, harcarken de Allah’ı karıştırmıyoruz işimize,
Ve sonuç: İfsad olmuş bir toplum
Çocuklarında itaat, sevgi-saygı olmayan, evinde huzuru bulamayan, kazancında bereketi yaşayamayan, yediği içtiğinden fayda yerine zarar gören, birbirinden hiçbir konuda emin olamayan…. bir toplum.
Allah’ı hayatınıza karıştırın ey kavmim.
İşçinin ücretini alnının teri kurumadan verin,
İsraftan ve lüksten kaçının,
İnsanları menfaatiniz gereği değil, Allah rızası için sevin veya düşman olun,
Kazandığınız parayı helal ettirin,
Borcunuzu vaktinde ödeyin, borçlunuza mühlet verin,
Bir kötülük, günah gördüğünüzde yapan kişiyi uyarın,
Oruç tutmuyorsanız bile açıkta, ortalık yerde yiyip içmeyin …………..
Eğer İslam’ı, Allah’ı seccadeden bütün hayatınıza taşırsanız, emin olun Allah kazancınıza, sağlığınıza, ailenize, ömrünüze bereket verir.
Bereketi çokluk sanmayın, yerine göre az olandadır bereket.
Sıradan birisi değil, Rabbiniz, ilahınız, yaratıcınız Allah diyor, “Siz Allah’a yardım ederseniz, ALLAH’ta SİZE YARDIM EDER”
Yardımcısı Allah olanın da sırtı yere gelmez, devleti büyür, kazancı bereketlenir, ailesi huzur bulur. Ne mutlu yardımcısı Allah olana.
Yardımcısı Allah olmayansa ne bedbahttır. Bütün dünya birleşse ona yardım etmek için, yine Allah’ın dilemediği hiçbir faydayı kendisine veremezler. (Peygamberimizin
İbn-i Abbas’a vasiyeti’nden)