Geçtiğimiz hafta Türk dış politikası en uzun gününü yaşadı…
Bitmek bilmeyen bir yirmi dört saatti…
Asılında uzun yıllardır her bahar bizim dışişlerini bir telaştır alır gider…
Nisan ayına yaklaştıkça neredeyse bütün dünya parlamentoları bir tasarıdır tuttururlar…
Sözde “Ermeni Soykırımı”nı tanıma histerisine kapılırlar…
Bizim hariciyecilerimizde ellerinden geleni yaparlar, neredeyse yirmi dört saat yedi gün çalışır, çabalar bu tasarının ülke parlamentolarından geçmemesi için varlarını yoklarını ortaya koyarlar.
En çok da Amerikan Parlamentosu uğraştırır bizimkileri…
Türkiye’nin en önemli müttefiki olduğunu her fırsatta söyleyen Amerika da, bahar aylarında bu histeriye tutulur…
Aslında bunun çok basit ve anlaşılır bir nedeni var…
Çünkü Amerika’da politika, lobiler aracılığıyla yapılır ve en az Yahudi lobisi kadar Ermeni lobisi de çok güçlüdür orada…
Siyasi liderlerde bu lobileri daima dikkate alırlar…
Seçim öncesi de genelde bu lobilerin hoşuna gidecek, onları tatmin edecek şeyler söylerler…
Zamanı geldiğinde de “dış ilişkiler”in mantığı çerçevesinde vaadlerini yerine getirdikleri de olur, getirmedikleri de…
Ermeni Tasarısı da bu politik araçlardan biridir Amerikalı siyasetçiler için…
Obama seçim öncesi Ermeni’lere bir yeşil ışık yakmıştı…
Obama 24 Nisan mesajında daha önceki başkan Bush gibi, "Osmanlı İmparatorluğu'nun sonunda 1,5 milyon kadar Ermeni'nin topluca ölümü ve sürgüne zorlanması dolayısıyla 20'nci yüzyılın en büyük trajedilerinden birinin kurbanlarının anısını onurlandırıyoruz.'' dememişti.
Ama, 'büyük felaket' anlamına gelen Meds Yeghern ifadesini kullanarak bugünkü geleceğimiz nokta için önemli bir mesaj vermişti.
Biz yine de “Stratejik Ortağımız”ın bizim aleyhimize olan bir kararın temsilciler Meclisine getirilmesine izin vermeyeceğini düşünmüştük…
Geçtiğimiz hafta olanlar oldu, 1915 olaylarını 'soykırım' olarak tanımlayan Ermeni tasarısı, ABD Temsilciler Meclisi'nin Dış İlişkiler Komitesi'nde yaklaşık 1.5 saat süren oylamanın ardından 22'ye karşı 23 oyla kabul edildi.
Şimdi tasarının Temsilciler Meclisinde kabul edilmemesi için uğraş verecek hariciyecilerimiz…
Sadece hariciyeciler değil tabii, bütün devlet erkânı bu konuda çalışacak…
Çünkü imzalayacakları Ermeni protokolleri onları bekliyor…
Eğer Tasarı Temsilciler Meclisinden geçerse hiç de hesapta olmayan şeyler gündeme gelecek..
Komisyonda kabul edilen bu tasarı hükümet için adeta bir “Habur Sendromu”nu andırmaktadır…
Eğer temsilciler meclisi de kabul ederse tasarıyı Kürt açılımı gibi, Ermeni açılımı da fiyaskoyla sonuçlanacak….
Protokol askıya alınacak…
Hükümet bu işi de eline yüzüne bulaştırmış olacak…
Son zamanlarda, ekonomide, iç siyasette iyice bunalan ve köşeye sıkışan hükümet belki de başarılı göründüğü tek şey olan komşularla sıfır sorun ve bu minvalde pazarlanan “dış politika” argümanını da eksi hanesine kaydettirecek…
Önemli bir itibar kaybına neden olacak…
Yani sadece dış politika açısından değil, hükümet açısından da önemli bir sınav Amerika’daki Ermeni Tasarısı..